Sıradan bir gün mü? Güneş doğuyor, sabah namazı ile gün başlıyor. Biraz tembellikten sonra ekmek kapısına koşuşturmaca başlıyor. Tatlı bir koşuşturmaca. Hava soğuk, ama içteki enerji yüreği ısıtıyor. Öğlen mi öğlen, akşam üstü mü..evet. Sonra eve dönüş ve hane hane çoluk çocuk komşu, misafir, ödev, maç, film günü kapatış. Normal sıradan, her günkü, herkesinki bir hayat. Biraz hastalık, biraz borç harç, biraz yaşlılık, biraz doğum ve gençlik, biraz iş, biraz işsizlik biraz ondan biraz bundan ama normal bir hayat. Dünya gailesi derler ya, işte ondan onlardan dolu bir hayat. Dolu dolu bir hayat.
Ne yok? Elinde kelepçeli çocuk yok. Belgrad Ormanı’na servislere bindirilip atılmış imam hatipli çocuk yok. Ne yok? Çocuğu derse niye alınmıyor anlasın diye okulun yolunu tutmuşken kendini karakolda bulmuş anne yok. Cop yiyen baba, başına peruk geçirmiş anne yok. Hastane kapısında ağzını eğritip Medine Bircan seni alamam içeri, başında başörtün var diye ölüme terkeden cani yok. Sivas Cumhuriyet Üniversitesinin hemşirelik bölümünü birincilikle bitiren başörtülü öğrenciyi duvardan duvara vuran laik kızımız hiç yok. Bu caniye aferim diyen rektörse hiç yok. Nur Serter yok. Kemaller hiç yok. Gürüz de, Alemdaroğlu da yok. Topyekûn savaş naraları atan var da yok. Yok da var. Hem var hem yok. 411 el kaosa kalktı çığırtkanı yok. Var da yok. Deprem sonrası başörtülü kıza ------ diyen yok. Var ama yok.
Ne var peki? Günün ışıl ışıl içinize doğuşu var. Ümit var. Geleceğe umut var. Hainler yok, iyiler var. Kötüler yok, iyiler var. Haddini bildiren yok, layık olduğuna saygı duyan var. Bulutlarla kucaklaşan başörtülü pilot var. Evladını tel örgüler ardından seyreden anne yerine, ona asker selamı veren komutan var. Evcil hayvanlar ve başörtülüler giremez talimatı yerine, dileyen başını örtebilir serbestisi var.
Ne var ne yok? Yerle yeksan olsaydık da bu günleri görmeseydik mi var… Kuzu kuzu haberini yapan 28 Şubat’ın amiral gemisi var: “Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevli kadın subay ve astsubaylar istedikleri takdirde başörtüsü takabilecek. Düzenlemenin sadece muvazzaf personeli kapsamadığı, isteyen askeri öğrencilerin de başörtüsü takabileceği belirtildi. Düzenlemeyle Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliği’nin “Genel Hükümleri” bölümüne eklenen maddede, “Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri mensubu bayan subaylar, sözleşmeli subaylar, astsubaylar, sözleşmeli astsubaylar ve askeri öğrenciler ile bunların adayları ve kursiyerleri, resmi üniformalarıyla birlikte şapka, bere veya kep altına başlarına taktıkları üniforma renginden istihkak olarak verilen desensiz giysileri yüzlerini kapatmayacak şekilde takabilirler” ifadeleri yer aldı.” Bir de bir sessizlik bir sessizlik var. Sedasızlık, hoş bir seda olamamışlık var.
Ne var ne yok? Sabrı, azmi, izanı, duasıyla başörtülü kadının yükselişi bir de edenlerin bulmamak adına yerin dibine giresi oluşu var. Sıradan bir gün, sıradan bir haber: TSK’da başörtüsü serbest! Sıradanlaşmış haber. Sıradanlaştırılmış haber. Normalize olmuş Türkiye’nin sıradanlaşması olmazsa olmaz haber. Haber bile değil haber. Öyle ki neredeyse insana “aaa o daha kalkmamış mıydı ki….” dedirtecek haber. Haber olmayan haber. Normal Türkiye’nin normal insanı olabilmenin son haberi.
Bunu bizim için haber olmaktan çıkartan Rabbimize hamdolsun, buna vesile ettiklerine de kudos olsun!
Hayal gibi.
yeniakit