Ancak ve ancak Allah (cc) rızası için yapılan savaştır, Cihad.
Allah’a (cc) yardım için canını malını evlad u iyalini ortaya koymaktır, Cihad.
Allah’ın (cc), yardımıyla destekleyip, ayaklarını sabit kıldıklarının savaşıdır, Cihad.
Ve Allah’ın (cc) yardımı nedeniyle asla mağlup edilemeyeceklerin savaşıdır, Cihad.
*
“Kudüsün Kılıcı” zaferi ile bize gerçek cihadın vasıf ve mahiyetini tekrar gösteren rabbimize hamdolsun.
Bu savaş ilk kıblemizi melunların tasallutundan kurtarmak için yapılmış ve bütün kıble ehlini yanına almıştır.
Bu savaşta Allah’ın (cc) desteği o kadar açık ve nettir ki, bir tarafta dünya devi hatta devlerinin ittifakı, diğer tarafta serçe! Biz savaşta serçenin devlere galibiyetini gördük. Tıpkı sineğin Nemrut’u yere sermesi gibi.
Tıpkı Allah’ın (cc) yardımcılarının Yemendeki zaferleri gibi! “Yardımcılar” yoksullukları, yalın ayakları ile meşhur, ama ARAMCO devi! Vuran Allah’ın (cc) yardımı ile Ensarullah, vurulan ARAMCO.
Biz bu yardımı Afganistan’da da gördük. Yoksunlukları ile meşhur bir halk, Penşir Aslanı komutasında iki dünya devinden biri sayılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliğini darmadağın etti.
Bosna’da Rusya’nın öncülük yaptığı haçlı ittifakı bir avuç mücahide mağlup oldu.
*
Biz tağutun yolunda yapılan savaşları da gördük, görüyoruz.
Arkalarındaki devasa koalisyonlara rağmen zilleti tadanları!
Dostları olan 82 ülke ile birlikte Müslümanlara sadece kan ve gözyaşı döktürenleri de görüyoruz.
Biz tıpkı melun işgal rejiminin yıktığı camiler gibi Allah’ın (cc) mescitlerini içinde ibadet edenlerle birlikte havaya uçuranları da gördük. Allah’ın (cc) bunlardan daha zilimi olamaz demesine rağmen bu “en zalimleri” mücahit ilan etmekten utanmayanları da gördük.
Sadece kıble ehlini değil, bir müddet önce aynı saflarda savaştığı kardeş(!)lerini katletmekten çekinmeyen, eşlerini cariye, mallarını ganimet olarak gasp eden sapıkların; vahşetlerine (haşa) Cihad dediklerini de gördük. Aziz İslam’ın mukaddes kavramlarını kirletenleri ve bunlara kürsülerden destek veren bel’amları da gördük.
Kıble ehlini kesmenin Cihad olamayacağını, Büyük şeytanla işbirliği yapılarak Allah’ın (cc) dinine hizmet edilemeyeceğini, etmeye kalkanların nasıl rezil ve zelil olduklarını da gördük. Elhamdülillah.
*
Bir şeyi daha gördük ve anladık. Zafer kazandığımız cephelerin tamamında Büyük Şeytan ve İşgal rejiminin “dünyanın en büyük teröristi” olarak ilan edip kalleşçe şehit ettikleri mücahid ve yarenlerinin olduğunu gördük ve anladık. Dikensiz gül bahçesi olarak görüp yıllarca sömürdükleri coğrafyamız Batı Asya’yı küresel Siyonizm için “cehenneme” çevirenleri daha yakından gördük, tanıdık ve anladık.
Büyük şeytanın açıkça itiraf ettiği üzere Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’de başlarına bela olanların “Kudüs’ün Kılıcı” zaferinde İşgalciye neler yaşattığını da gördük. Bu nedenle nefret etmekte ne kadar haklı olduklarını da anladık.
Büyük şeytan, Golan’ı işgal rejimine hediye etmek isterken Tel Aviv’in elden çıkma tehlikesini gördü, çıktığını da görecek inşallah.
Onlar “Ayyaş ve Kasım’ı” şehit ederek kurtulduklarını sandılar, ama şimdi tepelerinde füze olarak görünce ne denli yanıldıklarını gördüler.
Şehitlerin ruhlarının bedenlerinden daha etkili, daha tehlikeli, daha tahrip ve tahkir edici olduğunu kâfirler gördü, umarım münafıklar da görmüştür.
*
Kudüs’ün Kılıcı zaferi bize ırk ve mezhep taassubundan uzak Muvahhitlerin nasıl yardımlaştıklarını nasıl tebrikleştiklerini münafık ve hasutları hasetlerinden çatlatırcasına göstermiştir. Yıllarca Siyonizm’in sunduğu TV kanalizasyonlarından akıttıkları salyaları ve bilumum pislikleri boşa akmıştır. Muvahhitler ile münafık ve kâfirler arasındaki savaş bitmedi kıyamete kadar da bitmeyecek!
Yeni zaferlerde ve hassaten özgür Mescid-i Aksa’da buluşmak dua ve temennisi ile.