İsmet Berkan yazıyor: "Genelkurmay'ın 'Eğer Anayasa Mahkemesi bu seçimi iptal etmezse darbe yaparım' diye de okunabilecek olan bildirisi, Türkiye'de bütün hesapları bozacak olaylar zincirini başlattı."
Yargıtay'ın yalanladığı Ergenekon tutuklusu Doç. Ümit Sayın"ın ifadelerine atfen Taraf'ta yayınlanan, "Yargıtay Başkanı Genelkurmay"a çağrıldı; Harekât Başkanı"yla görüştü. Artık ordu muhtırasız darbe yapacak. Danıştay, Sayıştay, Yargıtay eliyle mesaj verilecek" dediği iddialarına yer verdi. Gazetede Yasemin Çongar"ın yazdığı köşe yazısında da bu habere ilişkin yorum yapıldı ve "Yüksek yargı mensuplarının vicdanları rahat mı?" diye soruldu. Yargıtay da dava açmış.. Bakalım bu işin sonu nasıl gelecek?
Hani şu Yargıtay başsavcısı da basına dava açsa da, madem hükümet bu olayların üzerine gitmiyor, savcıları harekete geçirmek için elindeki belgeleri mahkemelere göndermiyor, basın tartışmalı haberlere konu kişi ve belgeleri mahkemeye sunsun bakalım, savcılık o zaman da mı harekete geçmeyecek?..
Bana kalırsa savcılar, Şemdinli'nin ağır baskısını hâlâ üzerinden atmış değiller..
Buyurun şu haber de Sabah'tan; Ergenekon örgütü operasyon kapsamında tutuklanarak cezaevine konulan Doç. Dr. Ümit Sayın'ın teknik takibe takılan şok telefon görüşmeleri ortaya çıktı... Telefondaki karşı ses ise eski İÜ Rektörü Kemal Alemdaroğlu... Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nu arayan Sayın'ın son gelişmelerin "milli demokratik devrim" ile biteceğini söylediği öne sürüldü.
Sayın'ın, Alemdaroğlu'na telefonda, Ankara'daki görüşmelerinden, bütün komutanların "devrim" kelimesini kullandığına dikkat çektiği iddia edildi. Alemdaroğlu'nun o zaman ne beklediklerini sorması üzerine ise darbenin üst taraftan olmayacağını, 1960'taki gibi alt taraftan olacağını anlatarak, "Bir yerden patlak verecek. 3-5 ay önemli şeylere gebe. Telefonda konuşamayacağım şeyler var" dediği de iddialar arasında yer aldı. Sayın'ın, Turgay adlı kişiyle yaptığı görüşmede ise çok sayıda "paşa"ya mesaj attığını ve mesajda "Darbe yapılması için yüz tane neden var" dediğini anlattığı iddia edildi...
Geçen gün Taha Akyol köşesinde Tülay Tuğcu'ya bir çağrıda bulunuyordu. Cumhurbaşkanlığı seçimini kilitleyen ve erken seçim sürecini başlatan '367' kararı, Anayasa Mahkemesi'nde nasıl alındı? Tülay Tuğcu bu dönemde Yüksek Mahkeme'nin başkanı idi. Şimdi onun konuşması gerekti.. Anılarını yazması gerekti.
Sezer konuşmuyor.. Konuşmayacak gibi de duruyor.. Ama Tuğcu belki konuşur.. Cumhuriyetin şimdi emekli olmuş bir kadın yargıcı erdemli bir iş yapar ve bu iddiaları cevaplar.. Hâlâ görevleri başında olan yargıçlardan bunu yapacak biri var mı acaba? Yoksa susacaklar mı? Millet adına karar verenler milli iradeyi birilerine peşkeş çekiyor ve susuyorlarsa yazıklar olsun onlara. Gün gelecek içlerinden biri, ya da yakınlarından biri bu gerçeği açıklayacak. O zaman belki çok geç olacak ama tarih onları başka bir türlü anacak!
Bakın! Zaman kaybediyoruz. Çete ve darbeci güçler iktidardan daha hızlı hareket ediyor.. Neyse ki dış destekleri yok.. Neyse ki, kendi içlerinde anlaşamıyorlar.. Neyseki başarı şansları yok..
AK Parti ve DTP'yi kapatırsanız, Güneydoğuyu kaybedersiniz.. Türkiye kaybeder. İşte o zaman korkulan olur.. Bölge Irak'a döner.. O zaman darbeciler de kaçacak yer ararlar ama iş işten geçmiştir artık.
Çetenin yargı ve üniversiteler, TSK içindeki uzantılarının bir an önce yakalanıp tasfiye edilmesi gerekiyor.. AK Parti bu işin kendi içindeki uzantıları konusunda da dikkatli olması lazım..
Darbe olursa bu işten sadece iktidar değil, devletin içindeki farklı oluşumlar arasında da kanlı bir hesaplaşma yaşanacak.. Bu işten herkes zarar görecek..
Çete mensuplarının da aklını başına toplaması ve bu kanlı sürecin artık noktalanması gerek.
Anayasa Mahkemesi ve yüksek yargı üyeleri de, CHP yöneticileri de, paşalar da bunu görmeli.. Bu iş buraya kadar..
Sonunda bu işi çözecek olan AK Parti.. Ayağını yere sağlam basar, kararlı ve cesur davranırsa, daha önce bu işin içinde olup da bugün artık vazgeçme noktasında olanlar, iktidarın kararlılığından ve samimiyetinden emin olurlarsa önce iktidara bilgi verirler ve sonra da yanında yer alırlar..
Bakın Antalya'daki sakallı tek kişi değil. Elleri sopalı, bıçaklı sakallı diğer kişiler kim?.. Gözünüze bu adamı fazla yaklaştırıp arkasındaki çeteleri görmezlikten gelmeyin.. Sadece eli sopalı, bıçaklı, sakallı olmayan, bu çetenin perde gerisindeki akademisyen kılıklı çete başlarını da izleyin.. Asıl mesele bu.. Beyefendilerin çekmecelerindeki dosyaları ele geçirin..
Gençler de bu kirli oyunlara alet olmamalı.. Sağcısı-solcusu, Türk'ü-Kürd'ü yok bu işin. Provokatörlerin hepsi aynı merkezden yönetiliyor.. MHP"li ya da PKK"lı değiller.. Alevi-Sünni, Türk-Kürt, sağ-sol yok, bunlar sadece makyaj malzemesi..
Bu işlerden anlayan biri diyor ki, "Bu komplonun tezgahçılarını bulmak için şehire değil, üniversite kampusuna gitmeleri gerek. Merkeze.."
Ve de tabii şu Oda, Baro, Vakıf, Dernek, Sendika görüntüsündeki çete uzantılı mahfilleri de boş bırakmamak gerek.. Ergenekon talimnamesine bakın, örgüt ve kişi profillerini inceleyin kim kimdir anlarsınız?
Ve Tayyib Erdoğan ne yapacaksa elini çabuk tutmak zorunda..
Bu yapının TSK içindeki uzantılarının tasfiyesi açısından İlker Başbuğ'un nasıl bir çizgi izleyeceğini göreceğiz.. Hükümet bir an önce, bir yandan Anayasa değişikliğini yapıp, öte yandan kayıtdışı siyasetin finansman aracı olan, büyük sermaye grublarından başlayarak kayıtdışı ekonomiyle etkin bir mücadele başlatmalı.. Media ve bu yapının yargıdaki uzantıları ile ilgili bir politikası olmalı..
Bir iddiada bulunuyorum: ABD çetelerin tasfiyesi için düğmeye bastı.. Bu yapıyı ABD kurdu fakat bu yapı ABD'nin kontrolünden çıktı, başka ülkelerle iş yapmaya başladı. Mafialaştı.. Amerikan'ın politikalarına karşı tavır içindeler. Onun için ABD bu işi tasfiye etmek istiyor.. Örgütün deşifre edilmesinde ABD'nin rolü büyük. Genel kanaat şu yönde: ABD AK Parti'nin ayağına topu veriyor, AK Parti topu ayağında bekletip sonra da taca atıyor..
Görünen o ki, bu iş geri dönüşü olmayan bir noktaya geldi.. Ya AK Parti bu işi yapacak, ya da o gidecek, bu işi yapacak bir başkası gelecek.. Yani demek o ki, çetelerin tasfiyesi konusunda bugün AB ve ABD'den destek var. NATO merkezli bu yapılanma zaten bu destek olmadan çözülemezdi. Kaldı ki, ABD bu yapıyı sanmıyorum ki, tamamen tasfiye etsin. Kendisinin kontrol edeceği düzeyde bir çekirdek kadroyu muhafaza edecektir.. Bunu da bir kenara not edelim..
İktidar ne yapacaksa hemen şimdi yapmalı, hem de tavşan yamaca geçmeden!
Selâm ve dua ile..
vakit