İHH Ortadoğu Özel Temsilcisi Ahmet Emin Dağ'ın hazırladığı "Irak Raporu", vahşi işgali tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor.
Her ay ortalama 4 bin insanın çatışmalarda hayatını kaybettiği Irak'ta, Batılı araştırma ve (Lancet Dergisi gibi) uzmanlık kuruluşlarının ailelerle görüşerek yaptığı hesaplamaya göre 650.000 civarında sivil öldürüldü.
IRAK'TA DOKTOR KALMADI
Irak'ta işgal öncesi kayıtlı yaklaşık 34 bin doktor bulunmaktaydı. 2003'teki işgalden beri şiddet olayları sebebiyle 20 bini aşkın doktor ülkeyi terk etti. Aynı sürede yaklaşık 2 bin doktor da öldürüldü.
EĞİTİMİ BİTİRDİLER
Okul çağındaki her 5 çocuktan sadece 1'i okula gidebiliyor. 800 bin çocuk okulunu terk etmek zorunda kaldı. Önceki yıllarda okuma yazma oranının % 80'lere kadar çıktığı ülkede, okur-yazarlık oranı 15 yılda % 60'a gerilemiş durumda.
Komşu ve kardeş ülke Irak'ın, Amerikan işgaline uğramasının 6. yılını lanetle anıyoruz. 20 Mart 2003 tarihinde başlayan savaşta yüz binlerce Iraklı şehit düşerken, Irak'ın tüm zenginlik kaynakları yağmalandı. İHH Ortadoğu Özel Temsilcisi Ahmet Emin Dağ'ın hazırladığı "Irak Raporu", vahşi işgali tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Dağ'ın; UNDP, 2002 Arab Humanitarion Development Report; WHO, World Health Statistics 2008; UNESCO, Situation Analysis of Education in Iraq; WFP, 2004 Baseline Food Security Analysis in Iraq ile Irak Kalkınma ve Planlama Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Kalkınma Stratejisi raporlarında verilen bilgilere dayandırdığı çalışması, İHH'nın bölgedeki tespitleri ile birleştirilerek yeniden yayınlandı. İşte tüm detayları ile vahşi Irak Raporu:
IRAK'TA TAM BİR KATLİAM YAŞANDI
20 Mart 2003 tarihinde başlayan Irak işgali ile birlikte Saddam Hüseyin dönemindeki tüm yapı iptal edilirken, Amerikalıların denetiminde "Geçici Koalisyon Yönetimi" kuruldu. İşgalin ilk haftalarındaki görüntü "kontrol" yerine tam bir kargaşa idi. Tüm ordu ve polis teşkilatı lağvedildiğinden toplumsal kaosu kontrol edecek mekanizma kalmamış, her türlü öldürme, adam kaçırma, yağma, hırsızlık ve suistimal için zemin oluşmuştu. Baasçı yönetimi ve yöneticileri tasfiye adına biraz da göz yumulan bu yıkım, kendisinden sonraki tüm algı ve pozisyonları etkiledi.
IRAK'I BİRBİRİNE DÜŞÜRDÜLER
2007 yılı ile birlikte kendi bölgelerinde güvenliği sağlamak üzere ABD'nin Sünni aşiretlere silahlanma izni yeni bir denge durumu ortaya çıkardı. "Uyanış Hareketleri" (Hareketü's-Sahve) adıyla bilinen grupların silahlı milis sayısı 200 bine yaklaşırken, devlet içinde bağımsız bir orduya dönüşmeleri Amerika'nın tetiklediği Şii-Sünni ilişkileri yönünden farklı bir tehlikenin de oluşmasına neden oldu.
Maliki hükümetinin, çoğunluğu Şii gruplardan oluşan Irak güvenlik güçlerine alternatif olarak güçlenen bu grupları Irak güvenlik güçlerine eklemleme çabaları çok da etkili olamadı. Halen ulusalcılardan selefi gruplara, laik Baasçılardan İslamcı gruplara kadar 60'tan fazla silahlı gücün Amerikan işgal güçlerine ama çoğunlukla birbirlerine karşı savaştığı Irak'ta hedefin "karşı tarafın sivilleri" olması, Irak'taki sosyal yıkımı beslemektedir.
EKONOMİSİ ÇÖKTÜ
Bundan 20 yıl öncesinde Irak ekonomisi 27 Arap ülkesi arasında Suudi Arabistan'dan sonra en büyük ikinci ekonomi idi. 1980 yılından bu yana devam eden savaşlar sebebiyle, petrolden elde edilen zenginlik savaş giderlerini karşılamak üzere seferber edilirken, ambargoların halk üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek gibi çok yönlü harcamalar sebebiyle altyapı yatırım ve hizmetleri hep ertelendi. Bugün Irak ekonomisi "geçici bir çöküşün" içinde bulunmaktadır. Çöküşü "geçici" kılan ise, ekonominin temel motoru olan petrolün potansiyel bir zenginlik olarak korunuyor olması ve iyi yönetilmesi halinde Irak'taki olumsuz insani durumu 10 yıl gibi bir sürede düzeltebilecek imkanı barındırmasıdır. 1990'lı yılların başında Kuveyt'in işgali ardından uygulanan uluslararası ambargo sebebiyle, ekonomik dengelerle birlikte halkın yaşam standardı da negatif seyir izledi. Milli gelirinden daha yüksek dış borca sahip Irak (120 milyar dolar), yüksek işsizlik (%65), yüksek enflasyon (%35-50), ambargolar sebebiyle eskimiş altyapısı (%80) ile ekonomik göstergelerde İslam dünyasının en kötüsü durumunda. Irak'ın 27 milyonluk nüfusunun 16 milyonu çalışma yaşındaki iş gücünden oluşuyor ve bunların yarısından fazlası işsiz durumda.
ALTYAPISINI BİTİRDİLER
Irak'ta bulunan yaklaşık 5 milyon hane içinde 3,5 milyonu (15 milyon insan) elektrik alamamaktadır. En iyi durumdaki başkent Bağdat'ta günde en fazla 7 saat elektrik verilmektedir. Irak'ta mevcut kapasite ile 8000 MW elektrik ihtiyacının sadece yarısı karşılanabiliyor. İhtiyacın karşılanması için en az 12 milyar dolarlık yatırım gerekiyor. Elektrik olmadığı için pompa istasyonları gerekli kapasite ile çalışmadığından, nüfusun yüzde 90'ı temiz suya ulaşamıyor. Ülke çapında bulunan 177 kanalizasyon ve arıtma tesisinden sadece 34 tanesi çalışabilecek durumda. Buralarda çalışacak işçi bulmak da çok zor. Zira 2005 yılından bu yana öldürülen 500 belediye işçisinin büyük bölümünü arıtma tesislerindeki savunmasız işçiler oluşturmaktaydı.
EĞİTİMİ BİTİRDİLER
Okul çağındaki her 5 çocuktan sadece 1'i okula gidebiliyor. Ülkede işgal sonrası yaşanan şiddet sebebiyle ve özellikle mezhebi güdülerle gerçekleştirilen saldıralar ardından 800 bin çocuk okulunu terk etmek zorunda kaldı. Önceki yıllarda okuma yazma oranının % 80'lere kadar çıktığı ülkede okur-yazarlık oranı 15 yılda % 60'a gerilemiş durumda. Bu oran kadınlarda % 47 düzeyinde. 1980'li yıllarda Ortadoğu'da en iyi eğitim veren ülke durumundaki Irak, bugün tüm bölgenin en geri kalmış ülkesi halinde. Yetişkinlerin yüzde 22'si hiç okula gitmezken, ilkokula yazılma oranı, bir üst seviyede, örneğin liseye, kayıtlarda yarı yarıya azalmakta, üniversiteye girişlerde ise olması gerekenden onda bir daha düşmektedir. Eğitimciler yönünden de Irak en tehlikeli bölgelerin başında gelmektedir. İşgalin başından beri 500'ü aşkın eğitimci ve bilim adamı suikastla hayatını kaybederken, önemli bir bölümü de ülke dışına kaçmak zorunda kalmıştır.
DÜNYA YETİMLERİNİN 5'TE BİRİ IRAKTA
İşgalin başladığı 2003 yılından bu yana her gün ortalama 400 çocuk yetim durumuna düşerken, ortalama 80 kadın da dul kaldı. Halen ülkede 5 milyonu aşkın yetim çocuk ve 1 milyonun üzerinde dul bulunuyor. Dul kalanların tamamı eşi öldürüldüğünden bu duruma düşmüş değil. Boşanmalar sebebiyle dul kalanların sayısı da azımsanmayacak boyutlarda. Irak toplumunda savaş öncesi fazla yaygın olmayan boşanmalar yüzde 200 oranında artmış durumda. Buna karşın yeni evlilikler de yüzde 50 oranında azaldığından, Irak toplumu, savaş sonrası sendromuna, yani kadın sayısı ile erkek sayısı arasındaki dengenin kadınlar aleyhine bozulması sürecine girmek üzeredir. Irak, 195 ülke arasında yapılan sıralamada çocuk ölümlerinde en fazla ölümlerin olduğu ilk 27 ülke arasında bulunmaktadır. Dul ve yetim sayısının bu denli yüksek seviyede olması, Irak toplum yapısının önümüzdeki yıllarını etkileyeceğinden, acilen gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Öte yandan; işgal ve çatışmalardan 20 bin doktor ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
HER AY ORTALAMA 4 BİN KİŞİ ÖLÜYOR
Her ay ortalama 4 bin insanın şiddet sebebiyle hayatını kaybettiği Irak'ta sivil ölüm sayısı hakkında değişik rakamlar söylense bile, herkesin üzerinde birleştiği nokta, mağdur sayısının her geçen gün katlanarak artmasıdır. Irak'ta işgalin başladığı 2003 Mart ayından bu yana hayatını kaybedenlerin sayısı hakkında üç farklı kaynağın rakamları karşılaştırmalı olarak ele alındığında durum ne kadar çelişik görünürse görünsün, ölen siviller her birinde onbinlerle ifade ediliyor ve sivil mağduriyetin artan boyutları konusundaki gerçek değişmiyor. Buna göre savaşın başladığı 2003 yılı Mart ayından beri ölen Iraklı sivillerin sayısı 95.000'i buldu. Irak Sağlık Bakanlığı ise 5 yılda ölen sivillerin sayısını 155.000 olarak belirlemiş. Batılı araştırma ve (Lancet Dergisi gibi) uzmanlık kuruluşlarının ailelerle görüşerek yaptığı hesaplama 650.000 sivilin öldüğünü ortaya koyuyor.