Trump, bir ay içinde DAEŞ’in bitirilmesi talimatını verdi. Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Türk Savunma Sanayii Zirvesi’nde konuştu ve “Fırat’ın doğusundaki harekata birkaç gün içinde başlayacağız” dedi.
Küçük bir ayrıntı, TSK, ABD’nin askeri kamplarına müdahale etmeyecek.
Soru şu: TSK; SDG ve o şemsiye altındaki PYD ve diğer silahlı grublara müdahale edecek olursa ne olacak? Onu göreceğiz.
Bu konuda önümüzde sadece “birkaç gün” var. Bu birkaç günde neler olacağını göreceğiz.
Suriye, Irak ve bölgedeki Hristiyan askeri unsurlara rahat bir Noel olmayacak.
Eğer bu operasyon uzun sürerse ne olacak? Bu operasyonlar seçim sürecini nasıl etkileyecek? Operasyona karşı ABD’nin, AB’nin, NATO’nun, bölge devletlerinin ve örgütün tepkisinin ne yönde olacağını görmemiz gerek.
Seçim sürecinde örgüt her yolu deneyebilir. Seçim sürecini, seçimleri, sonucu maniple etmek için elinden geleni arkalarına koymayacaklar. FETÖ de bu süreçte aktif olacak. Yani demem o ki, Türkiye karşıtı bütün unsurlar işbirliği içinde hareket edecekler. Komplolar üretecekler, bazı nokta hedeflere saldıracaklar, hedef seçilen kişi ve kuruluşlar hakkında sosyal mediada suçlamaların olması sürpriz olmamalı.
Seçim süreci bu unsurları etkilediği kadar, bu unsurlar da süreci etkileyecekler.
Tabii operasyonların ne zaman başlayacağı, ne kadar süreceği, kapsama alanı, derinliği de önemli. Uzun sürmesi halinde başka birtakım riskler de gündeme gelebilir.
Mesela böyle bir süreçte, HDP’nin seçim kampanyası yapması çok zor. CHP’nin de HDP ile bir ittifak kurması çok kolay olmaz. “Apo ve Demirtaş’a özgürlük” söylemi de politik olarak dile getirilemez.
Aslında “Fıratın doğusu” çok önceden beri telaffuz ediliyordu. Bakalım operasyon nasıl ve nereden başlayacak. Türkiye sınırından içeri girmeden, nokta hedefler, havadan, topçu ateşi ile füze bataryaları ile vurulabilir.. Girince bir koridor oluşturulması gerekecek. TSK girdikten sonra kısa sürede geri çekilmez. Yerel halkın ve yönetimlerin bu operasyon karşısında nerede duracakları da önemli.
Rusya’nın ne yapacağı, İran’ın tepkisi, Irak ve Suriye yönetimi, Kürt yönetimi, DAEŞ, Şii Milisler, Hizbullah’ın tavrı, İngiltere’nin tavrı, Fransa’nın tavrı da önemli.
Operasyonun Noel’e denk gelmesi de önemli.. SDG içindeki PYD dışındaki unsurların bu süreçte nasıl hareket edeceklerini de görmek gerek.
Ankara ABD ile karşı karşıya gelmeyeceğiz diyor ama, PYD’liler de ABDaskerleri iç içe. Bunu nasıl ayırt edecekler onu bilmiyoruz. Yani daha önce ABD’ye götürülüp, Amerikan vatandaşı yapılan peşmergeler var. Ya da peşmerge kıyafeti giymiş Amerikalılar var. ABD’nin paralı askeri olarak bölgede görev yapan peşmergeler de var. Bütün bunlar ortada iken kim kimdir emin olmak çok kolay olmasa gerek.
Tabii şöyle bir gerçek de var, Ankara’nın aklında “İstersen sulhu salah, hazır ol cenge!”. “En iyi savunma taarruzdur”. ABD’li yetkililer, Ankara’nın kararlılığını hafife alıyorlar sanki. ABD eğit-donat’la bölgede peşmergelerden oluşan adeta büyük bir ordu kurdu. Hâlâ da bunlara silah vermeye devam ediyor. ABD her seferinde kendi içinde çelişkili, tutarsız, oyalayıcı açıklamalar ve manevralarla zaman kazanmaya çalışırken, bir yandan da PYD ile birlikte kalıcı istihkamlar, tesisler, tüneller inşa etmeye devam etti.
Öte yandan, Beyaz Saray bir şey söylerken, kongreden biri başka bir şey söylüyor. Pentagondan biri çıkıyor, o daha farklı bir şey söylüyor, bunlara cevap verelim derken, bölgedeki işgal kuvvetlerinin başındaki bir komutan çok daha farklı bir şey söylüyor. ABD cephesinden gerçekçi, doğru-düzgün, inandırıcı bir açıklama gelmiyor.
Öyle anlaşılıyor ki, Ankara bu oyalama taktiklerinden bıktı. Verilen sözlerin hiç birinde de durulmuyor. O zaman “inceldiği yerden kopsun” denerek yola çıkılıyor.
Erdoğan’ın açıklamasının bir başka anlamı daha var. O da, bu çıkış AB-ABDhesaplaşması konusunda AB ülkelerinin yanında yer alıyor demektir. Ama, öte yandan Ankara, Taksim/Gezi olaylarına gönderme yaparak, Paris’te yaşanan olaylar üzerinden Batı’ya eleştiri yöneltiyor.
Beştepe’deki açıklamaların ardından ve operasyon başladıktan sonra muhalefet kanadından gelecek tepkileri de görmek gerek. HDP karşı çıkacaktır. MHPiktidara destek verecektir ama CHP ile İyi Parti’nin nerede duracağı, bu partilerin bu konuda kendi içlerinde bir görüş birliğine varıp varamayacaklarını önümüzdeki günler gösterecek.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD’den YPG/PKK’lı teröristlere eğitim verilmesine dair, “Teröristlerin eğitilmesi kabul edilemez” dedi ve ekledi: “Ancak yapılan son açıklamalar gerçekten bölgedeki istikrarın daha da istikrarsız hale gelmesine sebeb olacak. Hele hele teröristlerin eğitilmesinin ve donatılmasının kabul edilmesinin mümkün olmadığını da her zaman olduğu gibi burada bir kez daha altını çizerek söylemek istiyorum. Ülkemizin ve milletimizin karada, denizde, havada uluslararası hukuktan doğan tüm haklarını bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı azimle kararlılıkta koruduk, korumaya devam edeceğiz. Fırat’ın doğusu dahil, Türkiye’nin güneyinde, Suriye’nin kuzeyinde herhangi bir şekilde bir terör koridoru olmasına izin vermemiz, göz yummamız asla söz konusu değildir. Ülkemizin ve bölgenin huzur ve güveni için FETÖbaşta olmak üzere PKK, YPG, DEAŞ tüm terör örgütlerine karşı bugüne kadar büyük bir mücadele verdik en son terörist de etkisiz hale getirilinceye kadar aynı azimle, kararlılıkla mücadelemizi, operasyonlarımızı sürdüreceğiz.»
ABD savunma bakanlığından “binbaşı” (!) seviyesinde açıklama gecikmedi. Binbaşı Sean Robertson; “Suriye’nin kuzey doğusunda özellikle de ABDaskerlerinin bulunduğu veya yakınlarında olduğu bölgelere yönelik bir herhangi bir tarafça atılacak tek taraflı bir adım büyük bir kaygıdır ve bu tür adımları kabul edilemez olarak görürüz” dedi.
Bakalım gelecek günler neler gösterecek. Selâm ve dua ile.