İtiraz Süreci Nasıl İşleyecek ?

YSK, AK Parti’nin İstanbul itirazına nasıl karar verecek?

Mehmet Acet/Yeni Şafak

Bir, sözünün gücüne güvenenler vardır, bir de sesinin gürültüsüne.

Mevlana, “Kelimelerini yükselt, sesini değil; yağmurdur çiçekleri büyüten, gök gürültüsü değil” demiş.

Önceki gün karşılıklı ekran performanslarını bir kere daha izledikten sonra, Binali Yıldırım’ın ‘Sözünün gücüne’ Ekrem İmamoğlu’nun ise‘Sesinin gürültüsüne’ güvenen iki siyasi figür oldukları kanaatine ulaştım.

Hukukçu kimliği ve seçim hukukuna hakimiyeti sayesinde partisinin tezlerini sakin ve etkili bir şekilde anlatıyor.

Dün sabah AK Parti Genel Merkezi’nin giriş katındaki salonda medya mensupları olarak bir araya geldik.

1,5 saati soru cevap şeklinde olmak üzere, 2,5 saat boyunca İstanbul seçimlerini ve AK Parti’nin ‘Olağanüstü itiraz’ başvurusunun gerekçelerini dinledik.

AK Parti’nin YSK’ya üç bavul halinde yaptığı başvurunun ana omurgasını üç başlık oluşturuyor.

1-Sandık başkanı ve görevli memur konusunda organize usulsüzlük, kanunsuzluk yapıldığı, ‘Seçim Kanunu yolsuzluğunun’ hayata geçirildiği iddiası.

Yavuz, İstanbul’da toplam 31 bin 280 sandıkta başkan ve kamu görevlisi sıfatı taşıyan, 19 bin 623 görevlinin ‘Kamu görevlisi sıfatı’ taşımayan kişilerden seçildiğini söylüyor. Aşçı, hademe, taşerondan kadroya geçenler gibi…

2-Sayım döküm cetvellerinde yapılan hatalar. Yavuz’un “Sehven olması mümkün değil” dediği 5 bin 388’i mühürsüz, 694’ü imzasız, 214’ü boş işlem, olağanüstü başvurunun gerekçeleri olarak sıralanıyor.

3-Kısıtlı seçmenlere oy kullandırıldığı iddiası.

AK Parti kanadı, 2 bin 308 kişiye mahkeme kararı ile ‘Kısıtlı’ olduğu halde oy kullandırıldığını dile getiriyor. 20 bin 782 kişinin ise ‘Kısıtlı şüphesi’taşıdığını belirterek, YSK’nın bu kişiler üzerinde çalışıp kesin tespit yapmasını istiyor.

Bunlar dışında 3 valiz dolusu başvuru dilekçesinin içerisinde başka detaylar da var elbette ama bu üç ana başlık itirazın temel gerekçelerini oluşturuyor diyebiliriz.

Ali İhsan Yavuz’un basın buluşması bittikten sonra bu defa CHP’den Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, kendisine cevap vermek üzere kameraların karşısına geçti.

Ofise geçtikten sonra CHP yöneticisinin açıklamalarını izledim, yazılı haber metinlerini okudum.

Altı çizilmesi gereken şöyle bir husus var:

Sandık başkanı ve memur üye ilgili olarak iki parti, başka birçok konuda olduğu gibi ayrı ayrı tezler öne sürüyor.

CHP, bu isimlerin belirlenmesinde “Bizim bir dahlimiz yok”, “Mülki amirlerin gönderdiği listeler üzerinden ilçe seçim kurulları bu isimleri belirliyor” diyor.

İkincisi, sandık kurullarıyla ilgili olarak 26 Şubat/2 Mart arasında itiraz süreçlerinin olduğunu, AK Parti’nin o dönemde itirazlarını yapmadığı halde şimdi seçimden sonra duruma karşı çıktığını söylüyor.

Ali İhsan Yavuz ise, sandık kurulu listelerinin kanun gereği seçimlerden önce siyasi partilere verilmediğini, dolayısıyla bu durumdan seçim sonrası haberdar olabildiklerini dile getiriyor.

Bu anlamda CHP’nin “Bu işte bizim de bir dahlimiz yok” savunmasına “Bunu biliyoruz, siz de bu işin üstüne gidin” anlamında bir yanıt veriyor.

Yüksek Seçim Kurulu, sandık kurulları ile ilgili bu itirazları değerlendirip bir karar verecek.

Sandık kurulları oluşturulurken kanunun çizdiği çerçevenin dışına çıkıldığı ve ‘Tam kanunsuzluk’ durumunun ortaya çıktığı teyit edilirse, bu durum sadece büyükşehir değil, İstanbul’un ilçe seçimlerini de etkileyebilir.

Kişisel kanaatim, YSK’nın kararını oluştururken ‘Kısıtlı seçmen’meselesinin üzerinde daha fazla titizlik göstereceği yönünde.

17 günlük tecrübemiz, YSK’nın kararlarını alırken;

1-Daha önceden verilmiş ‘Örnek kararlara’ göre bir tutum belirlediğine,

2-Seçim sonuçlarına ‘Müessir’ ve dahi aradaki farkı etkileyecek düzeyde bir ‘Kısıtlı seçmen’ olup olmadığına baktığını gösteriyor.

Bu anlamda şöyle bir referansımız da var:

1 Nisan sonrası, seçim yenileme kararının verildiği yerlerin çoğunda, oy kullandırılan kısıtlı seçmen sayısının seçim sonuçlarını değiştirebilecek düzeyde olması gerekçe gösterildi.

İstanbul için de en kritik noktanın burası olduğunu düşünüyorum.

AK Parti kanadı, bu anlamda netleştirilen rakamın 2 bin 308 olduğunu dile getiriyor.

Seçim sonucunu etkileme anlamında bu rakamı iki ile çarparsak, aradaki farkın 10 binlerin altına ineceğini ama sonucu değiştirmeyeceğini düşünebiliriz.

Ama itiraz başvurusunda 20 bin 782 kişinin ‘Kısıtlı olup olmadığının’YSK tarafından vuzuha kavuşturulması talep ediliyor.

Eğer toplamda 7 bin rakamı bulunursa bu, doğrudan seçim yenilemenin temel bir gerekçesini oluşturabilecek.

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Kurbağa haşlaması sever misiniz?
Abdurrahman Dilipak: Bize yalan Söylediler
Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Abdurrahman Dilipak: Suriye’deki halk devrimine nasıl bakıyorum