Amerikan sinema endüstrisinin “iyi polis-kötü polis” numarası aslında Amerikan hayat tarzında iş görmek için sürekli başvurulan bir politik klişe sayılabilir.
Bizim diyarda buna benzetilebilecek klişe ise Nasreddin Hoca’nın önce eşeği kaybettirip sonra buldurma hikayesi olabilir.
Zaten elinde ve kendine ait olana sevinmek kazanç mı, değil mi?
“Ermeni soykırımı” tasarısının Amerikan Temsilciler Meclisi’nde önce gündeme getirilip Türkiye’nin ayağa kaldırılması, ardından tasarının geri çekilme ihtimalinin belirmesi Türkiye’de aynı etkiyi yaratmışa benziyor.
Tabii bunlar olurken bu arada Türkiye’nin ne verdiği, Amerikalıların ne aldığını bilmiyoruz.
Gazetelerin haberine göre ABD'de 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarının baş hazırlayıcılarının, tasarının Temsilciler Meclisi genel kurulunda oylanmasının ertelenmesini istemesiyle birlikte, Ermeni lobisinin mecliste çoğunluğu kaybettiğinin ortaya çıkması, tasarı yanlıları arasında hayal kırıklığına yol açtı.
İddiaya göre, tasarının geçmemesi için çaba sarf eden ABD yönetimi ise durumdan memnun.
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Amerikan Temsilciler Meclisi'ndeki Ermeni tasarısına, Genel Kurul'a getirilmesi durumunda karşı oy kullanmaya karar veren milletvekillerini takdir ettiğini söyledi. Tasarının geçirilmesinin "çok vahim" sonuçlara neden olabileceğini belirten Rice, Temsilciler Meclisi Hükümet Reform Komitesi'ndeki konuşmasında, "Irak yüzünden Türkiye ile gerginliğin yüksek olduğu bir zamanda tasarıya karşı oy kullanmaya karar veren milletvekillerini takdir ediyorum." diyerek memnuniyetini dile getirdi.
Son dönemde Amerikan yönetiminin uyarılarını dikkate alan yaklaşık 60 Demokrat Partili vekil, tasarı aleyhine oy kullanacağını açıklamıştı. Tasarının baş destekçisi dört Demokrat milletvekili, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'ye gönderdikleri mektupta, genel kurul oylamasının daha sonra "daha uygun" bir zamanda yapılmasını istemişti.
Amerika Ermeni Ulusal Komitesi icra direktörü Aram Hamparian, tasarıya karşı çıkan Başkan George Bush yönetimini ağır dille eleştirerek, "Amerika'nın çıkarlarını, değerlerimizden taviz vererek ilerletmeye çalışmak, dış politikada hızlı bir düşüşün formülüdür." dedi.
Tasarının oylanmamasının "şaşırtıcı" olduğunu söyleyen Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan da ABD'nin, 1915 olaylarını bir gün mutlaka 'soykırım' olarak kabul edeceğini iddia etti. Reuters'e konuşan Oskanyan da, "Bu kaçınılmaz bir realite. Bu er ya da geç olacak. Bu ABD'nin doğru zamanlamayı tercih etmesi ile ilgili bir durum. Zamanın gelmediğini söylüyorlar. Yalnız bu sadece Bush ve yönetiminin düşüncesi." dedi.
Türkiye bu raundu kazanmış gözüküyor. Fakat gerçekten kazanıp kazanmadığı belli değil.
Peki Ermenistan ya da ABD’deki Ermeni diasporası bu senaryoda rolünü oynama karşılığında ne kazandı?
Onu da bilmiyoruz.
Fakat şundan emin olunmalı: ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilen “Ermeni soykırımı” yasa tasarısı her bakımdan belli ki tam bir senaryoydu. Ermenistan ve Amerikan Ermeni diasporasının yetkilileri de bu senaryoda görev aldı. Senaryo gereği ABD’nin Türkiye’den ne aldığını kimse açıklamıyor. Muhtemelen de bunu hiç bilemeyeceğiz.
fikri takip