İyiliğe, güzelliğe doğruluğa devam

Hakan Albayrak

Türkiye’nin arabuluculuğu ile açılan hicret koridorundan geçip İdlib’e gelen bir hanımefendi…

Otobüsten yeni inmiş…

İdlib’e ayağını yeni basmış…

Bir televizyon muhabiri yanına yaklaşıp Halep’teki durumu sorunca diyor ki:

“Bizler Halep’ten şu an geldik. Halep’ten çıkmaya mecbur kaldık. Bombardımandan ötürü değil; hayır, bombardımana altı sene dayandık ve bundan sonra da dayanabilirdik; biz, sadece, rejim tarafından ırzımızın çiğnenmesinden korktuğumuz için ayrıldık Halep’ten. Korkumuz buydu. Irzımıza ulaşmalarına imkân vermemesi için Allah’a dua ettik. Velhamdu lillahi rabbi’l âlemin. ‘Allah, kendisine karşı gelmekten sakınan kimseye bir kurtuluş yolu açar ve onu beklemediği bir yerden rızıklandırır’ (Talak Suresi, 2-3). Velhamdu lillahi rabbi’l âlemin. İnşaallah başımız dimdik ve muzaffer olarak Halep’e geri döneceğiz. Ayrılırken de başımız dimdikti.”

Muhabir, “Onca sene sebatla dayandıktan sonra Halep’ten ayrılmak nasıl bir his?” diye sorunca, Halepli muhacir hanımefendi yutkunuyor, ağlamamak için kendini zor tutarak “Altı sene boyunca verdiğimiz o zorlu mücadeleden sonra bizim onları çıkarmamızı beklerdik, onların bizi çıkarmasını değil” diyor; hemen ardından da “ama elhamdu lillahi rabbi’l alemîn.”

Sonra, Âl-i İmran suresinin 140’ncı ayetinden bir bölüm okuyor:

“Biz o günleri insanlar arasında döndürür dururuz.”

İlgili âyetin tam meâli -Diyanet İşleri Başkanlığı’na göre- şöyle:

“Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de, Bedir’de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.”

Halepli muhacir hanımefendi, sırtını Kur’anî hakikate dayayarak bir kere daha söylüyor:

“İnşaallah Halep’e muzaffer olarak döneceğiz.”

***

Bir grup arkadaşımla beraber İHH’nın “Halep’e Yol Açın” konvoyuna katıldım.

Cuma gecesi Reyhanlı’ya vardık.

O gece kısa bir süre için Suriye tarafına geçebildik; Halep’in batısındaki Kammune kasabasında Halepli muhacirlerin barınabileceği bir çadır kent inşa etmek için yana yakıla çalışan İHH ekiplerinin çabasına şahit olduk.

Reyhanlı’da bir camide geçirdiğimiz gecenin sabahında, Halep halkıyla dayanışma mitingine katılmaya hazırlanırken, Kayseri’den gelen acı haberle sarsıldık.

Sarsıldık, ama yıkılmadık.

Halepli kardeşlerimizin canına ve ırzına kast eden şer güçleri telin etmek için o nümayişe katıldık.

Oradan Kayseri’ye geçtik.

Çarşı iznine çıkan askerlerimizin bombalı saldırıya uğradığı, 14 Mehmetçiğin şehit düştüğü ve onlarcasının yaralandığı yere gittik.

O yerdeki kanla sarsıldık.

Ama yine yıkılmadık.

Tam tersine; bizi terör cenderesinde boğmaya çalışan düşmanlarımızın kanlı oyununu boşa çıkarma azmimizi tazeledik.

***

Teröristlerin dağıtmayı umduğu saflarımızı iyice sıklaştırmalıyız.

Terörle mücadelede polisimize, askerimize, hükümetimize, cumhurbaşkanımıza verdiğimiz desteğin kararlılık oranını alabildiğine yükseltmeliyiz.

Beri tarafta, o Halepli muhacir hanımefendinin derdiyle dertlenmekten, başka ülkelerdeki mazlumlar için seferber olmaktan da geri durmamalıyız.

Terörün yol açtığı infial halini Kürt düşmanlığına tahvil etmeye çalışan provokatörlere dikkat!

Halk ile hükümeti karşı karşıya getirmeye çalışan fitne-fesat ehline dikkat!

Milleti hayırlı amellerden uzaklaştırmaya çalışan şeytanlara dikkat!

Toplumsal birliğimizi ve faziletlerimizi teröre kurban etmemizi istiyorlar, dikkat!

***

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Konya’daki Şeb-i Arus merasiminde yaptığı konuşmada ne güzel söyledi:

“Bu ve benzeri terör saldırılarına verilebilecek en güzel cevap, bu akşam burada olduğu gibi birlik ve beraberlik içinde iyi, güzel ve doğru işler yapmaya devam etmektir.”

karargazete