Bir gün İstanbullu bir gazeteci, Amazon ormanlarının balta girmemiş zannettiği derinliklerinde gezerken bir “Dur!” ihtarıyla irkilir. İhtar Türkçedir. Ellerinde kılıçlarla ağaçların arkasından çıkıp yanına gelen üç adam ise bildiğin 16’ncı yüzyıl Osmanlı zabitlerdir. Gazeteciyi derdest edip ormanın içinde gizlenmiş bir şehre götürürler. Yeni Osmanlı Devleti’nin payitahtı Yeni İstanbul’dur bu şehir. Kanuni dönemindeki İstanbul’un küçük ve ahşap bir kopyası…
Hikâyenin başına dönelim. Konya ovasında bir çadıra. Çadırdan bir tabut çıkar ve herkes o tabutta Şehzade Mustafa’nın naaşının olduğunu zanneder. Tabutta gerçekten de Şehzade Mustafa yatmaktadır ama dipdiri. Babası Kanuni Sultan Süleyman, Devlet-i Aliyye’nin âli menfaaleri için onu tam öldürtecekken, babalık şefkati ağır basmış, Şehzade Mustafa’nın canına kıyamamış, “Ölmüş gibi gösterip ortadan kaybedelim” demiştir. Maiyetine asker-sivil 1000 kişi, yanına bol miktarda altın, silah, başkaca alet edevat ve at verip, Şehzade Mustafa’yı gemiyle Amerika kıtasına gönderir. “Orada uçsuz bucaksız bir orman varmış. Gidin oraya yerleşin. Allah sizi korusun” diyerek…
Fatma Albayrak’ın “Yeni Osmanlı” romanının konusu bu. O romanı daha yazmadı ama. “İyilik Çetesi”ni öne aldı.
“İyilik Çetesi”, ikinci romanı. Birincisi, 2013’ün Şubat ayında çıkmıştı. “Bir Deniz Macerası”. Konusu, kitabın arka kapağında şöyle özetlenmiş: “Ezgi gemilere, denizlere, yelkenlilere ve bunlarla ilgili her şeye çok meraklı İstanbul’da sade bir evde yaşayan sıradan ve normal bir kızdır. Bir gün arkadaşları eski püskü bir yelkenli bulurlar. Yelkenliyi sahiplenmişlerdir. Fakat yelkenli ile ilgilenirken yanlışlıkla denize açılırlar. Farklı farklı yerlere giderler ve bazı insanlarla tanışırlar. Fakat İstanbul’a geri dönememişlerdir. Aylarca hiç pes etmeyip evlerine geri dönmüşlerdir. Bir Deniz Macerası kitabı çocukların ilgisini çekebilecek eğlenceli ve maceracı güzel bir kitaptır.”
Deniz canavarları ve dahî iyi niyetli deniz kızlarının resm-i geçit yaptığı “Bir Deniz Macerası’nın en sevdiğim bölümü önsözdür. Bilhassa ilk iki cümlesine: “Ben kitap yazmaya sekiz yaşımdan beri çalışıyorum. Şu anda on yaşındayım ve bu kitabın aklıma gelmesi iki yılımı aldı. Okulda, evde ve başka şehirlerde ve ülkelerde yazmaya çalıştım ve Bosna Hersek’te bunu yazmayı başardım. Bu kitabımı yazmam yaklaşık bir hafta ya da on beş günümü aldı. Kitap yazmanın tadını herkesin tatmasını isterim. Bu benim ilk kitabım ve inşallah devamı da gelir. Ben küçüklüğümde çok fazla kitap okumasam da, bu yaşlarımda hem kitap okumanın hem de kitap yazmanın tadını çıkarttım…”
“İyilik Çetesi”ne gelelim. Suriye kökenli Amerikalı Hira, Fransa kökenli Amerikalı İsabella, Kore kökenli Amerikalı Hye Mi (“Hemi” diye okunurmuş), bildiğin Amerikalı Esma Katty ve Türkiyeli Meryem, hepsi de Müslüman kız çocuğu, Los Angeles’te iyiliğe adanmış bir çete kurup insanların ve hayvanların imdadına koşar…
Çarşamba akşamı matbaadan çıkan “İyilik Çetesi” bir iki gün içinde idefix.com, kitapyurdu.com gibi yerlerde bulunabilecek inşaallah. Çocuklara tavsiye edilir. Önsözde “Bu kitabı yazmamın sebebi insanlarda iyi duygular uyandırmak” diyor Fatma Albayrak; uyandırıyor da.
Peki kim bu Fatma Albayrak?
20 Haziran 2002’de Ankara’da, ama 29 Mayıs Hastanesi’nde doğdu. Annesi, Kula Fazlagiça (Hersek) kökenli Saraybosnalı Emira hanım, babası bendenizim. Ankara’da yaşıyor(uz). Eryaman Anadolu Şehit Polis Okan Koç İmam-Hatip Ortaokulu’nda okuyor.
Güzel bir Müslüman. 4-5 sene evvel bir gün bana bir şey sordu, ben de gıcıklık olsun diye “Umarım” dedim. Şöyle bir durdu. Sonra, beni kırmaktan veya ‘bozmaktan’ imtina ederek, fevkalade nazik bir üslupla, “Babacığım” dedi, “inşallah desen? ‘Umarım’ı tuvalette söylersin, çünkü orada Allah denmez.”
İyi arkadaşız. Hem de dava arkadaşı. Tayyip Erdoğan veya AK Parti’yi eleştirdiğimde biraz bozuluyor, ama idare ediyor beni.
“İyilik Çetesi”nin iyiliklere vesile olmasını temenni ederim.
HAMİŞ: Kitaptaki imla hatalarının sorumluluğu bana aitti. Tashihten geçirmem gerekiyordu, ama “Kendimi tutamayıp müdahale ederim, kitabın orijinalliği bozulur” diye düşünerek bundan imtina ettim.
mustakilgazete