AK Parti'nin kurucuları arasında yer aldığı ve bir önceki kabinede Başbakan Yardımcısı olduğu halde, son genel seçimlerde milletvekilliği adayı olmadı Abdüllatif Şener.
Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde, başörtüsü ve laiklik konularında "derin" destek sağlayacak açıklamalar yaptı Şener. Ancak aradığını bulamadı. Adaylar arasında ismi bile anılmadı.
Yakın kaynaklar, Şener'in hayal kırıklığının yeniden aday olmamasında etkili olduğunu söylerken, genel kanaat seçimlerde AK Parti zaferi beklemeyen Şener'in dışardan "tarafsız" aday olarak öne çıkmayı ve ortak aday gösterilmeyi beklediği şeklinde.
Hatta bu yüzden Şener'i, "Çerkez Ethem" benzetmesi ile uyaran AK Partili vekiller bile oldu. İşi daha ileri götürüp kulislerde, Şener'in siyasi sebeplerle değil, kasetvari bazı skandallar endişesi ile geri çekildiği bile fısıldamaya başlayanlar bile oldu.
AK Parti üyeliği ve parti yöneticiliği devam eden Şener, son günlerde ilginç siyasi çıkışlar yapıyor. Özelleştirmeler ile karlı hizmet sektörünün satıldığını ve hatalı olduğunu, yolsuzluk ve şeffaf olunması gerektiği gibi dikkat çeken uyarılarda bulunuyor.
Şener, AK Parti'nin kapanması halinde oluşacak siyasi boşlukta liderliğe oynadığını artık gizlemiyor. Demirel gibi "görev verilirse hayır demem" diyor. Ancak dürüst ve ulusalcı bir portre çizerek, AK Parti yöneticisi olduğu halde, AK Parti ile arasında mesafe olan bir akedemisyen gibi davranıyor.
Bu tavır ve talep, son yıllarda sıkça karşılaştığımız bir "zoraki lider" tipini çağrıştırıyor. Sırbistan,Gürcistan,Ukrayna ve Kırgızistan'daki "kadife devrimler"in bütün liderleri, Şener gibi iktidardan kopmuş isimlerden oluşuyor.
Önce içinde yer aldıkları hükümetten kopuyorlar, sonra yolsuzluk merkezli ağır eleştiriler yöneltip gizli-açık muhaliflerin gözünde puan kazanıyorlar. Ardında, muhalefetin cephesinin ortak "dürüst lideri" oluyorlar. Ukrayna'da Yuşenko, Gürcistan'da Şevardnadze, Sırbistan'da Gingic ve Kırgızistan'da Bakiyev böyle lider oldular.
Bütün bu ülkelerde siyasi kaos sonrası liderleri hazırlayanlar ile siyasi kaosu çıkaranlar aynıydı. Başta ABD'li sivil toplum kuruluşları IRI, NDI olmak üzere, Soros vs... Bu konuda değerli gazeteci Özdemir İnce'nin Hürriyet'teki iki ayrı yazısında ısrarla vurguladığı "Yeni Soğuk Savaş" kitabının okunmasını öneriyorum.
Sonuç olarak, Abdüllatif Şener'in izlediği süreç ile "kaos liderlerin" süreci birbirine çok benziyor. Şener'in, ekonomideki verilerin bozulması (ki bunun için derin kavga verenler var) ile daha da öne çıkması veya pazarlanması söz konusu olacaktır.
Bu verilere göre Şener'in önünde hali hazırda üç handikap görünüyor:
İlki; 27 Nisan bildirisinden sonra AK Parti'ye yargı darbesinin de sonuç vermemesi.
İkincisi; Asıl kahraman olmasını sağlayacak "partiden atılma" hamlesinin bir türlü başbakan tarafından gerçekleşmemesi.
Sonuncusu ise; Zayıf bir ihtimal de olsa Şener'in dürüst aile babası imajını sarsacak kulislerde fısıldandığı gibi bir skandalın patlaması.
Arkasında biri var ya da yok. Şener yukarıdaki badireleri atlatamazsa, kaos lideri olmayı da başaramaz. Şayet, AK Parti sonrası ortalık toz duman olursa, Şener büyük bir hırsla takip ettiği koltuğa kavuşabilir.
Ancak kendini ortaya koyar ve (şayet varsa arkasındaki güçlere rağmen) başarısız olursa, "Çerkez Ethem" esprisi kaderi olur. Şener'in işi hiç kolay değil, hiçççç!
Analiz: Aktifhaber...