Kadına yönelik şiddetin son kurbanlarından biri de Dokuz Eylül Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Görevlisi Serpil Erfındık oldu. Erfındık'ın boşandığı eşi tarafından koruma kararının bittiği gün katledilmesi, 6284 sayılı kanunun iyi uygulanıp uygulanamadığı sorusunu akıllara getirdi.
Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Havutçu, kanunun uygulanmasında sıkıntılar bulunduğunu belirterek, "En güzel biçimde kanunları çıkarabiliriz ancak önemli olan, iyi uygulamak. Devlet, aynı Nahide Opuz olayında olduğu gibi Serpil Erfındık davasında da vatandaşını koruyamadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nden ceza alabilir." dedi.
Havutçu, tazminat cezalarının olayda ihmali bulunan kamu görevlilerinden tahsil edilmesi halinde, bu kişilerin görevini daha iyi yapacağını savundu. Kanunda belirtilmesine rağmen "elektronik pranga" olarak adlandırılan sistemden hâlâ faydalanılmadığını belirterek, ayrıca hakimler tarafından, şiddet uygulayan kişiler hakkında 6 ay süreyle psikolojik destek alma zorunluluğu getirilmesinin şiddet olaylarını azaltacağını savundu.
'KANUN İYİ AMA UYGULAMASINDA SORUNLAR VAR'
Kadın hakları konusundaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Havutçu, 6284 sayılı kanunun iyi olduğunu ancak uygulamasında büyük sıkıntılar bulunduğunu kaydetti: "2011 yılında Avrupa Konseyi'nin İstanbul Sözleşmesi'ne ilk imza koyan ülke Türkiye, iç hukuk açısından da gerekli düzenlemeler yaptı. Son derece önemli olan bir nokta, mükemmel yasalara sahip olmak değil, bunları uygulamaktır. Vakalara baktığımızda, kanunun etkili biçimde uygulanamadığını görüyoruz."
'ELEKTRONİK DENETİM SİSTEMİ BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇMELİ'
En önemli eksiğin, kanunda belirtilmesine rağmen şiddet uygulayanlara yönelik elektronik denetim sisteminin hayata geçirilmemesi olduğuna dikkat çeken Havutçu, "Kanun, şiddet uygulayan için elektronik ortamda takip diyor. En bilinen batı uygulaması elektronik pranga. Tabii ki burada insan haklarına aykırı bir sistemden bahsetmiyoruz. 'Esasların nasıl olacağı, ayrıca bir yönetmelikle düzenlenecek,' deniyor ancak hâlâ yönetmelik çıkarılmadı, esasları belirlenmedi. Kanunun etkili biçimde uygulanmasının en önemli araçlarından yararlanılmıyor. Eğer bu sistem yaygın kullanılıyor olsaydı, şiddet uygulayan kişi, mağdura yaklaştığında alarm sistemi devreye girer ve daha olay olmadan önlenebilir, Serpil'ler ölmezdi." diye konuştu.
'ŞİDDET UYGULAYANA PSİKOLOJİK DESTEK ŞART'
Aile içi şiddet olaylarında mağdurlara psikolojik destek sağlandığını hatırlatan Ayşe Havutçu, "Mağdurların yanısıra asıl mağdur eden kişilerin psikolojik destek alması gerekli. Hakimlerin bu yönde karar verme yetkisi var. Altı ay süreye kadar, şiddet uygulayan kişinin zorunlu olarak psikolojik destek alması yönünde karar verebilirler. Bizde insanlar, genellikle kendi isteğiyle psikolojik destek almadıkları için şiddet olaylarının önlenmesi adına çok faydalı olacaktır." dedi.
'AİHM'İN KESTİĞİ CEZAYI KAMU GÖREVLİLERİ ÖDESİN'
Ailenin, olayda ihmali bulunduğunu ileri sürerek savcıdan şikayetçi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Havutçu, "2009 yılındaki Nahide Opuz davasında koca, hem eşini hem de kayınvalidesini öldürdü. Dava AİHM'e taşındı ve Türkiye tazminata mahkum edildi. Devletin vatandaşını koruyamaması da sebebiydi. Bazı kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirmedeki hassasiyeti açısından maalesef olumsuzluklarla karşılaşıyoruz. Bu işi angarya olarak gören, başlarına bela aldıklarını düşünenler var. AİHM'in tazminat kararlarında devlet, koruma kararını almakta ihmal gösteren görevlilerinden tazminatı rücu ederse daha iyi görev yapılmasını sağlayacaktır." şeklinde konuştu.
Kaynak: CİHAN