“Söz dinlemeyen” kavim ve onların peşinden gidenler, yine söz dinlemeyecek ve “öldürmeyeceksin”, “çalmayacaksın”, “rüşvet ve riba yemeyeceksin”, “fuhşa yaklaşmayacaksın” emrine rağmen yine öldürecekler, yine çalacaklar, torpil yapacak, zulmedecek, riba yapacaklar, rüşvet alıp verecekler! Kızılderilileri yokettikleri, kara derilileri köleleştirdikleri, sarı ırkı sömürdükleri yetmedi. Sömürü mirasını paylaşamadıkları için kendi aralarında 100 yıl savaştıkları yetmedi, 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, aynı ülkenin çocuklarını kendilerine iktidar ve servet üretmek için sağ-sol diye savaştırdıkları, adı konulmadık bir dünya savaşı olan soğuk savaş yetmedi, şimdi yeni bir dünya savaşı için yangına körükle gidiyorlar.
Savaş başladı aslında. Terör yeni bir savaş şekli. O kadar çok savaş türü var ki, Cyber savaş, psikolojik savaş, asimetrik savaş, vekâlet savaşı, biyolojik savaş, nükleer savaş, kimyasal savaş, ekonomik savaş, vesaire vesaire. Mesela “Cyber savaş” deyince robotlar da bu işin bir parçası, Hacker saldırıları da. Mesela Mavi Balina, Angel da. Kendi içinde en az 10 ayrı alt başlığa sahip bir savaş türü bu. Bakın, sadece denizaltılarındaki nükleer başlıklar bile, dünya savaşlarındaki toplam infilak gücünden daha fazla infilak gücüne sahip.
Elektronik, biyolojik ve kimyasal ve fizik alanında çalışan özel sektöre ait laboratuvarlarda bu silahların birçoğunu üretmek mümkün, hammadde, üretim maliyeti, teknoloji hiç sorun değil.
Bugün dünya düne göre çok daha güvensiz. Bir “dehşet dengesi” oluşmuş durumda.
Bakın artık ekmek silah, su silah, gıda silah, ilaç silah olabilir. Cep telefonunuz, bilgisayarınız, evinizdeki televizyon bir silaha dönüşebilir. Subliminal mesajlarla sizi size vurdurabilirler. Artık suya ya da meyvelere data yüklenebiliyor. Enerji bombalarının kullanılacağı yeni bir dünyadan söz ediyoruz. Hiçbir yer uzak değil, hiçbir zırh delinmez değil, hiç bir engel aşılmaz değil.
Adrese teslim bombalar kargoya, ya da postacınıza ihtiyaç duymuyor.
Bugün dünyanın en az 40 bölgesinde savaş var. 70 yıldır devam eden savaşlar var. İsrail kurulduğundan beri savaş bitmedi. Aslında ne 1. Dünya Savaşı bitti, ne de 2. Dünya Savaşı. Soğuk savaş da, aktörleri değişse de farklı bir şekilde devam ediyor. Sadece tehlikenin rengi kırmızı idi, yeşil oldu! 15 Temmuz bu anlamda sadece bir darbe ya da terör değil, bu savaşın farklı bir uygulaması idi.
Çatışma bölgelerinde Afrika başı çekiyor. Ardından Ortadoğu dedikleri coğrafya ve Asya geliyor. Aslında buralardaki savaşların çoğu “Vekâlet savaşları”.
Biyolojik savaşa dikkat. Gıda ve ilaç bu konuda en önde gelen silahların başında geliyor.
İnsanlara İlahlık ve Rablik taslayanlar, dünya nüfusunu çok fazla buluyorlar. Humanoidler, Siborglar, Genomik’ler derken fazla insana gerek yok!?. Darwin hortladı. 1700’lerde 500 milyon olan dünya nüfusu bugün 8 milyar. Bunu 2050’ye doğru nasıl 4 milyara, asrın sonunda 2 milyara çekeceklerinin hesabını yapıyorlar. Buldukları yöntem, evlilik müessesini yıkmak, doğum kontrolü, kadın ve erkeklerin doğurganlık imkânlarını sınırlandırmak, intihar ve ötenazinin serbest bırakılması, ilaç ve gıda yolu ile kısırlaştırma. Sorunlu bölgelerde savaş ve terör, nükleer ve kimyasal sızıntı gibi, kazalarla toplu imha operasyonları gibi birçok senaryo var.
Mesela İran’ın eli Arap yarımadasını, Suudilerin eli ile İran’ı yerle bir etmek istiyorlar. DAEŞ ve Husi projeleri onlar açısından çok başarılı oldu. Bizi bize kırdırıyorlar, din, mezhep, tarikat, ırk, kavim, ideoloji, siyaset, felsefi ve vicdani kanaat farklılıkları, işçi-patron, kadın-erkek, hatta futbol takımı taraftarlığı üzerinden bile çatışma örgütleyebiliyorlar. Sufi, Selefi, Şii çatışması bitti, şimdi Maturidi, Eş’ari çatışması kapıda.
Suriye’den son gelen haberlere bakıyorum; ABD’nin Suriye’de 2 bini lojistik ve eğitmen olmak üzere sözleşmeli şekilde çalıştırdığı ABD vatandaşı, büyük oranda PKK üyelerinden oluşan yerel elemanlar ve üçüncü ülke vatandaşlarından oluşan 5508 kişilik bir askeri varlığı bulunuyormuş. Suriye’den çekiliyorum diye 2000 asker çekmiş. Onlar da Noel tatili için olsa gerek. Ne olacak 2 saatte geri gelirler. Topluca geri çekilir, peyderpey gelirler. Bir süredir bunu söylüyorum ama kim dinliyor ki. Değişik ülkelerden “Chiristianty Army” dedikleri gönüllü Hristiyan birlikler, yani Neo Haçlılar, Amerikan vatandaşı Kürtler, paralı askerler, Blackwater gibi unsurlar da var.. Kimi Tanrıyı kıyamete zorluyor, kimi kıyamet savaşına hazırlanıyor.
Geçen gün Ulvi Saran’ın Twitter’de RT ettiği bir ölüm raporuna rastladım. Burada dikkat çekici birkaç nokta var. Tablo sanki dünya derin devletinin güç temerküzü ile aynı. 32 kategoride ölüm sebepleri oransal olarak verilmiş. Tabi burada bazı Afrika, Asya, Latin Amerika gibi ülkelerden ölüm sebepleri ile ilgili istatistiki veri bulmak çok mümkün değil. Yoksul ülkelerde ölüm sebepleri açlık, savaş, terör, çocuk ölümleri şeklinde gözükebilir.
Dünyada hastalıklara göre ölüm nedenleri (2016): 1. Kalp-damar 17.6 m, 2. Kanser 8.9 m, 3. Solunum 3.5 m, 4. Şeker 3.2 m, 5. Demans 2.4 m, 6. Solunum yetmezliği 2.4 m, 7. Bebek ölümü, 1.7 m, 8. İshal 1.7 m, 9. Kaza 1.3 m, 10. Karaciğer 1.3 m, 11. Verem 1.2 m, 12. Böbrek 1.2 m, 13. Sindirim 1.1 m, 14. AIDS 1 m, 15. İntihar 0.8 m (2018 Aralık 15 verisi 1.039.909).
İlk 3 hastalıktan ölenlerin toplamı 30 milyon. Bunların ilki Kalp Damar, 17.6 milyon, 2. Kanser 8.9 milyon, 3. Solunum yolları 3,5 milyon. İlk 1., diğer ikisinden daha büyük. İlk 3, sonraki 4’ten büyük. İlk 7, takip eden 55’ten daha büyük. Derin devletin ilk 62 şirketi de aynen böyle, ilk 7, 55’ten, ilk 3 devamındaki dörtten, 1., takip eden diğer 2’den daha büyük.
Terörden yılda 34.676 kişi ölürken, intihardan ölen insan sayısı 817.148. Evet, aşırı beslenmenin sebep olduğu obeziteden ölen insan sayısı açlıktan ölenden daha fazla.
Size dünyamızla ilgili birkaç küçük bilgi notu daha: Şu anki Dünya nüfusu şöyle: 7.671.514.951. Dünya nüfusu 1700’lerin başında 500 milyon civarında idi. 1950 yılında yeryüzündeki dünya nüfusu 2,5 milyardı. Günümüzde ise dünya nüfusu 7 milyarın üzerinde. Amerikan Nüfus Sayımı İdaresi tahminlerine göre; 30 yıl içinde dünya nüfusu 10 milyara yakın bir seviyede olacağını tahmin ediyor.
Türkiye’de durum şöyle: 2017’de 603 bin 976 bin kişi evlenirken, 136 bin 808 kişi boşandı. 2016 yılı raporlarına bakıldığında ise evlenen kişi sayısı 594 bin 493 kişi iken boşanan çiftlerin sayısının 126 bin 164 olduğu görüldü. 2017 yılının doğum sayıları incelendiğinde, 1 milyon 341 bin 831 kişinin hayata gözlerini açtığı görülürken, 447 bin 342 kişinin öldüğü açıklandı. Bugüne dair birkaç sayısal veri verelim: Dünyada bu yıl doğanların sayısı 136.515.579, bugün doğanların sayısı 385.450. Bu yılki ölüm sayısı 57.277.575, Bugün ölenlerin sayısı 161.723, Bu yılki nüfus artışı 79.238.004.
Bugünlük de bu kadar. Selam ve dua ile.