Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nasipse yarın Afrika gezisine çıkacak.
İlk durağı Tanzanya.
Bu vesileyle biraz Türkiye-Tanzanya ilişkilerinden bahsedelim mi?
Edelim.
***
Tanzanya devleti, 1964’te Tanganika ve Zanzibar devletlerinin birleşmesiyle doğdu. (Tanganika’nın “TAN”ı, Zanzibar’ın “ZAN”ı).
Çin, Japonya, Hindistan ve önde gelen Batılı devletler Tanzanya’yı derhal yakın markaja aldı.
2009 senesine gelindiğinde Tanzanya’da 43 ülkenin büyükelçiliği bulunmaktaydı, fakat bunların arasında Türkiye yoktu.
Tanzanya’ya en çok ihracat yapan 25 ülke ve Tanzanya’dan en çok ithalat yapan 25 ülke arasında da Türkiye yoktu.
Altın işi başta olmak üzere madencilik, tarım, ormancılık ve turizm sektörlerinde yabancı yatırımlar gırla gidiyordu, fakat Ankara hiç oralı olmuyordu.
Derken…
2009’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “Afrika Açılımı” kapsamında Tanzanya’yı ziyaret etti.
Bu ziyaretten kısa bir süre sonra Tanzanya’ya bir büyükelçi atandı.
Atanan bu büyükelçi (Şander Gürbüz), o topraklara 120 sene sonra gönderdiğimiz ilk elçiydi.
***
Sene 1877…
Zanzibar Sultanı Barkaş, Mısır’ı ziyaret eder.
Oradan, Hacc vazifesini yerine getirmek için Hicaz’a geçecektir.
Doğu Afrika’da varlık göstermeyi önemseyen Sultan 2. Abdülhamid, Darusselam (Tanganika) ve Mombasa’ya (Kenya) da vaziyet eden Zanzibar Sultanı’nın ziyaretini büyük bir fırsat olarak görür.
Hicaz valisine, Sultan Barkaş’ın Osmanlı Devleti’ne yaraşır bir şekilde karşılanıp ağırlanması ve bu hususta hiçbir masraftan kaçınılmaması için talimat verir.
Gereken yapılır.
Hicaz’da el üstünde tutulan ve göğsüne Mecidi nişanı takılan Sultan Barkaş, gördüğü hürmet ve muhabbetten ziyadesiyle memnun kalır.
Ülkesine Osmanlı’nın muhibbi ve potansiyel müttefiki olarak döner.
1878’de, Abdülhamid Han, ikili ilişkileri geliştirmek için Sultan Barkaş’a bir elçi gönderir.
Sonraki 10 sene içinde de Zanzibar’a iki Osmanlı elçisi gider.
Ne var ki Zanzibar’ın İngiliz işgaline uğraması, Osmanlı’nın içine düştüğü kargaşa ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti’nin Afrika’ya ilgisizliği yüzünden ayağımız o topraklardan kesilir.
İrtibatın yeniden tesisi, ancak AK Parti’nin iktidara gelmesiyle mümkün olacaktır…
***
2009’da kurulan diplomatik ilişkiler sayesinde Türkiye-Tanzanya hattı bugün eskisinden çok daha işlek; fakat umulduğu kadar değil.
50 milyon dolar civarındaki ortak ticaret hacminin iki sene içinde 500 milyon dolara çıkarılabileceği söyleniyordu mesela; ne var ki yedi senede sadece 150 milyon dolara çıkarılabildi.
45 milyonluk Tanzanya nüfusunun en az üçte biri Müslüman olduğu halde, gündem teşkil edecek kadar yoğun bir kültürel alışverişimiz de yok henüz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti, eksiklerin tamamlanmasına vesile olur inşaallah.
***
Kültürel alışveriş deyince…
Tanzanya’nın (ayrıca Kenya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin) resmi lisanı olan Svahili ile Türkçe arasında -Arapça üzerinden- bir akrabalık olduğunu biliyor muydunuz?
Kaleme “kalemu”, kitaba “kitabu”, habere “habari”, kamusa/sözlüğe “kamusu”, refike/arkadaşa “rafiki” diyorlar.
Meşhur “safari” de Arapçadan geliyor; bildiğiniz “sefer”den.
Zaten “Svahili” de Arapçadan geliyor: Sahil, sevâhil (sahiller), sevâhilî (sahiller lisanı).
Kenya ve Tanganika sahillerinde Bantuca ile Arapça, Hintçe, Portekizce, İngilizce ve Almancanın buluşup kaynaşmasından mütevellit şahane bir lisan.
Türkiye’de okutuluyor mu?
Okutulmuyorsa okutulsun bence.
karargazete