Dünkü 1. sayfamızda, “Kanlı tehdit” başlığı ile verilen haberi okumuş olmalısınız...
“Kanlı tehdit”te bulunan kim?..
Elbette HDP’liler!..
HDP’liler; “Hayır, biz tehdit etmedik!.. O afişleri de biz asmadık” derlerse, sorulacak soru çok basit;
“Peki, kim astı?”
Hani, “yasadışı” da olsa, sokaklarda “bildiri” dağıtılmasını anlarım!..
“Broşür” dağıtılmasını da anlarım!..
Ama, birader;
Bunlar bildiri veya broşür değil!..
Afiş!.. Afiş!..
Hem de, “bilboard”larda!..
O “bilboard”lar da, HDP’li Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın kontrolünde!..
Yani, “HDP’li Belediye’nin izin vermediği” hiçbir afiş, o “bilboard”lara asılamaz!.. Bir gece “korsan” olarak asılsa bile, sabahında hemen toplatılır, yırtılır, çöpe atılır!..
Ama, HDP’li Belediye’nin umurunda değil!.. Bilboardlardaki afişler günler boyu orada kaldı ama ne toplattılar, ne de imha ettiler!..
Demek oluyor ki;
30 yıldır “kan”dan beslenen PKK gibi, HDP de, Kürt halkını “kanla korkutmaya” çalışıyor!..
KAN AKAN MUSLUKLAR!
Olayı biliyorsunuz...
HDP’li Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın yönetiminde olan Van’da; şehir merkezindeki bilboardlar “afiş”lerle donatılmış!..
Hepsinde de;
“Kan akan bir musluk” var!..
Kan akan musluğun altında da; “Kürtçe” ve “Türkçe” şu sloganlar var:
“Önleminizi alın!”
“Bir gün bitecek!”
“Bir gün, her şey!”
“Sahip çıkmazsanız uzak değil!”
“Nefessiz kalmayalım!
“Farkında mısınız?”
Peki; “kan akan musluk” ve o “slogan”lar ne anlama geliyor, ya da verilmek istenen “mesaj” ne?..
Van Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Su ve Kanalizasyon İşleri Müdürlüğü’ne sorarsanız, diyeceklerdir ki;
“Bu afişler susuzlukla(!) ilgili...
Suyu idareli kullanmaları için, halkı uyarmak istedik!”
Yersen!..
Böyle bir gerekçeye; bırakın “insan”ları, “karga”lar bile münasip yerleriyle güler!.. Van halkı da gülüyor zaten!.. Halk, bu afişlerin “susuzluk korkusu”ndan değil, “HDP’nin baraj korkusu”ndan asıldığını çok iyi biliyor!..
Öyle ya;
“Susuzluk uyarısı” yapacaksan, o musluklardan “damla” akıtır, ya da “tıss” yazarsın!..
Ama sen ne yapıyorsun;
“Musluklardan kan akıtıyorsun!”
Altına da;
“Sahip çıkmazsanız uzak değil” yazarak, halka şu mesajı veriyorsun:
“Eğer BDP’ye sahip çıkmazsan, 7 Haziran günü kan akacak, kan!”
“Önleminizi alın” diyorsun!..
Bunun anlamı ne?..
Kürt halkına demek istiyorsun ki;
“Şimdiden tedbirinizi alın!.. Sakın ola AK Parti’ye oy vermeyin!.. Eğer bu uyarıların farkına varmaz da, BDP’ye sahip çıkmazsanız, evlerinizdeki musluklardan su değil, kan akacak!.. Öldürülmek, yani nefessiz kalmak istemiyorsan, BDP’ye sahip çık!”
Hadi, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş veya Van Belediye Başkanı Bekir Kaya, çıksınlar ortaya ve desinler ki;
“Amma da paranoyaksınız!.. Bu afişlerin seçimlerle hiçbir ilgisi yok!”
Yine de inanmam!..
Ama, çıksınlar ortaya, “erkekçe” açıklama yapıp; “kapkara zemin içinde kan akan musluk” afişini izah etsinler!..
Hayır, “kıvırarak” değil,
Erkekçe ve “dümdük!”
İŞYERİ SAHİPLERİNE TEHDİT!
Ne var ki;
İzah edemezler!..
O “kanlı afişler”e kılıf bulmaya kalksalar bile, ortada “başka gerçekler” var!..
Meselâ, AK Parti Van Milletvekili ve 1. Sıra Milletvekili Adayı olan Burhan Kayatürk diyor ki;
“Çatak’ta, Saray’da, birçok ilçemizde seçim büroları bulmakta zorlanıyorduk; fakat Van merkezde böyle bir sıkıntı yaşayabileceğimiz aklımızın ucundan geçmezdi... 30 küsur yere baktık, 26 tanesini beğendik, anlaştık... Hatta iş yeri sahipleri buraları kiraya vermek için bizi ikna etmeye çalıştılar.
26 yerle anlaştık, bir kısmının sözleşmesini yaptık, peşinatını verdik ama kiraladıktan kısa süre sonra bizi arayarak ‘Kusura bakmayın burayı size kiralayamayız, özür dileriz’ dediler ve vazgeçtiler.
Açık açık tehdit edildiklerini söyleyenler var... ‘Gelin tehdit edildiğinizi; yargıya anlatalım, güvenlik birimlerine anlatalım’ dediğimizde ‘Bizi karıştırmayın’ diyorlar.
Aylık kirası 3 bin lira olan yere biz bir ay için 65 bin lira veriyoruz... Kontratımızı yapıyoruz, sözleşmeyi yapıyoruz ama iş yeri sahibi kısa süre sonra pişman oluyor!.. Öncesinde bu kadar yüksek parayı alacağına bile inanamazken kısa sürede vazgeçiyor. Parayı 70 bine, 80-90 bine çıkarıyoruz, ‘Para çok büyük para’ diyor ama yine de vermiyor.”
Niye vermiyorlar?..
Çünkü “tehdit” ediliyorlar!..
Çünkü “baskı” altındalar!..
Eğer işyerlerini “kira”ya verirlerse; ya “kan”ları dökülecek, ya da “can”larından olacaklar!..
Anlaşılan o ki;
Doğu’da ve Güneydoğu’da “kan”la siyaset yapıp “Kürt halkını korkutan” HDP; Batı bölgelerinde de; “güvercin” rolü verdikleri “Selo-can”la halkı tavlamaya çalışıyor!..
Kim, ne derse desin;
Bu afişler, “Kürt aklı”nın eseri değildir!.. Bu afişleri hazırlatan bir “Üst Akıl” vardır!.. İşte “Üst Akıl”, bugün hem CHP’yi, hem de BDP’yi yönlendirmekte, “taktik”ler vermekte ve “AK Parti’den kurtulmak” için, her yolu denemektedir!..
HALKI ÖZGÜR BIRAKSALAR!
Zira, çok iyi biliyorlar ki;
Özellikle “Müslüman Kürt halkı”nın tercihi “AK Parti” olacaktır!..
Öyle ya;
AK Parti iktidarıyla birlikte, Kürt vatandaşların üzerindeki “baskı” kalktı, “dayatma” kalktı, “düşüncelerine ipotek” kalktı, “Kürt halkını ret, inkâr ve asimilasyon” kalktı!.. Kürt halkı, şimdi kendini “özgür” hissediyor, oyunu da özgürce kullanıp, “iradesini sandığa yansıtmak” istiyor!..
Gelin, görün ki;
“Halk özgür olursa, oylar AK Parti’ye gider” korkusu yaşayan HDP, yine “terör” estirmeye, yine “halkı kanla korkutmaya” ve yine “halkın iradesine ipotek koymaya” başladı!..
Bunun en belirgin göstergesi;
“Musluğundan kan akan” afişlerdir!..
“Selo-can”la barajı aşamayacaklarını anlayınca, “kan”la korkutuyorlar halkı!..
Diyorlar ki;
Ya “Selo-can”la;
Ya da “can” ve “kan”la!..
Afişlerin özü ve özeti budur!..
MERHUM ERBAKAN’A LİNÇ!
Herhalde sizin de dikkatinizi çekmiştir... Van’daki “kanlı tehdit” olayı, ne “paralel medya”da, ne de aynı paralelde yayınlar yapan “Aydın Doğan medyası”nda!..
Görmediler bu olayı!..
Ya da, ufacık verdiler!..
Adamlar, resmen “kan”la tehdit edip, seçim barajını “kan”la aşmaya çalışıyorlar ama, “PKK lobisi” haline gelen malûm medyada “tık” yok!..
Oysa, merhum Necmettin Erbakan Hoca’yı, resmen “linç” etmişler, “Bırak git” diye baskı uygulayıp, iktidardan düşürmüşlerdi.
Peki, niye?..
Çünkü Erbakan Hoca; 13 Nisan 1994 tarihli Refah Partisi Meclis Grup Toplantısı’nda, özetle şunları söylemişti:
“27 Mart seçimiyle halk ‘Bir an önce adil düzene geçin’ diyor. Bu seçim sonucundan sonra, adil düzene geçene kadar Türkiye’de huzur ve istikrar olamaz. Halk önce barış, kardeşlik, huzur, ondan sonra adil düzen, baskı değil hürriyet, uşak değil lider ülke istiyor.
(...)
Halk adil düzeni, istikrarı, barışı istiyorsa hemen seçime gidelim.
Yıllardır hükümetler tarafından beslenen holdingler dışındaki herkes bizimle birliktedir. Bütün halkımız bizimle beraber Adil Düzen, lider ülke istiyor.
Refah Partisi iktidara gelecek, adil düzen kurulacak!.. O halde sorun ne?
Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı?.. Tatlı mı olacak, kanlı mı?..
Bu kelimeleri kullanmak bile istemiyorum ama bunların terörizmi karşısında herkes bu gerçeği görsün diye bu tabirleri kullanmaya mecburiyet duyuyorum.
Türkiye’nin şu anda bir şeye karar vermesi lazım. Türkiye Refah Partisi’yle Adil Düzen’e geçecek, bu kesin... Geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak; tatlı mı olacak, kanlı mı olacak; 60 milyon buna karar verecek... Biz diyoruz ki bu geçişi tatlı yapalım. Bu geçişi barış içinde yapalım. Biz barışçıyız. Biz huzurcuyuz. Bizim yolumuz kardeşliktir.”
FAKS ZİNCİRİ!
Peki, merhum Erbakan Hoca, bu konuşmayı yapmaya niye “mecburiyet” hissetmişti?..
Mecbur hissetmişti, çünkü;
O günlerde bir “faks zinciri” oluşturulmuştu... “Faks”lardan geçen mesajlarda, özetle deniliyordu ki;
“Biz, bu Cumhuriyet’i kanımızla kurduk, yine kanımızı döker, Cumhuriyet’i Erbakan’a teslim etmeyiz!”
“Kanlı-Kansız” sözünün özü buydu...
Erbakan Hoca, o sözü; “Gözlerini kan bürüyenlere” söylemişti...
Eğer o “faks”lar, o “telefon”lar olmasaydı, merhum Erbakan; “Kanlı-Kansız” ifadelerini hiç kullanmazdı...
Kaldı ki, bu ifadeyi de “tehdit” etmek için değil, tam aksine “herkesin rahat olması” için söylemişti...
Gelin, görün ki;
Bu “faks zinciri”ni görmeyenler, Erbakan Hoca’nın, 13 Nisan 1994 tarihli “grup konuşması”nı dillerine doladılar ve başladılar “kampanya”ya!..
Aydın Doğan gazeteleri, “Erbakan kanlı konuştu” manşetleri atarken, Demirel, “Aklından bile geçirme” diyor, Ecevit de “Erbakan isyan kışkırtıcılığı yapıyor” diyordu!..
Anlayacağınız;
Erbakan ve RP aleyhinde “linç kampanyası” açmışlar, bir anlamda “28 Şubat Süreci”nin düğmesine o günlerde basmışlardı!..
Malûm, bu “Bremen Mızıkacıları” korosuna, daha sonraki yıllarda Fetullah Gülen de katılmış ve merhum Başbakan Erbakan’a, “Bırak git” deme cür’etinde bulunmuştu!..
BU BİR İKİYÜZLÜLÜK DEĞİL Mİ?
Bu olayı, niye hatırlattım?..
Şunun için:
1994 yılında “Erbakan kanlı konuştu” diye başlık atan gazeteler ve Erbakan’ı “isyan kışkırtıcılığı yapmak”la suçlayan siyasiler, Van’da; “Musluğundan oluk oluk kan akan” afişleri gördükleri halde, “tek bir lâf” etmiyorlar!..
Bunun adı “çifte standart”, bunun adı “ikiyüzlülük” ve hatta “yüzsüzlük” değil midir?..
Merhum Erbakan Hoca, o sözleri, “gözlerini kan bürüyenler” için söylemişti!.. Bugün ise, o afişleri asanlar “gözlerini kan bürüyen HDP’lilerdir” ama, kimseden çıt çıkmıyor!..
Ervahına “yuh” olsun!..
*****************************************************************
Anketler... Halamın bıyıkları olsaydı, amcam olurdu!
“Yeminli AK Parti düşmanı” anket şirketleri ve “Gezi Zekâlı’ların sözcüsü” gazeteler büyük bir “algı operasyonu” yürütüyorlar...
“Ne yapsak, nasıl etsek de AK Parti’nin oyunu düşük göstersek” çabası içindeki anketçiler ve gazeteler, AK Parti’nin oylarını “her gün 1 puan tırtıklıyor”, buna karşılık CHP’yi ve HDP’yi sürekli yükseltiyor!..
Bunu, o kadar “Gezi Zekâlıca” yapıyorlar ki, “puanlar 100’ün üzerine çıkıyor” farkında değiller!..
Buyrun, işte rakamlar:
AK Parti yüzde 43, CHP yüzde 28, MHP yüzde 17, HDP yüzde 11, SP-BBP ittifakı yüzde 5...
Eee, ne etti?.. Toplam, Yüzde 104!..
Salaklıklarının farkına varmış olmalılar ki, son günlerde “AK Parti’den 5 puan daha tırtıklayıp” yüzde 38’e kadar indirdiler!.. Seçime kadar, “barajın altına” da düşürebilirler!..
Bir de;
“Kılıçdaroğlu hesabı”yla hesap yapanlar var!..
“CHP ile MHP’nin toplamı AKP’den fazla çıkarsa!.. HDP de barajı aşarsa!.. AKP geçen yılki oyda kalır, HDP de barajı aşarsa!..”
O olsaydı, bu olsaydı!..
Ben de diyorum ki;
“Halamın bıyıkları olsaydı,
Amcam olurdu!”
yeniakit