Derin Gerçekler
Evdeki hesaplar çarşıya uymadı. Şimdi yeni senaryolar yazılıyor.
Kırmızı düve kurban edilemedi. Yani Meşiah’ın gelişi için Mabedin yeniden inşa süreci başlatılamadı. Ardından DSÖ’nün istediği değişiklik Cenevre’de kabul edilmedi. O planın hayata geçirilmesi bir yıl ertelenmiş olsa da DSÖ, bu geçiş süreci için acil eylem planı ilan etti.
Pek kimsenin dikkatini çekmedi ama, TBMM de, Ankara’nın “Uluslararası sistemle birlikte hareket etme” politikasına ek olarak diğer ülkelerle de bu yönde ortak çabalar için bölgesel anlamda BM ile uyum için Kalkınma politikalarının belirlenmesinde yeni bir misyon üslendik. Geçtiğimiz Cuma günü İstanbul da “BM Kalkınma eş güdüm bölge ofisi” kuruldu.. Bir yandan “Dünya 5’den büyüktür” derken, Türkiye adım adım, DSÖ ve UN WOMAN örneğinde olduğu gibi adına “uluslararası sistem” denilen çevrelerin temsil edildiği “5 Büyük’lerin” operasyon alanı haline getiriliyor, hem de vergiden muaf, yargı bağışık, diplomatik dokunulmazlığa ve diğer özel ve kamu kuruluşları ve kişilerle doğrudan temas ve işbirliği yapma ayrıcalığına sahip, özel bir yapıda.
İktidar çevreleri bu konuda açıklama yapma gereği duymuyor, Milletvekilleri soru sormuyor ve muhalefet itiraz emiyor! Ülkemizde ilginç şeyler oluyor? Ruanda’dan gelen/getirilen insanlarla ilgili olarak ne yazık ki, kimse fazla bir şey bilmiyor. Kimse açıklama yapma gereği de duymuyor.
Devlet Bahçeli, geçen gün UCM’nin Netanyahu için tutuklama kararı vermesi gerektiğini söylüyor da, buyurun bir savcılıklar bu yönde bir taleple dava açsınlar, savaş suçları konusunda hükümetler de kendi ülkeleri ile ilgili bu yönde karar alabilir. Doğan Kasadolu’nun bu yönde başvurularını savcılıklar işleme koymuyor. Bahçeli aynı çağrısı Adalet bakanlığına da yapsa, ne iyi olur.
Bu arada SOCAR’a yönelik protestoya karşı Azerbaycan’dan ilginç tepkiler gelmeye başladı. Azerbaycan Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’den çok daha fazla İsrail yanlısı. Açıkça Gazze’ye karşı İsrail’i destekliyorlar. “Bizim Mekke’miz de, Kudüs’ümüz de Azerbaycan’ımızdır” diyenler bile var. Kudüs ve Filistin’e, Gazze konusuna dünyada en yabancı ülke Azerbaycan.(!?) Biliyorsunuzdur Azerbaycan da bir de İsrail’in askeri üssü var. Azerbaycan’da İsrail’in HABAT’ın, Rotschild’lerin belli bir ağırlığı var.
Öte yandan İslam ülkeleri içinde Gazze konusunda en radikal karar Maldivlerden geldi. Maldiv’ler İsrail pasaportu taşıyanların ülkeye girişini yasakladı. Bu arada Endonezya da Gazze’ye “barış gücü” göndermeye hazır olduğunu açıkladı.
Bu arada Chabat Sierre Leone, Gana, Nijerya, Gabon, Ekvator Gine’si, Kamerun, Kongo, Zambia, Angola, Namibya, Tanzanya, Ruanda, Kenya, Uganda, Etiyopya, Güney Afrika’da örgütlü. Diğer Afrika ülkelerinde de yoğun temas içindeler. Fas’ta oldukça güçlüler mesela. Senegal’e özel bir ilgileri var. Eritre, Cibuti, Sudan Mısır, Çad gibi, maden açısından zengin, jeo politik ve jeo stratejik ülkeler yanında, Yahudilerin daha yoğun olduğu bölgelere öncelik veriyorlar. Mısır ve Suudi Arabistan’da çok görünür olmasalar da BAE de artık görünür oldular. Ankara’nın bilgisi altında, Türk dünyasına doğru genişleme çabaları sürüyor. Bu arada Bunların Türkiye’de siyasi ve iş çevresinden bir çok kişi ve grupla, doğrudan ve dolaylı olarak işbirliği içinde ortak yatırımlar ve faaliyetler içinde oldukları bilgisi geliyor.
Birleri Balkanlarda, Afrika’da, Asya’da sanki mevzi alıyormuş gibi. Zaman aleyhlerine işliyor ve onun için ellerini çabuk tutmaları gerekiyor. Kaybetmeye tahammülleri yok. Çünkü bu onların her anlamda sonu olacak. Onun için büyük ihtimalle saldırganlaşacaklar.
Mesela bir anda yeni salgınlar başlatabilirler. Biz çözüm ararken muhalifler bizi engellediler ve dünya ağır bir bedel ödeyecek diyebilirler. Aşı ile yapmak istediklerini mikropla yapabilirler. Dünyanın bir çok ülkesinde birden ekonomik, siyasi, toplumsal krizler çıkartabilirler. Ekinleri, ormanları yine yakabilirler. İklimi manipüle ederek afetler örgütleyebilirler. Terörist eylemler, suikastler, cinayetler, faili meçhuller gündeme gelebilir. Trafoları patlatabilirler. Bahane hazır, güneşte patlama oldu. Bir takım yalan haberlerle toplumda panik meydana getirebilirler.
Zaten dünyadaki silah stoklarını bir şekilde bitirmeleri gerekiyordu, savaşlar çıkartabilirler.
Önümüzde zor günler var. Haziran ortalarında eğer, bu sağlık, gıda, iklim politikalarını yönetecek, tek para sistemini hayata geçirecek, Karbon ayak izi ve karbon vergisini uygulamaya koyacak, yönetecek, bir Asamble için düğmeye basacaklar. Global tehditlere ve afetler karşısında bir “acil müdahale gücü” oluşturma senaryosu vardı. Ülkelerin Jandarma, Polis, Zabıta güçlerinin bu “Acil Müdahele eylem gücünün komutasına verilerek yapay zeka yönetimi ile kontrol altına alınması gibi bir güç oluşturma fikri zaten uzun zamandır var. Bu arada Humanoid askerlerden artık yavaş yavaş tanıtılmaya başlandı. Kurban bayramı sonrası ne olacağını göreceğiz.
“Uluslararası sistem” kendi önünde İslam dünyasını potansiyel bir tehdit olarak görüyordu. Onun için İslam dünyasını zaten atomize ettikten sonra bir de nötralizasyona tabi tutmuşlardı. Hem ülkeler arasında, hem de ülkeleri içinde bunu başardılar. AGARTHA lobisi öyle anlaşılıyor ki, iktidarları, sermaye sahiplerini, media’yı, akademiyi, Media’yı, STK’ları ve cemaat yapılarını büyük ölçüde kontrol altına almış. Arap ülkeleri Mısır, Suudi Arabistan ve BAE üzerinden kontrol altında. Şiiler İran’ın kontrolünde ve İran konusunu da kendilerine göre hal yoluna koymuşlar. Türkiye de öyle. Türkiye üzerinden sadece Türk dünyası değil, Sünni dünya Türkiye’ye baktığı için onlar da kontrol altında gözüküyor. İslamofobia üzerinden İslam ülkelerindeki Laikler ya da İslam dünyasına karşı diğer topluluklar kışkırtılıyordu. Ama Gazze ile birlikte bu oyun bozuldu. Bu durum İslam dünyasını da etkilemeye başladı. Siyasiler ve onların arka bahçesinde yer alan diğer tüm gruplar Netanyahu çizgisinde bir politika izlerken, Siviller tüm dünyada Gazze’yi temsil etmeye başladılar. Bu beklenmeyen bir uyanıştı. Gazze ve GlobalReset olayı birleşince bu gün giderek güçlenen bir dünya çapında anti Globalist bir cephe oluştu. İnsanlar oynanan oyunun farkına varmaya başladılar. Biyolojik insanın sonunu getirecek TransHumanizm projesine karşı giderek artan bir HAYIR sesi duyuyoruz. SIFIR ATIK, KARBON AYAK İZİ yalanları ile, İnsanları “Çöp” olarak görüp onları n imhası üzerine kurgulanan Şeytani planları deşifre oldu.
Bize ilaç diye zehir vermişlerdi. Yalanları ortaya çıktı. Dünyayı kirletenler asıl kendileri idi. Bu görüldü. İnsanlığa anlattıkları, din, tarih , ideoloji hepsi kurgulanmış bir takım yalanlarla dejenere edilmişti. Dünyadaki terör, büyük ölçüde onların işi idi. Savaşlar, darbeler de öyle. Yoksulluğu da kendileri örgütlüyordu. Hep “ıslah edici” rolü üslendiler, ama “bozgunculuk” yaptılar. Şimdi “Tarihin sonu”nu getirecek bir “Medeniyetler arası çatışma” için, “Tanrılarını kıyamete zorluyorlar”. İnsanlık uyanırsa, bu son, kendilerinin sonu olur.
Ülkeme, İslam ülkelerinin haline bakıyordum da, üzülüyorum. Kafaları kirada kalabalıklar birilerinin peşine takılmış gidiyorlar. Aile dağılmış, gençlik savrulmuş, ahlaki değerler itibar görmüyor. Adalet kalmamış sanki. Zulüm kol geziyor. Tabi ki bu durumda kalıcı bir barıştan söz etmek de mümkün değil.
Yeni Yüzyıla böyle giriyoruz. Çok geç kaldık kalmasına da, Hz. Yunus peygamberin kavmi gibi belki son gün kurtuluruz. Ama korkarım çok ağır bir bedel ödeyeceğiz.
Şimdi tevbe etme zamanıdır. Şimdi sabırlı olma zamanıdır. Şimdi dua zamanıdır. Şimdi, daha akıllı, daha cesur ve daha dürüst olma zamanıdır. Din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinmekten vazgeçelim. Unutmayalım ki, biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Allah cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez.
Umutsuzluk yok. Eğer biz bu şartları yerine getirirsek, 1 tek kişi de olsak Allah’ın yardımı bizi bulur. Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadir-i mutlak bir Allah var. Hem değil mi ki, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır da olabilir. Karanlığın en koyu anı aydınlığa en yakın olduğu zaman değil mi? Belki bu felaketin büyüklüğü uyanışımıza vesile olur. Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. Selam ve dua ile.