Ocaktan'ın "MHP neden bu kadar gergin?" başlıklı yazısı şöyle:
"MHP’nin son dönemde izlediği siyasi çizginin nasıl bir duruma tekabül ettiğini ya da ne adına yapıldığını sanırım herkes anlamakta biraz güçlük çekiyor. Açıkçası ben bizzat MHP’nin bu politikayı kendine bile izah edebildiği kanaatinde değilim.
Bu siyasetsizlik hali MHP’yi çok tedirgin ediyor olmalı ki, en küçük bir eleştiri karşısında bile neredeyse bütün parti yetkilileri anında saldırı pozisyonuna geçiyorlar. Eğer MHP sözcülerini bu tür hücum ve defansa sevk eden meselenin aslına vakıf değilseniz, dışarıdan tarafsız bir gözle baktığınızda çok rahatlıkla, “Galiba memleket tehlikede, bu yüzden MHP topyekun savunma hattı oluşturuyor” diye düşünebilirsiniz.
Mesela son günlerde Devlet Bahçeli’nin eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nu hedef gösteren açıklamasından sonra, Davutoğlu’nun Bahçeli’ye ‘siyasi olgunluk’ ve ‘nezaket’ hatırlatması yapması üzerine MHP sözcüsü bütün siyasi nezaket sınırlarını aşarak Davutoğlu’na karşı adeta bir saldırı başlatmıştır: “Ahmet Davutoğlu’nun, Bahçeli’ye edep, haya ve saygı sınırlarını aşan çirkin ithamları ayaklarımız altındadır. Sayın Davutoğlu’nun rotayı şaşırmış, zillet ve rezalete dalmış haliyle liderimize laf etmesi kabullenilemez.”
***
MHP’nin böyle bir saldırı başlatmasının mantıklı ve makul açıklamasını yapmak mümkün değil. Çünkü Davutoğlu şu anda başbakan değil, üstelik partide bir görevi de yok. Peki MHP durup dururken neden böyle bir taarruz hattı oluşturma ihtiyacı hisseder?
Siyasetin doğası gereği partiler zaman zaman karşılıklı sert tartışmalara girebilirler, bu kadarını anlamak mümkün. Ama bu tartışmalar daha çok ya genel başkanlar seviyesinde ya da yöneticiler arasında olur. Eğer hiçbir bağlamı yokken, durduk yerde bir eski başbakana yönelik hedef gösterme söz konusuysa, o zaman bu işte bir bit yeniği var demektir.
MHP'den Davutoğlu'na sert yanıt: Kıt aklı, bizim parti içi meselelerimize ermez
Farzedelim Davutoğlu çıkıp MHP’ye 17-25 Aralık sonrasındaki FETÖ sözcülüğü konusunda bir takım dokundurmalarda bulunsaydı, o zaman MHP sözcülerinin göğüslerini gere gere “Biz nadim olduk ve FETÖ sözcülüğünden vazgeçtik” diyerek zehir zemberek açıklamalar yapabilirlerdi, bunda da sonuna kadar haklı olurlardı. Ama ortada böyle bir açıklama yok, peki ama neden bu kadar tedirgin oldular?
Galiba MHP’nin bu tedirginliğinin çok daha derin kökleri var. Zira şu anda çok derin bir iç kırılma yaşıyorlar, muhtemelen de 2019 seçimlerinde parlamentoda MHP diye bir parti olmayacak. Zaten şu anda yapılan anketler de oy oranlarını yüzde beşler civarında gösteriyor. Eğer halihazırda AK Parti ile yürüttükleri iktidar ortaklığını kullanarak seçim barajını yüzde 5’e düşüremezlerse işleri oldukça zor.
Oysa MHP Türk siyasetinin temel aktörlerinden birisidir. Eminim ki bizzat MHP’yi yönetenler, bugün içine düştükleri siyasetsizlik halinden hiç de mutlu değillerdir. Çünkü MHP tabanı son dönemde yaşanan savrulmalardan dolayı, büyük bir tedirginlik ve kararsızlık içindedir.
Muhtemelen önümüzdeki aylarda MHP’yi derinden sarsacak yeni bir parti ortaya çıkacaktır. Buna, son dönemde AK Parti ile oluşan ‘misyon ortaklığı’ yüzünden tabanın önemli bir kesiminin AK Parti’ye doğru bir akışkanlık içinde olduğu da ilave edildiğinde MHP açısından çok daha ciddi sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Şimdiden kesin bir kanaat serdetmek erken belki ama, gidişata bakarak söylemek gerekirse yeni sistemin giderek iki partili bir yapıya doğru evrilmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor."