Derin Gerçekler
Vazo olarak kullanılan Kavanoz’un üstünde çiçek görseniz de altı topraktır. Su, toprağın kanıdır. Onu sulamazsanız o rengarenk, hoş kokulu çiçekler toprak olur.
Dünya hayatı bu anlamda bir süs, eğlenceden ibarettir. Oyun ve eğlenceye dalanların vay haline!
Toprak nasıl su ile hayat bulursa, ruh imanla tatmin olur ve hayat bulur.
“Kavanoz dipli dünya” sözü “Ölümlü dünya”, “boş dünya” anlamında acınma, üzülme sözü olarak kullanılır.
Bu dünya “ölümlü dünya”, gün “ikindi”den “akşam”a döndü!' Biz “ahir zaman” peygamberinin ümmetiyiz. Biz “Tarihin sonu”na giden yolun yaşayan tanıklarıyız. İnşallah biz o sonu görenlerden olmayacağız.
O sona ulaşanlar “ölümü dileyecekler” ama ölemeyecekler! Yeniden diriltildiklerinde ise, Cehennemle tanıştıklarında, “ölümü diledikleri” hayata geri dönmeyi isteyecekler, ama, o dilekleri de kabul edilmeyecek.
''Bu dünya Süleyman peygambere de kalmadı, Sultan Süleyman'a da kalmadı''. ''Dünya malı dünyada kalır.''
Taht krallara, mahkeme kadı’ya mülk değildir. Kavanoz Dipli Dünya’da kimse ebedi kalacak değildir. Sakın GlobalResedçilerin “yeryüzünde ebedi bir hayat” yalanına kanmayın, “yeryüzünde bir cennet” vaadlerine de!
Hatun’um “Düz dünya, yuvarlak ya da oval dünya” tartışmalarına katılmaz, o “Kavanoz dipli dünya”ya tamah edenlerin gaflet uykusundan şikayetçidir.
Kızımın kanun hocasının seslendirdiği “Uyan ey gözlerim gafletten uyan” Güfte, Sultan 3. Murat, Beste Ali Ufki bey. Ali Ufki bey ilginç bir kişilik Kitâb-ı Mukaddes'i Türkçe'ye ilk çeviren mütercim. Esir olarak İstanbula getirilmiş, daha sonra ihtida ederek Ali Ufki bey adını almış. Aslen Leh (Polonya) mühtedisi olup asıl adı Albert Bobowski (Albertus Bobovius)’dir. Batı kaynaklarında ise “Hali Beigh” olarak geçmektedir. 1610 yılında Polonya’nın Lvov şehrinde dünyaya geldiği tahmin edilmektedir.
O şarkı şöyle devam eder:
“Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrail'in kastı canadır inan(…)”
“(…)Bu dünya fanidir sakın aldanma
Mağrur olup, tac-u tahta dayanma
Yedi iklim benim” diye güvenme
Uyan ey gözlerim gafletten uyan(…)
Evet, “dünya hayatının fani olduğunu” vurgulayan atasözlerimiz arasında “Kavanoz dipli dünya” sözü de yer almaktadır. TDK'ya göre bu atasözünde “dünyanın hem vefasız hem de üzülmeye değmeyecek kadar önemsiz bir yer olduğu” anlatılır. Kısaca, “içinde yaşadığımız dünya fani olduğu için insanlar tarafından çok fazla ciddiye alınmamalı ve önemsenmemelidir”.
Kavanoz ya da vazo, saksı topraktan, porselenden, plastik ya da camdan yapılmış, geniş ağızlı, ufak ya da orta boyda kab’a verilen isimlerdir. “Saksı” ise Eski Türkçe’de “kil çömlek” anlamına gelen “fırınlanmış toprak kap” anlamına gelen “Sasık” sözcüğünden türetilmiştir.
Kutsal kitabımız bizi “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir Müttaki olanlar için şüphesiz ki âhiret yurdu daha hayırlıdır” der. Ve “Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” diye uyarır. (Bakınız: Enam 32). Ankebut 64 Bu hüküm tekrarlanır: “Dünya hayatı, oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Şüphesiz ki ahiret yurdu(na gelince),’de işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı!”
Bu konu Kur’an-ı Kerim’de farklı vesilelerle sık sık tekrarlanır: (Hadid 20): “Bilin ki, dünya hayatı oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olmaktan ibarettir. Bu, yağmurun bitirdiği, ekicilerin de hoşuna giden bir bitkiye benzer; sonra kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çerçöp olur. Ahirette çetin azap da vardır. Allah'ın hoşnudluğu ve bağışlaması da vardır; dünya hayatı ise sadece aldatıcı bir geçinmedir”.
Allah (cc) şöyle buyurdu: Rad 27 “(…) İnkârcılar, Allahtan yüz çevirenler “Ona rabbinden bir mûcize indirilseydi ya!” diyorlar. De ki: “Allah dilediğini saptırır; kendisine yöneleni de gerçeğe ulaştırır.” 28 “İnananlar, öyle kişilerdir ki Allah'ı anmakla yatışır, kuvvetlenir gönülleri. İyice bilin ki gönüller, Allah'ı anmakla yatışır, kuvvet bulur. (Hidayete eren ve istikameti bulan) Şunlardır ki, onlar (tam ve sağlam) iman etmişlerdir ve kalpleri Allah'ın zikriyle itminana (huzur ve sükûnete) erişmiştir”.
Bu dünyanın, malına, mülküne, parasına, makamına, şöhretine tamah edenlerin vay haline!. Yardımı Halık’dan değilde, Halk’dan bekleyenin vay haline!.. Herşey Allah'a muhtaç, Allah'ı bırakıp da, Ona muhtaç olanların kapısına varanların var haline. “Hasbunallahu veniğmel vekil, ve niğmel Mevla, ve niğmen nasiyr”.
Bilelim ki, bu dünyada ihtirasla istediğimiz ne varsa o bizim imtihanımız olacaktır.
“Allah'tan başka, Allahın yarattığı her şey” anlamına gelen Masiva, evrende / Alem’de yaratılan herşeyi ifade etmektedir. 5 çeşit alem’den söz edilir. Bunlar Lahuti, Ceberut, Melekut, Anasır/Unsurlar, insanı kamil alemi.
Bu anlamda İnsan kendi başına bir alemdir. O, zübde-i kainattır.
Görünen alem “Zahir olan alem” demektir. Bu da Maddi, fiziki bir yaratılmışlığı ifade eder. Batın alemi ise soyuttur, ruhlar alemini ifade eder.
Bizim tasavvuf edebiyatında “İster isen Hüda’yı / Terkeyle masivayı” diye bir deyiş vardır. “Mavera” ise görülen evrenin ötesi, öteki dünyayı ifade eder.. GlobalResetçiler, Bizim “Ahiret” dediğimiz alem yerine, bunun çakması olarak “MetaVerse”i dayatıyorlar. Dünyadan el çekmek, ona tamah ederek, Hakyoldan sapmamak anlamındadır. Bizi bu dünyaya Allah imtihan için gönderdi, Dünyayı kendi heva ve heveslerimiz için tüketmek, tamah etmek, haksız yere ona sahip olmak için değil, onun bir emanet olarak görüp, Allah’ın rızası doğrultusunda kullanmak içindir.
Neticeten “Ḫalḳ içinde muʿteber bir nesne yoḳ devlet gibi / Olmaya devlet cihānda bir nefes ṣıḥḥat gibi”.
Aman yediğimize-içtiğinize dikkat edelim.
Verilen her hayı yutarsanız, “hapı yutarsınız!?” Aşılara dikkat! Sakın her önünüze konan belgeyi imzalamayın, ONAM vermeyin.
“Kavanoz dipli dünya”nın her köşe başında bir şeytan İnsanoğlunu avlamak için bekliyor.
Aman dikkat!
Euzubillahimineşşeytanirraciym, Bilmillahirrahmanirrahiym. Taşlanmış Şeytan’ın ve onun ins ve cinden dostları ve yerli işbirlikçilerinin şerrinden Allaha sığınalım.
Selam ve dua ile.