TAKİYYE
İhtiyat, korku ve gizlenmek mânâsına olup, mecburiyet veya zarar tehdidi karşısında dinin icaplarından muafiyet için kullanılan tâbirdir.1 İmam-ı Serahsî: "Bir mü'minin ölüm ve işkenceden kurulmak için, olduğundan başka türlü görünmesi ve davranmasına takiyye denir"2 hükmünü zikrediyor. Kur'ân-i Kerim'de: "Mü'minler, mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler; kim böyle yaparsa Allah katında bir değeri yoktur, ancak onlardan sakınmanız müstesnadır..."3 buyurulmuştur. Bu âyet-i kerimede geçen "ancak onlardan sakınmanız müstesnadır" hükmünü izah ederken Ebû Bekir el-Cessas; "hayatınızın veya bazı uzuvlarınızın imha edilmesinden korkmanız halinde inanmıyarak (kalben mükreh olarak) onlara dost görünmeniz müstesnadır."4 buyuruyor. Hanefi fûkahası, bunun ikrah-ı mülci ânında bir ruhsat olduğunda müttefiktir. Tefsir-i Kurtubî'de: İmam Hasan el-Basrî (rha)'nin: "Müslümanlar için takiyye ruhsatını kullanmak kıyamete kadar câizdir. Ancak bu ruhsatın kâfirlere müdahane (dalkavukluk) ve şirin görünmek için kullanılması haram olur."5 buyurduğu kayıtlıdır. İmam-ı Serahsî; takiyye'nin sadece kâfire karşı değil, ikrah-ı mülci ânında zâlim yönetimlere de uygulanabileceğini beyan ediyor.6
Takiyye ehl-i sünnet ve'l-cemaat mezhebinde, bir ruhsat olarak önemli yer tutar. Ancak şia da "takiyye" usûl-ü dindendir. Cafer-i İsna Aşari mezhebinde, "takiyyeyi terketmek tıpkı namazı terketmek gibidir." Cafer-i Sadık (rha)'ın "İmamet bir görüş meselesi olduğu müddetçe, insanlarla (düşmanlarla) dıştan kaynaşın, ama içten onlara karşı durun" dediği zikredilir(7). Tarih boyunca şianın; "takiye" hususunda titizliği, sözlerin ihtiyatla karşılanmasına sebep olmuştur.
KAYNAKLAR
(1) İslâm Ansiklopedisi, İst. 1979, (2. bsm.) c. XI, sh. 679, ("Takiye" mad.)
(2) İmam-ı Serahsî, el-Mebsut, Beyrut, Dâru'l-İhya Yayını, c. XXXIV, sh. 45.
(3) Âl-i İmrân sûresi: 28. Ayrıca, Nahl sûresi: 106 ve Mü'min sûresi: 28.
(4) el-Cessas, el-Ahkâmu'I Kur'ân, Beyrut, 1335, c. II, sh. 9.
(5) İmam-ı Kurtubî, el-Camü li Ahkâmu'I-Kur'ân, Kahire,1967, (3. bsm.) c. IV, sh. 57.
(6) İmam-ı Serahsî, a.g.e., sh. 47-49.
(7) Geniş bilgi için bkz. el-Kummî, Risaletû'I-İtikadi'I İmamiyye, Ank. 1978, sh. 127 vd. Ayrıca Mirza Hüseyin, Müstedrekü'l Vesail, Tahran 1382, c. II, sh. 240-247.