“Cumhurbaşkanlığı adayları” belli oldu... AK Parti’nin adayı Tayyip Erdoğan... CHP ve MHP’nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu... HDP’nin adayı ise Selahattin Demirtaş...
“Kargaya, yavrusu kuzgun görünür”müş... Her partinin adayı da, elbette “kendilerine göre değerli”dir...
Ama, hâlâ sorulan soru şu:
“Ekmeleddin İhsanoğlu, gerçekten de CHP ve MHP’nin adayı mıdır, yoksa İhsanoğlu, bu partilere dayatılmış mıdır?.. Bu ismi Paralel Yapı mı dayatmıştır, yoksa İngiltere mi, İsrail ya da Amerika mı?”
Bu sorular soruluyor, çünkü;
Kemal Kılıçdaroğlu, “80 yıl” düşünse, 80 yıl boyu “istişare”lerde bulunsa, belki CHP içinden veya dışarıdan “80 aday” bulabilirdi... Meselâ Deniz Baykal’ı bulabilirdi, Yılmaz Büyükerşen’i bulabilirdi, Emine Ülker Tarhan veya Meral Akşener’i bulabilirdi.
Ama, bulacağı “80 isim” arasında “aklına gelmeyecek” tek isim, Ekmeleddin İhsanoğlu olurdu...
Ki, bunu kendisi de itiraf etmiş ve “Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nu daha önce hiç tanımıyordum” demiştir!..
Ama, her ne hikmetse, ya da hangi “dayatma”yla olduğu bilinmez, “Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday göstermek zorunda” kalmış, Devlet Bahçeli de bunu “onaylamaya” mecbur olmuştur.
NİYE FOTOĞRAFTA YOK!
Ama, garip olan şudur:
Hele o günü hatırlayın...
Kemal Kılıçdaroğlu “çatı aday turları”nı tamamladıktan sonra, Devlet Bahçeli ile görüşmeye giriyor... Çıkışta da, diyor ki, “Adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu’dur!”
Hepsi o kadar!..
Şimdi, sormak gerekmez mi;
O anda, Kılıçdaroğlu’nun yanında Devlet Bahçeli ve Ekmeleddin İhsanoğlu da bulunmalı değil miydi?..
Elbette bulunmalı ve her ikisi de “adayın elleri”ni havaya kaldırıp, “işte bizim adayımız” demeliydiler!..
Demediler!..
Yapmadılar!..
Peki, niye?..
Çünkü, Ekmeleddin İhsanoğlu ismi kendilerine “dayatılmış” ve onu “kerhen” aday göstermek zorunda kalmışlardır!..
Bu fotoğraf, her şeyden önce bir “ciddiyetsizlik işareti”dir!.. İhsanoğlu, o kadar “zorlama bir aday”dır ki, daha ilk dakikalarda, onu “kamuoyuna lânse” etmekten kaçınmışlardır!..
Gelelim 2. fotoğrafa...
CHP ve MHP ile birlikte, “3 tabela partisi” daha “İhsanoğlu’na destek deklarasyonu”nu imzaladıklarını duyurdular kamuoyuna...
Ama nasıl?..
5 partinin genel başkanı, “Ekmeleddin Hatırası” çektirir gibi, “onun fotoğrafının önünde” poz veriyor!..
Sormaz mısınız;
“Ekmeleddin Bey nerede?..
Niye orada değil?”
5 parti kendisine destek veriyor ama Ekmel Bey orada yok!..
Niye?..
Çünkü, “bir arada” görünmek istemiyorlar!.. İyi de, “birlikte fotoğraf çektirmek istemediğiniz” bir adamı, niye “aday” gösterdiniz?..
Kimse kusura bakmasın ama;
Ekmeleddin İhsanoğlu, şu an “Saldım çayıra, Mevlam kayıra” kıvamında “sahipsiz” bir adaydır!..
Zaten o da;
Bu “sahipsizliğin” bir yansıması olarak, “serseri mayın gibi” dolaşmaktadır ortalıkta... Bazı söylemleri “CHP’ye ters”tir, bazıları da “MHP’nin içine sindiremeyeceği” sözlerdir!..
Kalkmış, bir de; DHKP-C’lilerin ya da PKK veya HDP’lilerin yapacağı “zafer işareti” yapıyor ki; hadi CHP’liler bir yana da, MHP’liler bu işareti nasıl karşılar bilemem...
HEZİMETE KILIF!
Açık ve net söyleyeyim;
Bir “dayatma aday” olmasının yanısıra; Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, “İhsanoğlu’nu aday göstermişlerdir” çünkü, başarısı veya başarısızlığı, onların “kendi koltuklarını tehdit etmeyecek”tir!.. İhsanoğlu’nun “başarısı”ndan belki kendilerine “pay” çıkarabilirler ama “başarısız” olursa, bunun sorumluluğu “İhsanoğlu’na ait” olacak ve “kendi paçalarını kurtarmış” olacaklardır!..
Yoksa; Kılıçdaroğlu da, Bahçeli de gayet iyi biliyorlar ki; “İhsanoğlu’nun, Tayyip Erdoğan karşısında hiçbir şansı yok”tur!..
Zaten, bunu bildikleri için, Bay Kılıçdaroğlu, daha şimdiden “Erdoğan’ın Başbakanlık’tan istifa etmesini” istemeye başlamıştır!..
Peki, niye;
Çünkü efendim, “adaylar, eşit şartlarda mücadele etsinler”miş!..
İyi de, sorarlar adama;
İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, 30 Mart öncesi, “belediye başkanlığından” istifa ettiler mi?.. Madem “eşit şartlarda mücadele” edeceklerdi, onlar niye istifa etmedi?..
Tam aksine;
“Belediye imkânları”nı da, “devlet imkânları”nı da tepe tepe kullanıp, “kendi propagandalarını” yaptılar!..
Dolayısıyla, “Tayyip Bey’in Başbakanlık’tan istifası”nı istemek, abesle iştigaldir... Hem sonra, “genel seçim”e giderken Tayyip Bey ve Hükümet üyeleri istifa etti mi ki, şimdi istifa edecekler?..
Belli ki; Bay Kılıçdaroğlu’nun İhsanoğlu’ndan ümidi yoktur ve şimdiden “hezimete kılıf” aramaktadır!..
EKMEL BEY’İN DESTEKÇİLERİ!
Haa, şu da var:
Mesele “para” ve “imkân” ya da “propaganda gücü” ise; Ekmeleddin İhsanoğlu’nun arkasında “onlarca holding patronu” vardır, şimdiden “Ekmel güzellemeleri” yapmaya başlayan “Paralel Medya” vardır... “Faiz Lobisi” vardır, “Vaiz Lobisi” vardır... Arkasında, “bankası olan CHP” vardır, “mahfiller”ler vardır, “loca”lar vardır!..
Demek istiyorum ki;
“Para, imkân, sponsorluk ve propaganda gücü” açısından, İhsanoğlu’nun sahip olduğu şartlar, “Erdoğan’ın kat kat üstünde”dir!..
Ama, hesap edemedikleri bir şey var: Doğrudur, İhsanoğlu’nun arkasında “holdingler, bankalar, mahfiller, localar ve medya” vardır ama Tayyip Erdoğan’ın arkasında “millet” vardır, “milletin kabul olunmuş duaları” vardır.
Dolayısıyla; İhsanoğlu’nun, Tayyip Erdoğan karşısında bir “varlık” göstermesi, mümkün değildir!..
Kılıçdaroğlu da, 10 Ağustos’taki “hezimet”ine şimdiden “kılıf” bulmaya çalışmaktadır!..
Olay budur!..
PARTİ İÇİ OPERASYON!
Bir başka ihtimal veya bir başka senaryo da şu: Habertürk’ten Özcan Tikit’in yazdığı gibi; “İhsanoğlu’nun kazanamaması” halinde; Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, “parti içinde operasyon” yapabilirler...
Özcan Tikit diyor ki;
“İhsanoğlu’nun kazanamaması halinde, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin parti içindeki elleri güçlenecek. Kılıçdaroğlu’nun böyle bir durumda parti içindeki muhaliflerini yenilginin sorumlusu olarak ilan etmesi yüksek ihtimal. “İhsanoğlu sizin yüzünüzden seçilemedi” diyerek günah keçisi ilan ettiği bazı vekilleri partiden ihraç da edebilir.
Emin olun, bu anlattığım senaryo; Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin önündeki dosyalarda da var.
İşte sırf bu yüzden de baktıkça istikballerine Demirtaş’ın ilk turda kayda değer oranda bir oy alması için içten içe dua ediyor dahi olabilirler.”
Özcan Tikit bunları yazıyor ama, “tam tersi” de olabilir... Malûm, “ava giden avlanır” diye bir atasözümüz var... Bir “hezimet” halinde, “parti içi muhalefet” ayağa kalkabilir ve bu da, “hem Kılıçdaroğlu’nun, hem de Bahçeli’nin sonu” olabilir!..
Evet, evet;
“Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, 2015 seçimlerini göremeyebilirler!”
Bunu da, bir kenara not edin!..
MANŞET Mİ TEK SÜTUN?
“Senaryo”ları ve “ihtimal”leri bir kenara bırakıp, şimdi de “Ertuğrul Özkök’ün yalanı”nı deşifre edelim...
Ertuğrul Özkök demiş ki;
“Bundan 10 yıl önce Tayyip Erdoğan hapis cezasına çarptırıldığında, ceza ve siyasi partiler kanunundaki maddeleri hatırlatan tek sütunluk bir haber yaptığımız için, hâlâ seçim meydanlarında bile bu haber ağır bir mağduriyet meselesi olarak sunuluyor. Böyle bir haber yaptık diye, hâlâ uğramadığımız hakaret yok.”
Ertuğrul, o haber için; “tek sütunluk bir haber” diyor!..
Allah’tan kork be Ertuğrul!..
Kupürlerde de görüleceği üzre;
“İki haber” vermişsin...
Biri manşet, diğeri sürmanşet!..
Birinde demişsin ki;
“Siyasi hayatı bitebilir!”
Diğerinde demişsin ki;
“Siyasi hayatı bitti!
Muhtar bile olamaz!”
Söyler misin;
Bunların neresi “tek sütun?”
Deseydin ki;
“O günkü şartlar böyleydi... Vesayet hazretleri bu başlıkları atmamızı istedi... Biz de; mecburen ve mecburiyetten böyle bir tavır takındık!”
İnan, daha “inandırıcı” olurdun!..
Ama sen, kalkmış;
Hâlâ direniyor, kendini haklı çıkarmaya çalışıyorsun!.. “İtiraf” et de, kurtul!..
BİLMİYORSAN, SOR!..
Kaldı ki, Hürriyet’teki köşende, hâlâ “Tayyip Erdoğan karşıtlığı” yapmaya devam ediyorsun!.. Yap, buna bir diyeceğim yok, ama hiç olmazsa, “dersine çalış” da, “Fatiha” suresinde kaç defa “Rab” geçtiğini öğren de, öyle yaz!..
Bilmemek ayıp değil!..
Ama, birilerine sor!..
Meselâ, “Umre”ye gittiğinde, “bindiğin devenin yularını çeken Ahmet Hakan’a sor!”
Demek istiyorum ki;
“Düşman” olacaksan bile,
“Akıllı düşman” ol!..
“Ekmel güzellemeleri” yapacaksan, yine yap ama bil ki; bugüne kadar “Hürriyet kimi destekledi ise, o kaybetti!.. Kime karşı çıktı ise, o kazandı.”
“Doğru deve”ye binmiş olabilirsiniz, ama hep “yanlış at”a oynuyorsunuz!..
Hâlâ farkında değilsiniz;
“Türkiye, eski Türkiye değil...
Vesayet dönemi bitti!”
Yine kaybedeceksiniz!..
Hem de, hep birlikte!..
**********************************************************************
MAK’ın anketi, çok daha inandırıcı!
Önceki gün TGRT’de, MAK Danışmanlık Şirketi’nin Başkanı Mehmet Ali Kulat’la birlikte, “Ziya Osman Açıkel’in konuğu” idik... Mehmet Ali Kulat, “8 bin 640 denek”le yaptıkları bir “anket”in sonuçlarını açıkladı. Buna göre; sonuçlar şöyle:
Tayyip Erdoğan, yüzde 56.
Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 34.
Selahattin Demirtaş yüzde 9.5
Mehmet Ali Kulat, bu sonuçlar üzerine bir “şerh” koydu... “Seçime katılım az olursa, HDP tabanı sandığa asılacak... Dolayısıyla, Demirtaş’ın yüksek çıkması bundan!”
Bana göre, MAK’ın anketi, “gerçeklere en yakın” bir anket... Çünkü diğer anket şirketleri, Erdoğan’ı yüzde 51-52 gösterirken, İhsanoğlu’na “yüzde 38-40’lık bir şans” veriyor ki, bana hiç de inandırıcı gelmiyor... Öyle ya; “CHP’liler, MHP’liler ve Kürtler” arasından “Erdoğan’a oy verecek” insanlar varken, İhsanoğlu nereden alacak yüzde 40’ı!..
Kaldı ki; “CHP ve MHP Genel Başkanları” bile, “İhsanoğlu’nun kazanacağına ihtimal vermiyor” ve onu “dillerinin ucuyla destekliyor” ise, “Hacıbektaş’ın adayı” kimden oy alacak?..
Bu “veri”leri değerlendirdiğimizde, “MAK’ın anketi, çok daha isabetli” geldi bana...
İhsanoğlu, yüzde 34’te kalır,
Erdoğan, “yüzde 56” ile bitirir işi!..
yeniakit