Problem, bölünmelerine rağmen ne Filistin’de, parçalanmalarına rağmen ne Araplar’da, zıtlaşmalarına rağmen ne Ortadoğu halklarında ve savaşlarına rağmen ne de ABD’nin kendisinde. Aksine bütün mesele Arap ve Müslüman bireyle bir gün dahi yaşaması mümkün olmayan Siyonist zihniyettedir. Zira canlı vicdan ve barış metodu ile, kadınları ve çocukları öldürmeyi, kentleri sahiplerinin başına yıkmayı mûbah gören ve Filistinlilerin var olma hakkını tanımayan terörist faşist yöntem arasında ortak payda bulunmamaktadır.
MUSİB NAİMİ / Genel yayın yönetmeni
Annapolis Konferansı’na birkaç gün var. Toplantının bu ayın 27’sinde yapılması için hazırlıklar bütün hızıyla sürüyor. Fakat konferansın hedefleri ve sonuçları üzerindeki gizemlilik ağırlığını hâlâ sürdürüyor. Özellikle de konferansın çalışma programı hâlâ araştırma safhasında iken…
Bazıları ABD’nin Ortadoğu problemi sürecinde ilerleme kaydetmesi ihtiyacında olduğunu düşünüyorlar. Yalnız Siyonist unsur bu türden bir barışa ehil değil. Zira mültecilerin dönüş hakkı, Batı Yaka, Gazze ve Kudüs’teki Yahudi yerleşim birimlerinin kaldırılması gibi temel meseleler gündemde değil. Hatta vaat edilen Filistin devletine bile gaspçı Siyonist oluşum hiçbir şekilde onay vermiş değil.
KONFERANSLAR DURUMU DAHA DA KÖTÜLEŞTİRDİ
Peki Amerikan vaatlerinin sayfa üzerindeki mürekkepten ibaret kaldığı Oslo deneyimi sonrası, böylesine bulutlu bir havada yeniden seraba bel bağlamak nasıl mümkün olabilir?!
Acaba Annapolis toplantısının şartları Kuveyt’in Irak işgalinden kurtuluşu ve o vakitler dünyaya hakim olan uluslararası atmosfer sonrası gelen Madrid Konferansı’nın şartlarından daha iyi mi? İlgili bütün Arap çevreleri o konferansa katılmış ancak bir karış toprağı dahi işgalden kurtaramamış, hiçbir Yahudi yerleşim birimini kaldırmaya çalışmamış, aksine komplolar artmış, faşist duvar projesi, Mescid-i Aksa’ya yönelik tehditler ve Şaron’un El Aksa’yı ortadan kaldırma planı ortaya çıkmıştı.
BUSH, BABASINDAN DAHA MI GÜÇLÜ YOKSA!
Yoksa krizlere boğulmuş ve birkaç ay sonra Beyaz Saray’ı terk edecek olan ABD Başkanı George Bush, baba George Bush’tan veya selefi Bill Clinton’dan daha mı güçlü?! Ya da Filistinli müzakereci bu kez merhum başkan Yaser Arafat’tan daha tecrübeli ve cesur mu?! Yahut Telaviv’de iktidardaki zümre, selefleri Rabin ve Perez’den daha istekli mi?!
PROBLEM SİYONİST ZİHNİYETTE
Problem, bölünmelerine rağmen ne Filistin’de, parçalanmalarına rağmen ne Araplar’da, zıtlaşmalarına rağmen ne Ortadoğu halklarında ve savaşlarına rağmen ne de ABD’nin kendisinde. Aksine bütün mesele Arap ve Müslüman bireyle bir gün dahi yaşaması mümkün olmayan Siyonist zihniyettedir. Zira canlı vicdan ve barış metodu ile, kadınları ve çocukları öldürmeyi, kentleri sahiplerinin başına yıkmayı mûbah gören ve Filistinlilerin var olma hakkını tanımayan terörist faşist yöntem arasında ortak payda bulunmamaktadır.
SAVAŞLA ALAMADIĞINI MASA BAŞINDA ALACAK
Bu yüzden ne Annapolis’in, ne de daha kapsamlı konferansların bir şeyler gerçekleştirmesi mümkün değil. Bütün endişe Siyonistlerin savaşlar kanalıyla elde etmekte aciz kaldıkları imtiyazları barış söylemi altında kazanmalarıdır.
İran’da yayımlanan El Vifak gazetesi, 21 Kasım 2007
Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit