İçinde yaşamış olduğumuz teknoloji çağı sayısız nimetleri önümüze seriyor. Her geçen gün iletişim alanında yeni bir nimet insanlığın hizmetine giriyor.
Teknolojinin iletişim alanında sağlamış olduğu bu nimetler sayesinde dünya adeta bir köye döndü. Ama maalesef iletişim araçlarındaki gelişim ve değişim insanları birbirine yakınlaştıramıyor. Bütün gelişmelere rağmen insanlar her geçen gün birbirlerinden kopuyor ve yalnızlaşıyor. Herkes kendi dünyasına kapanıyor ve bireysel bir hayata isteyerek veya istemeyerek kendisini mahkûm ediyor. Sevinçler ve hüzünler bireysel yaşanıyor. Ailede eşler birbirleriyle ve evlatlarıyla sağlıklı iletişim kuramamaktan şikayet ediyor. Aynı sitede yaşayan insanlar birbirlerinin adını dahi bilmiyor. Okulda öğretmenler öğrencileriyle etkili bir diyalog başlatamıyor. Camide imam hatip cemaatiyle aynı frekansı tutturamıyor. Simalar tanıdık ama ruhlar birbirine yabancı ve birbirleriyle muhabbet kapıları kapalı. Birbirleriyle sözde iletişim kurduklarını söyleyenler ise sık sık yanlış anlaşılmaktan şikayet ediyorlar. Anne baba evlatlarına, öğretmen öğrencilerine, komşu komşuya, camide imam hatipler cemaatlerine kelam ile bir şey anlatamıyorlar. Cümleler sanki ruhu olmayan cesetlere dönüşmüş. Hitaplarımız karşımızdaki insanların kulaklarından kalbine inmek yerine adeta duvara çarpmış gibi bize yankılanıyor. İnsanlığın hiçbir döneminde kelam bu kadar etkisiz ve güçsüz kalmamıştı. Oysaki insanlık tarihinde ilahi rehberliğin bütün elçileri inkılaplarını söz ile gerçekleştirmişlerdir. Peygamberler söz ile işe başlamışlar ve onunla mücadele etmişlerdir. Kur"an"da bizlere örnek olsun diye anlatılan her bir peygamberin hayatı sözün gücünün yaşanmış şahididir. Peygamberlere iman sadece onların Allah"ın elçileri olduğunu kabul ve ikrar etmek değildir. Peygamberlere iman, hayatı onlar ile el ele yaşamaktır. Gün olur Hz. Adem atamızın elinden tutup işediğimiz günahın tövbesini nasıl yapacağımızı ve nasıl adam olacağımızı öğreniriz. Bir gün bütün kınamacılara aldırmadan gelecek tufan için Hz. Nuh ile beraber karada gemi yaparız. Hz. İbrahim"den en sevdiğimiz şeyi, Allah"ın sevgisi için nasıl kurban edeceğimizi talim ederiz. Ruhumuz daralır, kör kuyulara düşeriz, Hz. Yusuf gelip elimizden tutar ve bizi kurtarır. Velhasıl biz hayat yolculuğumuzu ilahi rehberliğin elçileri ile yürümek istediğimizde mutlaka elimizden tutan bir kutlu elçi olur. Malumunuz, küçük çocuklar ilk defa yürüme eğitimlerine başladıklarında ebeveynleri ellerinden tutarlar. Çocuk elinden tutulduğunda cesaretini kazanır, daha az düşme tehlikesi yaşar ve daha çabuk yürüme yetisini kazanır. Aksi halde sık sık düşen çocuklar cesaretlerini kaybederler ve yürüme yetisini daha geç kazanırlar. İnsan da dünya yolculuğunda elinden tutan bir nebisi olmadığında ne yapacağını, nasıl adım atacağını bilemez. İnsanı bir amaç için yaratan Rabbimiz, yaratılış amacını gerçekleştirebilmesi için peygamberleri ile onu terbiye eder. Ailesinde evlatlarıyla ve eşiyle, oturmuş olduğu sitede komşusuyla, çalışmış olduğu işte muhatabı olan insanlar ile sağlıklı bir diyalog kurmak isteyen herkes kendisine rehber olarak peygamberleri almalıdır. Çünkü onlar, hem kendilerine inananlarla hem de düşmanlarıyla iletişim problemi yaşamamışlardır.
Sözümüzün başında ifade ettiğimiz gibi bugünkü sıkıntılarımızın temelinde sosyal sermayemizde giderek yok olan ve yerini tartışma kültürünün aldığı, diyalog eksikliği ve bununla bağlantılı; birlikte düşünememe yetersizliği, ortak akıl ve değer üretememe beceriksizliği, farklılıkları hayata taşıyıp zenginlik ve çeşitlilik üretememe kabiliyetsizliği yatmaktadır. Diyalog kelimesi dia ve logos kelimelerinin birleşiminden oluşur. Dia vasıtasıyla ve yoluyla, logos ise; kelime veya anlam, söz, ifade, bir şeyi göstermek, ortaya çıkarmak, hep birlikte bir araya gelmek demektir. Diyalog sadece iki kişi arasındaki konuşma değildir, o bir mânâ akışıdır; güven ve itimat inşa edici iletişim tarzıdır. Diyalog hayatın mânâsını keşfetmektir; hayatı bütüncül bir perspektiften anlamak için bir duruş ve tavırdır. Diyalog, bir insanın farklılıklara saygı duyarak ve onları dikkate alarak münasebetler kurması ve o münasebeti yeni boyutlara taşımasıdır; insanların farklılıklarını itici motor gücü olarak kullanıp, birlikte yeni mânâ keşiflerine çıkma yolculuğudur; farklı olanla, "öteki" ile bütünleşmenin veya işbirliğinin yollarını keşfetme yolculuğudur; tecrit edilmiş benliklerin ötesine geçip "biz" havuzunda birlikte olabilmektir; parçadan bütüne geçip, bütünün mânâ derinliğinde ve çeşitlilikte birlik oluşturmaya zemin hazırlamaktır. Diyalog, peşin hükümsüz, duymaya, dinlemeye, anlamaya ve var olanın ötesindeki mânâ boyutlarında muhabbet üretmeye dayalı özel bir iletişim biçimidir. Diyalog, 21. asrı kucaklayacak ve şekillendirecek Müslüman eğitimci ve model şahsiyetlerin problem çözme tarzı olacak, kökleri peygamberlere dayanan bir konuşma biçimidir. Kelamına ruh ve mana kazandırmak isteyen, söylediği sözü hayatında tatbik etmeli ve muhatabına bir hediye gibi sunmayı bilmelidir. Unutmayalım ki ikisinden bir eksik olduğu sürece sözümüzün tesiri olmayacaktır.
yeniakit