Kazlıçeşme, Yenikapı, Maltepe... Hep, bir adım ileri!

Hasan Karakaya

“Aşkım İstanbul...

Sevdam İstanbul...

Tutkum İstanbul...

Kavgam İstanbul...

Allah’a emanet ol İstanbul...

Allah; yâr ve yardımcımız olsun.”

Bunlar; AK Parti Genel Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Adayı Tayyip Erdoğan’ın, önceki gün İstanbul’un yeni ve en büyük meydanı Maltepe Meydanı’nda düzenlediği “dev miting”te sarf ettiği “son cümleler”di...

Evet, Erdoğan “Başbakan” olarak “veda” ediyordu İstanbul’a... “Başbakan olarak, İstanbul’daki son mitingi”ydi!..

Ne var ki;

Her “son”, aynı zamanda “taze bir başlangıç” olduğu gibi, Erdoğan da; “doğduğu” ve “Bismillah” diyerek “siyasete ilk adımını attığı” İstanbul’da, yine “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek “yeni bir adım” atıyor, “yeni bir sayfa” açıyordu...

HEM DUYGUSAL, HEM SERT!

Erdoğan, beklendiği gibi, “son derece duygusal” ama bir o kadar da “sert” mesajlar verdi.

İstanbul’a, bir gün önce, yani Cumartesi günü “sel gibi bir yağmur” yağmıştı... Bir gün sonra, yani önceki gün ise, Maltepe Meydanı’na “sel gibi insan yağdı.”

1 milyon 200 bin metrekarelik meydan, iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalıktı... Maltepe Meydanı, hem bir “ilk”e, hem de bir “son”a tanıklık etti... Evet, o meydanda “ilk mitingi” yapan Erdoğan’dı... Ama, Erdoğan’ın da, “Başbakan” olarak “son mitingi”ydi...

İşte bu meydanda, “2 milyon 500 bin civarında insan” vardı ki, bu muhteşem kalabalık ve böylesine dev miting, herhalde “dünyanın hiçbir yerinde” olmamıştır.

Bu miting;

“Erdoğan’a destek” mitingi olduğu kadar, “Gazze’ye destek, İsrail’e öfke” mitingidir ki, İsrail; dünyanın hiçbir yerinde böylesine kalabalık bir mitingle protesto edilmemiştir.

Zaten, Erdoğan da öyle dedi ya;

“Şu aşk, şu sevda, şu heyecan, şu dik ve onurlu duruş; zalimlerin yüreğine korku salmış, dostlara da umut ve güven vermiştir.

Bu mitingi gördükten sonra, zalimlerin gözlerine uyku girmez!

Filistin, Somali, Kudüs, Irak, Suriye, Bosna, Myanmar... İşte biz buradayız... Kardeşleriniz burada... Dünyadaki bütün mazlum ve masum kardeşlerimize buradan selâm gönderiyoruz.”

İstanbul’un anneleri, Gazze’nin annelerine selâm gönderiyor...

İşte biz buradayız...

Öfkemizle buradayız, yüreklerimizle buradayız, gönüllerimizle buradayız...

Dillerimizle buradayız.

Dualarımızla buradayız...

Yüreğimizin yarısı burada ama diğer yarısı Gazze’de.”

DÖKTÜKLERİ KANDA BOĞULACAKLAR!

Gazze, Erdoğan’ın “en hassas olduğu” konu... Gazze’den bahsedince de, “Bebek katili İsrail”e, “Hitler’in arî ırk yolundan giden İsrail”e değinmeden geçemez.

“Yalnız değilsin Gazze, yalnız değilsin Filistin” dedikten sonra, İsrail’e yüklendikçe yükleniyor:

“İsrail, kadınları öldürüyor ki;

Bir daha Filistinli doğuramasınlar!..

Bebekleri öldürüyor ki,

Büyüyemesinler!..

Erkekleri öldürüyor ki;

Vatanlarını savunamasınlar!..

Ama; öldürdükçe daha fazla korkacaklar!.. 

Kan dökmeye devam ettikçe de, döktükleri kanda boğulacaklar!..

Bir gün gelecek;

Bu zulümlerin hesabını verecekler!

İşte İstanbul, işte 81 vilayet ve işte 77 milyon... Bu şehir, bu ülke ve bu millet Gazze’nin yanındadır... Yalnız değilsin Gazze!”

O anda; Maltepe Meydanı’nı, bir gün önceki “gök gürültüsü” gibi bir ses kaplıyor;

“Kahrolsun İsrail!..

Kahrolsun İsrail!”

Erdoğan, “Gazze”yi konuşmaya devam ediyor... “Uluslararası basın kuruluşları”na sesleniyor... Türkiye’de “basın kartı” olan ama “gazetecilik” yapmayan kişilerin cezaevinde olmalarından dolayı; “Türkiye’de basın özgürlüğü yok” diye raporlar hazırlayan Freedom House gibi basın kuruluşlarını topa tutup; “Gazze’de 10 tane gerçek gazeteci öldürüldü, haberiniz var mı?.. AA’nın bürosu bombalandı, haberiniz var mı?..

Hani, neredesiniz siz?..

Niye hiç gıkınız çıkmıyor?”

İLGİNÇ BİR ZAMANLAMA!

Erdoğan, miting esnasında, “ilginç bir nokta”ya temas etti ve dedi ki;

“Türkiye, insanî yardımlarıyla, uzman ekipleri ile hem Gazze’dedir, hem Irak’ta ve hem de Suriye’de...

Ama, ne enteresandır ki;

İsrail’in 7 Temmuz’da Gazze’ye saldırmasıyla birlikte, CHP’si, MHP’si ve Pensilvanya’sı ile birlikte muhalefet de, topyekûn Hükümet’e saldırmaya başladı... Bunların başını da Paralel Medya çekiyor!..

Acaba niye?..

Yoksa; İsrail’in işini kolaylaştırmak, Türkiye’nin de Gazze’nin imdadına koşmasını engellemek için mi?!?”

Erdoğan bu “soru”yu soruyordu ama, belli ki bir “diyeceği” vardı...

Önce “muhalefetin dediği”ni aktardı:

“Bize diyorlar ki: Gazze’ye yardım yapıyorsunuz ama Telafer’deki Türkmenlere yardım yapmıyorsunuz...”

Erdoğan, “Allah’tan korkun be adamlar” mealinde bir söz sarf ettikten sonra dedi ki;

“Neymiş, Telafer’e yardım yapmıyormuşuz... Yalan... Oraya da yardım yapıyoruz... Ekiplerimiz orada... Ama, bizi Telafer’i unutmakla suçlayanlara sormak istiyorum;

Telafer’e insanî yardım götüren MİT’in TIR’larını Adana’da durduran kimdi?.. TIR’ları durduran ve içindeki MİT mensuplarını yerlere yatırıp, darp edenler kimdi?

Bunlar, Paralel Çete’nin elemanları değil miydi?.. O Paralel Çete ki; bugün, siz onlarla kol kolasınız!..

Kalkmışlar; bir de, bizi Türkmenlere yardım yapmamakla itham ediyorlar!..

İnsanda yüz olur, yüz!..

Utanın!.. Biraz olsun utanın!”

ZAVALLI EKMEL BEY!

Mitingin adı, “Cumhurbaşkanlığı Adaylığı” olur da; Erdoğan diğer adaylara dokunmadan geçer mi?..

Bu defa, HDP Adayı Selahattin Demirtaş’a fazla yüklenmedi ama, CHP ve MHP’nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ile adeta “dalga” geçti, onunla, “kedinin fareyle oynadığı gibi” oynadı...

λ“Neymiş, 3 dil biliyormuş!.. 

Yaa, biz tercüman mı arıyoruz, Cumhurbaşkanı mı?..

Oldu olacak;

7-8 dil birini seçelim!..

Ben 13 yıldır tercümanla götürüyorum işi... Hiçbir sıkıntı da olmadı!..

λÇanakkale Marşı ile İstiklâl Marşı’nı ayırt edemeyen birinden hiç Cumhurbaşkanı olur mu?..

Bir de kalkmış; öyle söylemediğini, kendine iftira atıldığını söylüyor!.. Bir Çarkçı Kemal vardı, şimdi de Çarkçı Ekmel’imiz oldu!..

Getirin o görüntüyü ekrana!..”

BARİ TÜRÇE’Yİ BİLSEYDİ!

Erdoğan böyle deyince, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, Edirnekapı Şehitliği’ndeki görüntüsü ve konuşması getiriliyor ekrana... Ekmel Bey, Akif’in kabri başında, mezar taşındaki şiirini okuduktan sonra diyor ki;

“Akif’in en meşhur şiiri ve mısraları... Çanakkale Şehitleri herhalde şiirinden!”

Ben, bunları duyunca, kendi kendime diyorum ki;

“Ekmel Bey, keşke 3 dil bilmeseydi de, sadece Türkçe’yi bilseydi ne iyi olurdu!..

Şu bozuk Türkçe’ye bakın: Çanakkale Şehitleri herhalde şiirinden!..

Hadi, o dörtlüğün İstiklâl Marşı’ndan olduğunu bilmiyorsun, bari Türkçe’yi bilseydin!”

NEEE, ÇEKOSLOVAKYA MI?

λEkmel Bey’in “dünyayı çok iyi tanıdığını” göstermek için; “Meselâ, Çekoslovakya Devlet Başkanı, benim çok iyi arkadaşımdır” sözü ile de dalgasını geçen Tayyip Erdoğan, dedi ki;

“Be adam, artık Çekoslovakya yok, Çek Cumhuriyeti var... Çekoslovakya’nın 2 ayrı devlet olmasının üzerinden 21 yıl geçti... Aradan 21 yıl geçti ama senin hâlâ haberin yok!..

Bu zat, yarın bir gün Yugoslavya’dan veya Sovyetler Birliği’nden bahsederse, hiç şaşırmayın!

GÜNALTAY’A BAK, ANLA!

λYine Ekmel Bey üzerinden “tarihî bir olayı” hatırlattı Tayyip Bey... “Burasını iyi dinleyin” dedikten sonra, şöyle devam etti:

“Yıl 1949... Merhum Menderes ve arkadaşlarının partisi Demokrat Parti’ye büyük bir teveccüh var... Millet; akın akın, gümbür gümbür DP’ye akıyor...

İsmet İnönü kara kara düşünüyor... Acaba ne yapsa, ne etse de DP’ye bu teveccühü durdursa... Sonra da, dindar biri olduğunu düşündüğü Şemsettin Günaltay’ı çıkarıyor Menderes’in karşısına...

Şu işe bakın ki;

Şemsettin Günaltay da, CHP ve MHP’nin adayı gibi Mehmet Akif’i iyi tanır ve onun en yakın arkadaşıdır... Şemsettin Günaltay da Profesör’dür!.. Şemsettin Günaltay da 3 dil biliyordur!.. Ve Şemsettin Günaltay da İlâhiyatçı’dır!..

Ama, ne olur?..

14 Mayıs 1950’de seçim yapılır... Şemsettin Günaltay ve elbette İnönü hezimete uğrar!”

Erdoğan demek istiyor ki;

“Akif’i bilmek, profesör olmak, 3 dil bilmek ve ilâhiyatçı olmak yetmez!.. Yabancı dil değil, halkın dilini bileceksin!.. Monşer değil, ithal değil, yerli olacaksın, yerli!..

Bizden biri olacaksın, bizden biri!..

Deodorant değil,

Türkiye toprağı kokacaksın!

CHP’nin halkçılığı, MHP’nin milliyetçiliği nasıl fason ise, sen de fason bir adaysın!.. Monşersin, ithalsin, dayatmasın, projesin ve bu ülkeye de, bu millete de yabancısın!”

DEMİR YUMRUK!

Erdoğan; Gazze’den girip İsrail’den çıktığı, MHP ve CHP’den girip Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan çıktığı, Türkiye’ye tuzak kuranlardan girip, Paralel Çete’den çıktığı konuşması esnasında; bana göre “farklı ve önemli bir çıkış” yapıp, dedi ki;

“780 bin kilometrekare vatan topraklarında kimse operasyon yapamaz... Kim bunu yapmaya kalkarsa, karşısında bizim demir yumruğumuzu bulur, bunu böyle bilsinler... Devlet içinde paralel devlet, asla... İşte onun için bunun bedelini ödeyecekler.”

Erdoğan’ın bu sözleri, “Türkiye’nin bundan sonrası” için de çok çok önemlidir ve “Erdoğan’ın yol haritası”nın ilk işaretlerindendir!..

MİTİNG, NASIL OKUNMALI?

Gördüğünüz gibi, Erdoğan’ın sözlerini aktarmaya ve onları yorumlamaya çalıştık... “Peki senin izlenimlerin nedir?” diye soracak olursanız, derim ki;

λMiting alanındaki “2.5 milyon insan”ın en az “yüzde 60-70’i kadın”lardı... Bir hareketin içinde “kadınlar” varsa ve “kadınlar tarafından destekleniyor” ise, maya tutmuştur... O hareket, yoluna başarıyla devam eder.

λMaltepe Meydanı’nda toplanan “2.5 milyon insan” bu gövde gösterisi ile dedi ki; “Kimse sandıkta bir oyun, bir numara yapmaya kalkmasın!.. Biz buyuz ve buradayız!”

λErdoğan, “2.5 milyonluk katılım” ile, kendi rekorunu kırmıştır... Kazlıçeşme’de 1 milyon, Yenikapı’da 1.5 milyon insanı meydanlara getiren Erdoğan, bir dahaki sefere, herhalde “daha büyük bir meydan” yaptırmak zorunda kalacaktır. Zira, katlanarak artan sevgi, artık meydanlara sığmıyor...

λErdoğan, “kazanmasına kesin gözüyle bakılan bir seçim” için, niye bu kadar asılıyor, niye meydan meydan koşuyor?.. Çünkü Erdoğan, “işini ciddiye alan bir lider” ve “hedefleri” var... Nasıl ki Kazlıçeşme ve Yenikapı hedeflerini aştı, şimdi de 2023’ü hedefliyor, 2053’ü hedefliyor, 2071’i hedefliyor!

λErdoğan, bu miting ile sadece “Türkiye’ye” değil, aynı zamanda “dünyanın masum, mağdur ve ezilmiş insanları”na da “mesaj” verdi, “umut” verdi, “moral” verdi... Bu miting; “çaresiz kardeşler”e moral ve umut olduğu kadar; hem “İsrail’e en büyük protesto”, hem de “ABD, AB ve Arap liderlerine uyarı” olmuştur.

λErdoğan, İstanbul için; “Kutlu şehir... Doğduğum şehir... Aşkım, sevdam, tutkum ve kavgam İstanbul” dedi ve “vasiyet”ini de açıkladı: “Beni İstanbul’a defnedin...”

Erdoğan’ın bu sözlerini duyup “bayram” edenler olabilir ama boşuna heveslenmesinler... “Köpeklerin duası” kabul olsaydı, gökten “kemik” yağardı!..

Kaldı ki; Erdoğan sözünün devamında şunları söyledi:

“Bu, bir son değil,

Bu, yeni bir başlangıç!”

Evet, yeni bir başlangıç...

Hep daha ileri, daha ileri!.. 

***********************************************************

Heeyy çapulcular... Millete meydan okumayın, meydanları iyi okuyun!

lNapcez şimdi?.. Bu “CV’si olmayan”, bu “gazete okumayan”, bu “iyi beslenemedikleri” için, “boyları kısa kalan” insanlar; 30 Mart öncesi Yenikapı Meydanı’nı doldurdukları gibi, 10 Ağustos öncesi de Maltepe Meydanı’nı doldurdular!..

Heeyy “Çapulcu”lar,

Heeyy “Gezi Zekâlı”lar, napcez şimdi?..

lBu “göbeğini kaşıyan” adamlar, bu “bidon kafalı”lar, bu “arabası olmayanlar, olsa da benzine verecek paraları bulunmadığı için miting meydanına otobüsle gelenler”, bu “makarnaya, bulgura talim eden” insanlar(!) akın akın geldi Maltepe’ye!.. Hem de, Kazlıçeşme’yi ve Yenikapı’yı ikiye, üçe katlayarak!..

Heeyy “Çapulcu”lar, heyy “Gezi Zekâlı”lar, heey “17-25 Aralık’ın Haşhaşileri” hele söyleyin, napcez şimdi?..

lOnlar; “telefon, internet, twitter-mivitter bilmez, selfie çekmez” dedik, “boyları kısa” dedik ama, bakın yine doldurdular meydanları!..

Heeyy “Çapulcu”lar, heey “Gezi Zekâlı”lar, heey “Paralelci”ler, heey “İsrail’in klavye militanları”, hele söyleyin, napcez şimdi?..

lBiz “boyu kısa adamlar” dedik ama, hepsi “Uzun Adam”ın arkasında... Eyvah, napcez şimdi?..

Cevabını ben vereyim:

Bu millete meydan okumayın!..

Meydanları iyi okuyun, yeter!..

yeniakit