Derin Gerçekler
İlk kez bu çerçevede her konunun efradına cami, ağyarına mani bir şekilde konuşulduğu ilk Kenevir Forumu oldu. OSTİM Üni’yi bu açıdan kutluyorum. Tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum.
İnşallah gelecek yıl, Uluslararası Kenevir Fuarı, İş ve Halk forumu ile birlikte yapılır. Komşu ülkelerinde bu 3 forma etkin katılımları sağlanır. Kesinlikle KKTC dahil, tüm komşu ülkeler bu foruma katılmalı. D8 ülkeleri etkin bir şekilde katılmalı. Yasama, yürütme, yargı, savunma, polis, TOBB, ilgili meslek odaları, SİAD’lar Kızılay, Yeşilay, AFAD, insani yardım örgütleri, DİB daha etkin bir şekilde katılmalı. Bunun için şimdiden hazırlıklara başlamak gerek. Hatta KKTC için ayrı bir forum düzenlenmeli.
Benim gözlemlerim, bu konunun sadece üretim ve pazarlaması değil, Hukuku, ahlaki, teolojisi, kavramları, kurumları yeniden ele alınmalı. Kesinlikle resmi kurumların önyargılarından kurtulmaları gerek. Burada en temel sorunlardan biri Kenevirle Esrarın özdeşleştirilmesinden kurtulmamız gerekiyor. Kenevir Esrar ilişkisi, Tiner–Uyuşturucu ilişkisi kadar değildir. Önce şunu anlayalım, Esrar biyolojik bağımlılık yapmaz, Psikolojik bağımlılık yapar. Doğrudan biyolojik anlamda risk taşımaz. İkinci önemli bir konu, kesinlikle Kenevirin Mafyanın elinden kurtarılması gerek. Bunun yolu da ekim ve kullanımının çok büyük ölçüde serbest bırakılması gerekir. Sağlık ve ilaç giderlerinin azaltılması, hayvan ve bitki üretim maliyetinin düşürülmesi ve gelirinin kalitesinin artırılması için bu şart.
Bakın artık, Dünya Sağlık Örgütü CBD’yi uyuşturucu kategorisinden çıkarttı. THC üretimi gevşetilmiş denetim ve kullanımı da doktor raporuna bağlı olarak serbest hale getirildi.
Bugün THC’yi serbest bıraksanız, varsayalım 900 ilçe ve 81 ilde, ortalama 1000’er kişi doktor raporu ile kullanım izni verin ve bu ürünü de büyük ölçüde ücretsiz hale getirin, sonuç ne olur biliyor musunuz, en fazla 500.000 kişi başvuruda bulunur. Rakamın büyüklüğü sizi korkutmasın, o gün, bu 500.000 insanı Mafyanın elinden kurtarırsınız. Dahası, bunların çok önemli bir kısmı, aynı şekilde kimyasal uyuşturuculardan, yani Tiner, Solvent, Bonzai ve benzeri kriminal risk katsayısı ve sağlık riski çok yüksek olan uyuşturucudan kurtulmuş olacaktır. Esrar bulamayınca daha kolay erişilebilen ve daha ucuz olan sentetik uyuşturuculara yöneliyorlar. THC’nin %75’ini devlet ödesin, %25’ini kendi ödesin.
Bakın bu şekilde diğer uyuşturucu kullanıcıları için bu kapı kaçış kapısı olacaktır. Aileler çocuklarına sahip çıkabilecek ve kendileri de suçlu olarak korku ve panik içinde yaşamaktan kurtulacaktır. Esrar biyolojik bağımlılık yapmaz, psikolojik bağımlılık yapar. Onun sebebi de Psiko sosyal davranış bozuklukları ile ilgili bir konudur. Sorunun çözümü yasaklama değildir.
Rafine Şeker ve sigaranın biyolojik riski, esrardan daha fazladır mesela. Yani demem o ki, esrar bilinen tip bir uyuşturucu olmadığı gibi, aynı zamanda doğru kullanımı ile uyuşturucudan kurtulmak için ilaç hükmünde bir ürün olabileceği gibi, doktor denetiminde belli dozda kullanımı İnsan ve hayvanlar, bitkiler için ciddi anlamda bir şifa kaynağıdır.
Kenevir bitkisi rahmet ve şifa vesilesidir. Türkiye’nin içine düştüğü ekonomik krizden çıkış kapısıdır aynı zamanda. Bu kenevir konusunun daha konuşulacak çok yönü var. Bu “Tıbbi Kenevir, Endüstriyel Kenevir” tuzağına da düşmemek gerek. Tıbbi olan da aslında sonuçta endüstriyel bir proses ürünü değil mi. Bu tanımlamada kavramsal bir sorun var. Kenevir kenevirdir ve insan, bitki, hayvan, hava, su, toprak, tıbbi ya da değil, endüstriyel ya da değil, bu bitkiden faydalanacaktır. Önemli olan bu bitkinin fıtratına müdahale edilmeden ondan yararlanılmasıdır. Bakın, Afyon'da Afyon ekiliyor. Afyon tarlalarının etrafında çit yok, kamera da yok. Yol kenarında bu kozaları çizip sakızını da alıp, kötü kullanım sonucu tehlikeli bir uyuşturucuyu bedava elde edebilirsiniz. Ama kenevir üretiminde, THC si yüksek ürünlerin sera tipi üretilme şartı getiriliyor, düşük ürünlerde de tarlanın etrafına kamera dışında çit çekilmesi ve bekçi şartı aranıyor. Tepe filizlerinin, sömek’lerin, biokütlesinin yakılması da cahilce verilmiş bir karar ve ayrı bir rezalet. Bu yapılan işte kamu yararı yoktur.
Bakın bu konuda, 1970’li yılların başında çetin bir mücadele verildi. Afyonun kötü kullanımı, biyolojik bağımlılığa yol açan bir uyuşturucu sonucunu doğurur. Ama bunun tıbbi anlamda doğru kullanımı da mümkün. ABD’nin ambargosuna rağmen Afyon konusunda iktidar ve media, yerel halk ciddi bir direnç gösterdi ve Afyon mücadelesi kazanıldı. Kurulan Alkoloid fabrikası Türkiye’nin ilk 500’ü arasına girdi. 1978’den bu güne gelinen noktada ne oldu biliyor musunuz? Bugün bu fabrika zarar ediyor. Tesis eskidi. BM’den verilen kotaya göre 700.000 m2 ekim yapma hakkımız var. 2014 de ancak 140.000 m2 ekim yapabildik. Yani beşte bire düştük. 2025 için ise 80.000 m2’ye düşürülmesi planlanıyor. Hayır buna hakkınız yok. Nerede ise kotanızın 9’da birini kullanacaksınız. Bu kotanın Türkiye’den alınıp kendilerine verilmesi için bazı ülkeler lobi yapıyorlar. Uyuşturucunun peynir ekmek gibi satıldığı, her gün Eroin, Kokain haberlerinin yapıldığı, Karnavalları, Agartha şenliklerinin yapıldığı bir ülkede, yalan Afyonun geldiği nokta bu.
Sahi, Afyon’da korumasız alanlarda Afyon ekimi yapıldı diye, Afyon'da herkes afyon kullanıcısı mı oldu? En fazla uyuşturucu Afyon’da değil, Adana’da kullanılıyor. İstanbul’da, Antalya’da kullanılıyor. Kaldı ki, Kenevirin bin faydası bu arada görmezden geliniyor. Bir kötü kullanımı bile, doğru kullanılırsa şifa kaynağına, Mafyanın elinin kolunun bağlanmasına, uyuşturucu bağımlılarının kaçış yoluna dönüşmesi mümkün!
Hele de, bu kadar yoğun elektromanyetik bir kirlenmenin yaşandığı, her sokak başına 5G istasyonun kurulduğu, tepemizde Starlink’ler’in uçtuğu, Chemistrail’in zehir kustuğu, Karbon ayak izi tartışmalarının yapıldığı böyle bir zamanda, aklı başında olan kişiler, her boş alana havadan kenevir tohumu atar. Aksini yapanlar, köpekleri sokağa salıp, taşları toprağa bağlayanlardır. Kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşanlardır.
Bugün ülkemizin, sağlık, istihdam, ekonomi alanında en çok ihtiyaç duyduğu şey Kenevirdir. Aklımızı başımıza toplarsak, karar verdikten 40 gün sonra ihtiyaç duyduğunuz kaynak hazır. Engellemeyin teşvik edin, zorlaştırmayın kolaylaştırın. Kenevir sizden hiçbir şey istemiyor, gölge etmeyin, engel olmayın yeter. O size her şeyi vadediyor. Hayvanlar, bitkiler, hava, su, toprak buna muhtaç. Tarım, Sanayici, müşteri arasındaki bağları kurun. Kenevir işleme tesisleri için seferberlik ilan edin. Piyasanın oluşması için ön yargılarınızdan kurtulun. Yasama, yürütme yargı, engelleri kaldırsın, kapıları açsın. Gümrükte, ısıl işlem için tuttuğunuz tohumları bırakın, geni ile oynayıp, fıtratını bozduğunuz tohumlardan vazgeçin. Keneviri öz yurdunda garip, öz vatanında parya olmaktan hep birlikte kurtaralım. Önce bu konuda ezberlerimizden vazgeçelim, aklımızı kullanalım. Necip Fazıl, At’a senfoni yazmıştı, ben de Kenevire övgü yazmak isterdim. Keşke imkanımız olsa da Filistin topraklarına, Gazze’ye Kenevir tohumu gönderebilsek. Afrika’ya gönderilen insani yardımların başına Kenevir tohumu da ekleyebilsek, Bambu, şeker kamışı fidanı fidanı gönderebilsek. Bir gün Gazze özgür olduğunda, o tünelleri müze yapsak, oralarda mantar yetiştirebilsek.
OSTİM Üni’ye, bu konunun özgürce tartışılması için bir zemin oluşturduğu, ev sahipliği yaptığı için teşekkür ediyorum. OSTİM Vakfı, bütün sektörleri içinde barındıran bir vakıf. Umarım onlar bu konuyu milli bir mesele olarak görerek, bu işe sahip çıkarlar. İbadetin çok olanı değil, sürekli olanı makbüldür. Bu çabanın sürdürülmesi ve bu forumun gelecek yıl da devam ettirilmesi gerekir.
Tekrar söylemek gerekirse, Media, (TRT, AA dahil) SİAD’lar bu konuyu birkaç istisna dışında genel anlamda görmezden geldiler. Siyaset ve bürokrasi de öyle. Meslek odaları, sendikalar, TOBB, Tarım Kooperatifleri daha fazla katılım gösterebilirlerdi. Diyanetin de bu forumu izlemesini çok isterdim, Cemaat topluluklarının da. Ama sanırım ön yargılar ve şuur altlarındaki korkular onları böyle bir forumu takip etmekten uzaklaştırdı sanırım. Bir çok Üniversite öğrencisinin doğrusu bu konuyu merak etmesini beklerdim, sıradan ucuz bir konser bile daha fazla izleyici toplayabiliyor.
Dilerim gelecek yıllarda bu şikayetlerimiz azalır.
Foruma bir çok ülkeden, ilimizden katılan, uzaktan da olsa katılan herkese teşekkür ediyorum.
Selam ve dua ile.