Oğullarının, eşlerinin, kardeşlerinin ve yakınlarının kanlı bedenleriyle karşılaşan Keşmirli annelerin arşa yükselen feryadları, semada yankılanırken, dünya müslümanlarının Keşmir'deki zulme sessiz ve tepkisiz kalmaları büyük bir vebal değil mi?
Gözleri yaşlı bir şekilde ellerini Allah'a açıp "Ya Rabbi! Bizi bu zalimlerin elinden kurtar, katından bize bir yardımcı, katından bize bir kurtarıcı gönder!" diye feryad etmeleri bizlerin de kulaklarında yankılanmaz mı?
Zalim Hind askerlerinin saldırılarına maruz kalan, hicabı ve örtüsü üzerlerinden alınan Keşmirli annelerimiz ve bacılarımızın çarisiz çırpınışları bir ok gibi gelip bizim sinemize saplanmaz mı?
"Müslümanların dertleriyle ilgilenmeden sabahlayan benden değildir" diye buyuran Hz. Resul-i EKrem'in kemikleri kabrinde sızlamaz mı?
Daha ne kadar sahipsiz bırakacağız Keşmirli kardeşlerimizi?
Ne kadar daha kulaklarımız kapalı kalacak bu feryadlara?
Daha ne kadar gözlerimizi kapayacağız dökülen gözyaşlarına?
"Keşmirli kardeşim, mazlum bacım, yalnız değilsiniz!" diye feryadlarımız yükselmeyecek mi?
Acaba Keşmirli kardeşlerimizin bu yalnızlığı bizlere Şehid Ahmed Yasin'in "Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum" sözlerini hatırlatmaz mı?
Yüreğinde iman olan fıtratı temiz bütün bacı ve kardeşlerimizi bir değerlendirme yapmak üzere, aşağıda resimlerle başbaşa bırakıyoruz.
VELFECR