Kılıçdaroğlu"nun gözü ve sözü yerinde durmuyor ki!

Hasan Karakaya

Alıştık, "fıkra" veya "hikâye" ile başlamaya ya; bugün de öyle yapalım ve bir "fıkra" ile başlayalım yazıya.

Hikâye bu ya;

"Kız ile damat" ve "anne ile oğlu" altlı-üstlü evde oturuyorlarmış!..

Anne alt katta, kızı üst katta!..

"Damat" biraz "saftorik"miş galiba... Belki de, bu yüzden "iç güveysi" olmayı kabul etmiştir!.. Her söylenene kanar, elinde-avucunda ne varsa, "kaynana" veya "kayınço"suna kaptırırmış!..

Anne ile oğlu ise;

Uyanık mı uyanık!..

Hemen her akşam, pencerenin önüne gelirler, "damadın yolu"nu gözlerlermiş... Elinde bir "paket" veya "poşet" varsa; "allem" ederler, "kallem" ederler, elindekine el koyarlarmış!.. Tabiî, garibim damat da, her seferinde "eli boş" çıkarmış karısının yanına!..

NİYE KIYMA GETİREMİYOR?

Bir gün, kadıncağız, kocasını uğurlarken; "akşama gelirken" demiş, "Bir kilo kıyma getir de, misafirlere köfte yapayım!"

Adamcağız; çıkmış evden, gitmiş işine... Akşama dönerken de, kasaba uğrayıp, "1 kilo kıyma" almış!..

Tam eve girmiş ki;

"Kayınbirader" çıkmış önüne...

"Söyle bakalım enişte" demiş;

"Benim kafam aşağıda mı, yukarıda mı?.. Eğer bilemezsen, elindekini alırım!"

Saftorik damat;

"Ne var bunu bilemeyecek" demiş; "Kafan üstte, iki omzunun üstünde!"

Kayınbirader, hemen "amuda kalkmış" ve demiş ki; "Bilemedin!.. Altta!"

Adamcağız, her zaman olduğu gibi, yine "eli boş" çıkmış karısının yanına...

Kadın bakmış ki; kocasının eli boş, gayet tabiî olarak sormuş; "Hani kıyma nerede?" ne desin garibim;

"Unuttum" demiş!..

Kadın, bu defa sıkı sıkı tembih etmiş: "Bak, yarın da unutursan, rezil oluruz misafirlere!"

Uzatmayalım... Adamcağız gitmiş işe, gelirken de "kıyma" alıp, dönmüş!..

"Uyanık kayınço" yine kapıda... Ama bu defa, "amuda kalkmış" vaziyette, yani başı "altta!"

Sormuş "enişte"sine;

"Başım nerede?"

Enişte, elbette "altta" demiş!..

Kayınço, hemen ayağa kalkmış ve "yine bilemedin" demiş; "Ver bakalım elindekini!"

Çaresiz, vermiş!..

Yine "eli boş" çıkmış eve!..

Karısı, yine sormuş;

"Hani kıyma?.. Niye getirmedin?"

Damat, patlamış;

"Getireceğim getirmesine de, şu senin kardeşinin kafası hiç yerinde durmuyor ki!.."

GAZETE OKUDU, FİKRİ DEĞİŞTİ

Aynı dertten, biz de muzdaribiz...

Şu Kemal Kılıçdaroğlu denilen zat, bir türlü "durduğu yer"de durmuyor ki, hakkında hüküm verelim.

Sürekli "hareket" halinde!.. Vücudunu o kadar "kıvrak" döndürüyor, "söz"lerinden o kadar hızlı "çark" ediyor ki; "yağlı pehlivan" gibi, ne ele sığıyor, ne avuca!..

"Kafa, göz ve söz" bir aşağıda, bir yukarıda... Yakalayabilene aşk olsun!..

Olayı biliyorsunuz;

Çarşamba günü Karadeniz"de, "Vaatlerimi 4 ayda gerçekleştiremezsem, istifa ederim" demişti!..

Bu sözden anlaşılıyordu ki;

"İktidar umudu var!"

Aaa, o da ne;

Cuma günü İstanbul"da, aynı Kılıçdaroğlu, bu defa dedi ki;

"Kimin oyu düşerse, genel başkanlıktan o istifa etsin!"

Görüyorsunuz;

"Göz" de durmuyor yerinde,

"Söz" de!..

Merak ettim; "Bay Kılıçdaroğlu, 48 saat içinde niye ağız değiştirdi?.. Rize"de iktidar umudunu dillendirirken, İstanbul"da niye oy hesabı yaptı?"

Anladım ki, Cumhuriyet okumuş!..

Çünkü, Cumhuriyet"in önceki günkü manşetinde; "Sonuçlar farklı olacak" başlıklı bir haber vardı.

"Solcu, sosyalist ve ulusalcı" Cumhuriyet, manşetinde "Kapitalist Amerika"nın sözcülüğü"nü yapmış ve kimliği meçhul bir "Beyaz Saray yetkilisi"nin görüşlerine yer vermiş!..

Adı belirsiz yetkili diyesiymiş ki;

"12 Haziran seçimleri, eski seçimlere göre hayli farklı olacak!"

Sözlerinin devamı da şöyle;

"AKP, hedeflediği 367 milletvekilini çıkaramaz!.. Ama, yine BİRİNCİ olacaklar... Alacakları tavan yüzde 38"dir!.. CHP, yüzde 25-30 bandında!.. MHP"nin de baraj sorunu olduğunu düşünmüyorum!"

Tam bir "manipülasyon" haberi!..

Rize"de "iktidar hayâli" kuran Bay Kılıçdaroğlu"nun İstanbul"da; "kimin oyu düşerse..." demesi, galiba bu yüzden!..

"Sabahleyin" Cumhuriyet okuyor, "öğleden sonra" görüş açıklıyor!.. Açıkladığı görüş de, keşke kendisinin olsa!..

Kendine "kılavuz" olarak, "meçhul bir Amerikalı"yı seçmiş ya, bu ayıp ona yeter!..

Bakmış ki, "meçhul Amerikalı" AK Parti"nin "birinci" olacağını, CHP"nin de "yüzde 25-30" alacağını söylüyor, hemen çark edip, "kimin oyu düşerse"ye getiriyor sözü!..

Öyle ya;

"AK Parti yüzde 38" diyor Amerikalı... Yani, oylarda düşüş var!..

Kılıçdaroğlu da, sazan gibi atlayıp, "meçhul Amerikalı"ya sarılıyor!..

Yazık, çok yazık!..

"ÖZERKLİK" DE NE?

Ama, asıl mesele bu değil... Asıl mesele, şu "yerel yönetimlere özerklik" meselesi!..

Malûm; Hakkari"de, "BDP katılımlı CHP mitingi" yapan Bay Kılıçdaroğlu, meydanda toplanan "CHP"li görünümlü BDP"lilere" demişti ki; "Yerel yönetimlere özerklik getireceğiz!.."

Gerçi, Rize"de bu sözünden de "çark" etti ve "öyle demek istemediydim" dedi ama, mesele daha derin...

Efendim, bilmem biliyor musunuz;

AK Parti"nin "en önemli adımlarından biri" de, "merkezî idarenin yetkilerinin yerel yönetimlere devri"ni gerçekleştirmekti...

Bunun için de; "Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı" hazırlandı...

Şimdi sıkı durun;

Bu tasarı 2004 yılında Meclis"e geldi... Bilin bakalım, "en sert tepki"yi kim gösterdi?..

Elbette CHP!..

Bugün "yerel yönetimlere özerklik" diyen CHP, 2004 yılında şöyle diyordu;

"Bu tasarı ile Türkiye"nin üniter yapısının bozulması hedeflenmektedir!"

Görüşmeler çok sert ve gergin geçmiş ancak Meclis"te kabul edilmişti!..

Ne var ki;

Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bu yasayı "veto" etti!..

İMZA, KEMAL KILIÇDAROĞLU!

Şimdi, şöyle diyebilirsiniz;

"O zaman Deniz Baykal vardı, şimdi ise Kılıçdaroğlu"nun Ye-CHP"si var!"

O halde, Kılıçdaroğlu"na bakalım...

Tarih, 11 Haziran 2004...

O tarihte, "Belediyeler Kanun Tasarısı" hazırlanır ve görüşülmek üzere Komisyon"a gelir... Hemen söyleyelim; Bay Kemal Kılıçdaroğlu da, "komisyon üyesi"dir!..

"Kılıçdaroğlu"nun imzası"nın da bulunduğu, "CHP"nin muhalefet şerhi"nde denilir ki;

"Bu tasarı; Kamu Yönetimi Temel Kanunu esas alınarak hazırlanmıştır... Tasarı, pek çok hükmüyle Anayasaya aykırılıklar içermektedir. Aynı mantıkla ele alınan Belediye Kanunu Tasarısı"nda da doğal olarak Anayasaya aykırı düzenlemelere yer verilmiştir."

Ne olmuştur sonra?..

İçlerinde Kemal Kılıçdaroğlu"nun da bulunduğu CHP"liler; "üniter yapıyı bozacak" iddiasıyla, "Belediyeler Kanunu"nu, İl Özel İdareleri Kanunu"nu ve Büyükşehir Belediyeleri Kanunu"nu, Anayasa Mahkemesi"ne taşımışlardır iyi mi?!?..

Dün dündür!.. Bugün, bugün!..

Hele söyleyin;

"Kılıçdaroğlu"nun gözü de, sözü de yerinde durmuyor" derken, haksız mıyım!..

Sonunda olan;

"Gariban CHP"lilerin oyları"na olacak!..

Böyle bir Kılıçdaroğlu"na;

Maalesef oylarını kaptıracaklar!..

Bahçeli"nin "Bayrak" sessizliği!

Merak ettim, "arşiv"i taradım... MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, acaba "CHP"ye yönelik eleştiri" yapmış mı?.. İnanır mısınız; Devlet Bey"in, CHP"ye ve Kılıçdaroğlu"na yönelik elle tutulur bir tek eleştirisi yok.

Buna karşılık, "Hakkari"deki kepenk kapattırma" eyleminden yakınan Başbakan Tayyip Erdoğan"a demediğini komuyor!..

Elinin beş parmağını açıp, "sesinin en yüksek tonu"yla öyle bir bağırıyor ki; o öfkeli yüzü "hamile bir kadın" görse, herhalde çocuğunu düşürür!..

Bağırıyor Devlet Bey; "Hakkari"de kepenkler kapandıysa, bunu yapanlar, senin besleyip büyüttüğün PKK"lılardır!"

İyi, hoş da; Erdoğan"a böylesine saldıran Devlet Bey, meselâ Kılıçdaroğlu"na niye bir tek söz etmiyor?..

Öyle ya; "Erdoğan"ın besleyip, büyüttüğü"(!) o PKK"lılar, 2 gün sonra, aynı Hakkari"ye gelen Kılıçdaroğlu"nun yollarına halılar serdiler, "kepenk"leri açtılar ve de, "CHP mitingi"nde "kalabalık" oluşturdular!.. "Türk bayrağına alerjileri" olduğu için de; "meydanda bir tek Türk bayrağı yok"tu!..

Herhalde, o şartla geldiler CHP mitingine!..

Peki; ambleminde "hilâl" olan MHP"nin genel başkanı Devlet Bey; "hilâlsiz bir miting" yapan Kılıçdaroğlu"na karşı, niye "dut yemiş bülbül" kesildi, niye "çıt" çıkarmadı?..

Yoksa, aralarında "gizli bir mutabakat" mı var?!?
 
akit