KİLİT NOKTALAR Masonların Elinde

Evrim teorisinin bilim karşısındaki yenilgisini konu alan çalışmaları ile bilinen ve “Harun Yahya” müstear isimli Adnan Oktar’ın Fahri Başkanı olduğu Bilim Araştırma Vakfı’nın...

Evrim teorisinin bilim karşısındaki yenilgisini konu alan çalışmaları ile bilinen ve "Harun Yahya" müstear isimli Adnan Oktar'ın Fahri Başkanı olduğu Bilim Araştırma Vakfı'nın (BAV) yıllardır süren davasıyla ilgili avukatlarından Kerim Kalkan'dan dikkat çeken açıklamalar geldi. Kalkan, 8 yıldır süren BAV davasının merak edilen tüm ayrıntılarını Vakit'e anlattı.

Bir müddettir gazetelerde Bilim Araştırma Vakfı Davası ile ilgili çeşitli ilanlar yayınlanıyor. Bu ilanlardan sonra da hemen başka gazetelerde bunlarla ilgili haberler yer alıyor. Konu her ne kadar güncel olsa da yaklaşık sekiz senelik bir geçmişi var. İsterseniz, en başa dönüp olanları kısaca bir özetleyebilir misiniz?
Bilindiği üzere Bilim Araştırması Vakfı Davası 12 Kasım 1999 günü saat 03.00'da yapılan polis baskınına dayanıyor. Baskın, İstanbul Organize Suçlar Şubesi'ne bağlı polislerle vakıf camiasına ait olduğu düşünülen 50 ayrı eve yapılmış ve 100'e yakın kişi gözaltına alınmıştı.

İFADELER İŞKENCE ALTINDA VERİLDİ
Oldukça büyük bir operasyon. İnsan ister istemez böylesine bir büyük operasyon ve yıllarca süren yargılamadan sonra "iddiaları çok sağlam delillere dayanan bir dava olmuştur" diye düşünüyor?
Durum tam tersi. Operasyon sonrası bugün delil olduğu iddia edilen tek şey işkence altında zorla imzalatılan sahte ifade tutanakları ile yapılan uydurma suçlamalardır.
Yani elle tutulur bir belge, bir resim gibi bir şey yok?
Evet yok. Zaten bu nedenle de 8 yıl süren davada İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde 2006/26 Esas nosu ile görülen davada sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Şu an yargılamayı yapan mahkemedeki savcı da, esas hakkında mütalaasında, "mahkememizce toplanan deliller arasında sanıklar aleyhinde delil bulunmamaktadır" diyerek beraat talebinde bulunmuştur.
Ama ortada hâlâ devam eden bir yargılama var?
İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi beraat kararının yanında diğer tüm sanıklar için Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 313. maddesinden zaman aşımına girdiğine de hükmetti. Ancak Yargıtay 8. Ceza Dairesi bu kararı bozdu ve kalan sanıkların 4422 sayılı kanunun ihlali gerekçesiyle yeniden yargılanmasına hükmetti. Ancak Yargıtay 5. Ceza Dairesi de bu kararı ortadan kaldırdı. Yani olay başa dönmüş oldu. Buna göre; bugün, davanın zaman aşımı nedeniyle düşmesi gereklidir. Hadise budur. Tartışma bunun etrafındadır. Fakat mahkeme hem bazı basın organların tepkisinden çekindiği için, hem de üzerindeki baskılar nedeniyle yargılamayı sürdürmekte ısrar etmektedir.
Yani bir grup, isnat edilen ifadeler nedeniyle yargılanıyor ve beraat ediyor. Daha sonra aynı grubun bir kısmı aynı isnatlarla yargılanmaya devam ediyor. Bu durum nasıl oluyor?
Yargılama sürecinde birçok çelişki ya da hukuksuzluk yaşandı bu da bunlardan biri, belki de en önemlisi. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı 29.02.08 tarihli celsede, "Yasak usullerle alınan ifadeler delil olarak değerlendirilemeyeceği CMK'nun 148. maddede anlaşıldığından..." şeklinde belirterek emniyet ifadelerinin geçersizliğini kabul etmiştir. Ancak bir celse sonra, kararını yalnızca geçersiz belgeler üzerine bina etmiş olan Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin bozma ilamına uyma kararı almıştır.

İŞKENCEYİ BELGELEDİK
İfadelerin işkence altında alındığını belirtiyorsunuz ama bunun dayanağı nedir?
BAV mensupları hakkındaki mesnetsiz suçlamaları içeren polis ifadelerinin işkenceyle elde edildiği İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanlığı'nın 7 ayrı adli tıp raporuyla belgelenmiştir. Söz konusu sahte tutanakları düzenleyen görevliler hakkında "işkence yapmak" suçundan 216 yıl hapis istemiyle dava açılmıştır ve bu dava halen sürmektedir
Gazetelere verilen ilanlarla mahkeme üzerinde baskı kurmaya çalışıldığı söyleniyor. Buna ne diyorsunuz?
Bunlar demokratik bir hakkın, hukuk kuralları içerisinde kullanılmasıdır. Bu ilanlarla, yargılama sürecinde kamuoyunun bilmesinde yarar bulunan eksikleri, aksayan yönleri hukuka saygılı bir biçimde ortaya koyuyoruz. Aslında ilanlar mahkeme üzerindeki mevcut baskının yok edilmesine yönelik açıklamalardır. Baskının kaldırılmasıyla kamu vicdanı devreye girer ve haksızlıklar yapılamaz olur.

TÜRKİYE'DEKİ MASONLAR
Pek sizce bu baskının sebebi nedir?
BAV Fahri Başkanı Adnan Oktar'ın da dile getirdiği gibi Türk Masonluğudur. Türkiye'de kayıtlı 5 bin ve gizli kayıtlı olan 2 bin yani toplam 7 bin Mason var.
Bunlar gidip tarlalarda çalışan yahut dışarıda seyyar satıcılık yapan sıradan insanlar değil. Bunlar devletin çok önemli kilit kademelerine yerleşen insanlar.
Vakit

Araştırma Haberleri

Amerikalı Cerrahlar Gazze'de Yaşadıklarını Anlattı
İslam korkusunu yayanlar, İslam'ın dünya ırklarını Batı'nın tahakkümünden kurtarabileceğini biliyor
TARİHTEN BİR SAYFA l BÜYÜK İRAN KITLIĞI
6284'ün Perde Arkası(VİDEO)
Seçimlere ABD Mudahil Oluyor. DİKKAT!!!