Bölgede kim kimi vuruyor?
ABD gerçekten bölgeden terörü kovmak için mi orada duruyor.
Hatırlayalım, ABD bölgeye niçin gelmişti, halkı Saddam’ın zulmünden kurtarmak için değil mi? Peki sonuç ne oldu.. Terör bitti mi!
Peki dün Saddam belasından halkı kurtarmak için bölgeye gelenler, Esed zulmüne, Sisi darbesine karşı neden seslerini çıkartmıyorlar..
IŞİD’i kuranlar daha önce Irak’ta Ebu Gureyb’de yatan Selefi grublar değil mi.. ABD, bu işin farkına yeni mi varıyor.. İngiliz istihbaratı, bu grublar Suriye’ye girerken ve geri dönup sünni Arap aşiretleri ve Saddam’ın gizli ordusu Cumhuriyet ordusunun elemanları ile buluşup, Cumhuriyet ordusunun toprağa gömülü gizli silahlarını yeraltından çıkartıp, bölgeden devşirdikleri, Sünni, dünki Selefi - Vehhabi grublara dağıtırken uyuyorlar mı idi. Fransa’da mı bu gidişattan hiç haberdar olmadı. İsrail’de batılı dostlarını bu konuda uyarma gereği duymadı öyle mi!
Bu yalana inanmamızı mı istiyorsunuz..
Şimdi, Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleri, ABD ile birlik olup, IŞİD’e vurmak için ortak operasyon düzenliyor..
Dün bölgedeki bazı Selefi/ Vehhabi grublar Suudiler tarafından desteklenmiyor mu idi..
Tavşana kaç, tazıya tut diyorlar.
Saddam’ı Kuveyt’e saldırması konusunda ABD elçisi bizzat teşvik etmemiş mi idi. Saddam’a o cehennem topunu İngilizler satmamış mı idi.. O kimyasal silah deposunu kim kurmuştu.. Hatta Vatikan da işin içinde idi.. P2 Locasını, Üstad-ı azam Licio Gelli’nin o karanlık ilişkilerini hatırlayın. İran-Irak savaşını hatırlayın. Bunların hiç biri durduk yerde olmadı. Bugün oynanan oyun da bundan farklı değil.. Darbeler, terör, savaşlar hepsi bu kanlı, karanlık ve kirli senaryonun bir parçası. Bölgede yeni bir durum yok. Bildik oyunlar. Aslında biz bu oyunu daha önce görmüştük. Bölgede baronlar av partisi düzenliyorlar.. Kontrollü bunalım stratejisi dedikleri bir oyun bu..
Batılı güçler bu vesile ile, IŞİD bahanesi ile kendisi için tehlikeli, riskli gördüğu her yeri vuracak, herkesi kara listeye alacak, avlayacak, birilerinin mal varlıklarına el koyacaklar.. Havadan vurmakla kalmayacaklar. Black water gibi özel timler, keskin nişancılar marifeti ile, nokta hedefleri gidip evinde vuracaklar. Silah depolarını havaya uçuracaklar. İnsani yardım diye, organ ticareti yapacak birileri. Birilerini köşeye sıkıştırıp, tehdit ve şantajla ajan yapacaklar.. Bildik hikayeler..
Bölgemizden birileri cihad aşkına, kendi ülkelerindeki diktatörlük rejimlerine karşı direnmek için insan kazanmak, eğitim almak, silah temin etmek için hayal kurarken, uluslararası istihbarat örgütlerinin, silah tüccarlarının oyuncağı olabilirler..
Gidişat hiç de hayra alamet değil.. Sûfi, Selefi, Şii kavgası yetmiyor, buna bir de Kürt konusu eklendi.. Yarın bu sorun nerelere sirayet eder belli değil.. Bakarsınız Ürdün’ü vurur. Şimdilik İsrail ve Esed memnun gözüküyor.. Yarın buradan dünyaya yayılacak paramiliter grublar Newyork, Londra, Paris, Berlin, Roma’da kendini gösterebilir. Rüzgar ekenler fırtına biçmek durumunda kalabilirler.. Suudiler, BAE bu işten zararlı çıkabilir. Göreceğiz..
Suriye’nin bu işten karlı çıkması mümkün değil.. Batılılar bir şekilde bölgeye gelmeye başladı. Yerleşmek, kalıcı olmak için her yolu deneyecekler.. Türkiye güvenli koridorla, göç dalgasını sorunlu bölgede durdurmak için askeri olarak bölgeye girecek..
Yemen’de Husilerin iktidara ortak olacak güce ulaşması ile Suudi Arabistan’ın kuzey ve güneyinde, Arap yarımadasının doğusunda ve kuzey batısında İran ve Şii varlığı Sünni Arap dünyasında yakın ve sıcak bir tehdit olarak etkisini hissettirmeye başladı. Bu kriz bugünden yarına aşılmayacak ve sorun Esed rejiminin ifade ettiği riskten çok daha büyük. Kapsamlı, etkileri itibarı ile daha uzun ömürlü ve daha yakıcı olabilir.
Bugünkü bu zulüm düzeninin kuruluşu kolay olmadı. Bir çok insanın kanı döküldü. Bu düzenin yıkılması da kolay olmayacak.. Bir çok insanın hayatı kararacak, canı acıyacak. Çünki beyaz efendi gasbettiği şeylerden vazgeçmek istemiyor.
Bütün bu olumsuzluklar, bazı gerçekler üzerinde düşünmemiz için tarihi bir fırsat sunuyor bize. Vahdet ve İslam dünyasının birliğine giden yolda hepimize büyük görevler düştüğünü gösteriyor.
Çeçenistan’da, Mali’de, Yemen’de, Afganistan, Irak, Suriye, Mısır’da yaşananlar bize ders olmalı.
Kibriti gözümüze çok yaklaştırırsak, arkasında bir ormanı kaybedebiliriz.. Büyük fotoğrafı görmeli ve adımları ona göre atmalıyız. Oyuna gelmemeliyiz. Selam ve dua ile.
yeniakit