"ABD 1998'de Afganistan'a Cruise füzesi yolladı ve Usame'yi (Bin Ladin) öldürmeye çalıştıkları söylediler. Usame'yi tanımıyorduk, ben tanımıyordum, basit bir adamdı.
Hepimiz şok olduk. Ben bunlardan biriydim, gecenin bir yarısı acil bir toplantıya çağrıldım ve ABD'nin Afganistan'a saldırdığı söylendi. 75 tane Cruise füzesi bir adamı öldürmek için... O adamı ıskaladılar ama 19 öğrenciyi öldürdüler. Özür bile dilemediler.
Bizim durumumuzda olsaydınız ne yapardınız? Eğer biz gidip ABD'ye 75 füze yollasaydık ve deseydik ki; "elçilik saldırılarından sorumlu olduğunu düşündüğümüz bildiğimiz değil- bir adamı öldürmek için attık füzeleri" daha sonra o adamı ıskalayıp 19 başka ABD vatandaşını öldürseydik ABD ne yapardı? Hemen savaş açardı. Ama biz soğukkanlı hareket ettik. Savaş açmadık, içerde de bir sürü sorunumuz vardı. Bu yüzden bu meseleyle ilgili olarak açık fikirli olduk. Dedik ki bu adamın Kenya ve Tanzanya saldırılarında parmağı olduğu ispatlansın biz onu cezalandıracağız.
Kimse ispatlama yoluna gitmedi. ABD yargı sistemimize inanmadığını söyledi. Şaşırmıştık, ABD'de nasıl bir yargı sistemi vardı? Onlar nasıl bir yargı sistemi olduğunu bize gösterdi, suçlu bile olsa bir şüpheliye makul savunma süresi vermeden öldürmeye çalışarak... Önce yargılanmalıydı. Bu reddedildi. Bizim yargı sistemimize inanmadıklarını, New York'a getirilmesi gerektiğini söylediler. Reddedilen 2. talebimiz, bu adamın faaliyetlerini araştırmak üzere uluslararası bir grubun ülkemizde araştırma yapmasıydı. Bu niyetimiz de reddedildi. 3. öneri olarak Afganistan'ın ve Suudi Arabistan'ın onaylayacağı bir İslam ülkesinin bu olaya el atmasıydı. Bu da reddedildi.
Çünkü biz ve kişisel olarak da ben ABD'nin habire kendilerine para kazandıracak bir adam aradığını düşünüyoruz. Gorbaçov; "ABD'ye en kötü şeyi yapacağım" dedi, düşmanını ortadan kaldıracağını söyledi. Sovyetler Birliği'ni dağıttı. Haklıydı da.. Çünkü Sovyetler dağılınca Pentagon, CIA ve FBI'daki birçok kişi işini kaybetti, onlara ihtiyaç kalmadı.
Bu yüzden düşündük ki; bu adamlar kendilerine bütçe kazandıracak bir adam arıyorlar. Belki de yıllık bütçelerini makul göstermeye çalışıyorlar. Belki de vatandaşlarının hâlâ savunulma gereği hissetmelerini istiyorlar. Afganistan terörist bir ülke değildir. Eğer terörizm kelimesi terör kelimesinden türüyorsa; ormana, suya zarar veren kitle imha silahları, nükleer silahları olan ülkeler terörist devlettir. Biz değil, füze, bir iğne yapamıyoruz nasıl terörist devleri olabiliriz, dünyaya nasıl zarar verebiliriz?
Afganistan'daki durum bizim yarattığımız bir şey değil, Afganistan'daki durum dünyanın görüntüsünü yansıtıyor. Eğer aynadaki görüntüden hoşnut değilseniz aynayı kırmayın, yüzünüzü değiştirin.
22 yıllık savaş, altyapının zarar görmesi, mülteci problemleri ve tarım alanlarındaki mayınlar gibi sorunlarla karşı karşıya olmamıza rağmen, Rusya'nın propagandasıyla BM bize yaptırım uyguladı. 1 ay önce 700 çocuk öldü. İşte burada, 700 çocuk yetersiz beslenme ve çeşitli sebeplerden dolayı öldü. Kimse bunun üzerinde durmadı. Ama herkes heykeli biliyor. Bizim için şaşırtıcıydı; eğer dünya geleceğimizi ağır yaptırımlarla yok ediyorsa geçmişimizle ilgili endişelenme hakkı yoktur. Ağır ekonomik yaptırımlarla geleceğimizi yok ediyorlar, ne hakla geçmişimiz hakkında konuşuyorlar?
Misilleme için heykeli yok etmenin rasyonel ve mantıklı olmadığını biliyorum. Nasıl olduğunu anlatayım: İskandinav ülkelerinin birinden heykelin yüzünü restore etme projesiyle biri geldi. Bizden biri de; "bu parayı heykeli restore etmek yerine çocuklar için kullanalım" dedi. Paranın sadece heykel için olduğunu söylendi. Bizimkiler dediler ki; Eğer çocukları düşünmüyorsan, biz de heykeli düşünmeyiz ve yok ederiz. Bu konuda haklıyız veya değiliz demiyorum. Kendinizi bizim yerimize koyun türlü problemlerle karşı karşıya olsaydınız ne yapardınız? Çocuklar gözünüzün önünde ölüyorsa ve size yaptırım uygulanıyor olsa ve aynı kişiler gelse ve heykeli restore edeceğiz dese ne yapardınız?
Yönetimle konuştum, heykeli yıkma fikrinin kendilerine ait olmadığını ancak halkın çok kızgın olduğunu ve onu yok etmek istediğini söyledi. BM Genel Sekreteri Pakistan'a gitti ve bizim temsilcimizi ziyaret etti. Bu adam çocuklar için ya da 6 milyon mülteci veya Afganistan'daki fakirlikle ilgili konuşmak için görüşme talep etmedi sadece heykeli konuşmak için görüştü. Ayrıca Kabil'e bir görevli gönderdiler heykeli konuşmak için. Şaşkına döndük. Dünya bir heykeli düşündüğü kadar insanları düşünmüyordu. Ben misilleme için heykel yok edilmeliydi demiyorum. Bunu biz yapmadık, eğer yapacak olsaydık 3 sene önce yapardık. Çünkü o bölgeye 3 sene önce hakim olduk.
Gerçekten saçmaydı.. Bu insanlar çocukları düşünmüyorlar sadece heykeli düşünüyorlar ve sizi temin ederim ki bizim mirasımız (heykel) onların umurlarında değil, öyle olsaydı geleceğimizi yok etmezlerdi.
Bize uygulanan yaptırımlar ideolojimizi değiştiremeyecek. Çünkü bizim için ideoloji her şeydir. Belki ekonomik yaptırım ABD'ye söker çünkü ABD için ekonomi her şeydir ancak bizim için ideolojimiz her şeyimizdir.
Bizi bunlarla değiştiremezsiniz. Biz hiçbir şey için yaşamaktansa herhangi bir şey için ölmenin daha iyi olduğuna inanıyoruz..."
Bir Taliban yetkilisinin Bin Ladin'le ilgili anlattıkları bunlar... Ve aslında başka bir dünyadan anlatmaya çalıştıkları...
Bin Ladin öldürüldü.. Öldürülmeyip yargılansaydı: 11 Eylül saldırılarının bütün gizliliklerini öğrenseydik. Üstü kapatılan El Kaide saldırılarının mahiyetini öğrenseydik. Terörle mücadelenin kirli tarihini öğrenseydik. Son on yılın bütün karmaşık ilişkilerini, insanlık tarihinin yüz karası bağlantılarının sırrını öğrenseydik. Bir tarih aydınlansaydı... Ne olurdu?
Doğu ve Batı'da her şey altüst olurdu, bütün hesaplar bozulur, oyunlar çözülürdü? Dünyanın şekli değişirdi.
Peki kim gizliyor, kim örtüyor, kim bizi kandırıyor?
yenişafak