Galiba seferberlik ilan ettiler, olanca güçleriyle dört bir yandan üzerimize üzerimize geliyorlar.
Tahliyelerden bu yana süren yoğun saldırılarıyla medya, medyayı memnun etmek için çırpınıp duran güvenlik güçleri, hatta üst düzey yöneticiler ve siyasiler üzerimizde bir linç kampanyası yürütüyorlar.
Dünyamızı dar etmek için, hayatımızı zehir etmek için ne gerekiyorsa yapıyorlar, adeta bizi bir kaşık suda boğmak istiyorlar.
Ve bir tek gayeleri var: Tahrik ederek bizi şiddete zorlamak, sabrımızın sınırlarını tahrip etmek, öfkeyle hareket etmemizi sağlamak ve bizi marjinalleştirmek"
Ve böylece bizi yerin altına itmek"
Evet, birileri ısrarla bu camiayı yerin altına sokmak istiyor.
Bunun için geç kalmış durumdalar, bunu asla başaramayacaklar, çok gülünç ve ahmakça bir yola tevessül ediyorlar.
Allah"ın izniyle en öfkeli delikanlımız bile bu oyuna gelmeyecektir. Sabrın meyvesini tadanlarımız ise bütün bu yapılanları tebessümle karşılamaktadır.
Her şeyden önce, meydanların insanını, stadyumların insanını, caddelerin ve salonların insanını bu saatten sonra yerin altına sokmaya çalışmak gerçekten ahmakça bir uğraştır.
Yerin altına kimler girer biliyor musunuz?
Unutulmasın ki, bu milletin yüzde doksandan fazlası müslümandır, böyle bir ülkede ancak azınlıklar yerin altına girerler.
Bu milletin içinde kökü olmayanlar yerin altına inerler, tabansızlar yerin altına inerler.
Bu aziz milletle dokusu uyuşmayanlar girer yer altına, hiçbir yönüyle bu millete benzemeyenler, bu millet gibi yaşamayanlar, bu milletin yaşantısına savaş açanlar yer altına girerler.
Bu milletle savaşan çeteler yerin altına çekilirler ve savaşlarını oradan yürütürler ve yürütmektedirler.
Bize gelince, işte buradayız, orta yerdeyiz, yerin üstündeyiz.
Her birimizin kimliği, kişisel bilgileri net ve berrak bir şekilde orta yerdedir.
Kendimiz gibi düşüncemiz de, neyi talep ettiğimiz de, ne yapmak istediğimiz de net ve berrak bir şekilde ortadadır, ilan ediyoruz.
Bizler Müslümanlarız, Müslümanlığımız bizim üst kimliğimizdir.
Bugüne kadar üzerimizde uygulanan baskı ve zulümlere karşı itirazımız var, söyleyecek bir çift sözümüz var.
Müslümanlığımızı görünür kılmak isteyenleriz.
Allah"ın dinini hayatımızın bütün alanlarına taşımak isteyenleriz, bunun için çırpınıp duruyoruz.
Ve bir de mustazaflarız, gerçekten mustazaflarız, neden zayıf bırakıldık, neden ezildik durduk, bu hususta da söyleyecek sözümüz var.
Sizin de bildiğiniz gibi, bütün bunları saklı gizli yapmıyoruz, meydanlardan haykırıyoruz, stadyumlarda seslendiriyoruz, caddelerde ve salonlarda dile getiriyoruz.
Bu gazetelerden, bu sütunlardan, bu stüdyolardan ilan ediyoruz.
İşte yaptıklarımız, işte koşuşturmalarımız, işte müslüman halkımıza yönelik çalışmalarımız, işte etkinliklerimiz.
Kimliğimiz ne kadar net ve berraksa, her birimizin adresi de aynen o şekilde apaçık ortadadır.
İşte buradayız, işte evlerimiz, işte adreslerimiz, işte okullarımız, işte çalıştığımız yerlerin adresleri, işte derneklerimiz, işte kuruluşlarımız"
Durum böyle olunca, bizler için kullanılan "Yakalandılar" kelimesini şiddetle reddediyoruz, asla kabul etmiyoruz, gerisin geri yüzlerine çarpıyoruz.
Kaçanlar için kullanılır bu kelime. Evlerine, iş yerlerine gayri insani ve barbarca yapılan baskınlarla gözaltına alınan müslümanlar için "yakalandılar!" kelimesini kullanmak çok kalleşçedir.
Ve bir de şunu asla unutmayın;
Bizim evlerimiz bizim mescidlerimizdir, mescide nasıl girilirse lütfen o şekilde girin bizim evlerimize. Aksi takdirde ister istemez gözümüzün önüne Filistin evlerine yapılan baskınlar gelmektedir
doğruhaber