kilometre uzunluğunda ve 6 metre genişliğindeki çatlağın civarında araştırma yaparken yerin sarsılarak dibe çökmesine kendi gözleri ile tanık oldu.
Afar bölgesi altında bulunan üç tektonik tabaka, Afrika ve Arap tabakalarının ayrı yönlere sürüklenerek iki fay hattı oluşturmasına neden oldu. İki fay hattının ayrı yönlere ayrılması ile yer kabuğu yaklaşık 10 km içine çökmesine ve Kızıl Deniz ile Aden Körfezi için yer açılmasını sağladı. 2006 senesinde ortaya çıkan yarığın etrafındaki yer kabuğunun birbirinden ayrılması ilk olarak içi 2 bin futbol sahasını doldurmaya yetecek lav içeren 41 km uzunluğunda bir çatlak meydana getirmişti.
YENİ OKYANUS SİNYALLERİ
Arap Yarımadasının altını örten Arap Boynuzu bölgesinin kıvrımında bulunan çatlağın zamanla büyümesi ile bilim adamları, Afrika'nın Kızıl Deniz'in baskınına uğrayacağını ve zaman içerisinde yeni bir okyanus oluşabileceğini belirtiyor.
Oxford Üniversitesi uzmanları, Eylül 2005'te yaşanan depremlerden beri Afar Üçgeni'ndeki tektonik hareketlenmenin durmadığını söylerken, oluşan gediklerden yüzeye çıkan lavların derinliği 3 ile 5 km arasında değişen çukurlara dolduğunu belirtti. Bu şekilde devasa bir çöküntü halini alacak Afar'ın Kızıl Deniz ile birleşmesi, yeni bir okyanusun oluşma ihtimalini doğuruyor.
KIZIL DENİZ'İN OLUŞUMUYLA BENZERLİK
Londra Üniversitesinin Eylül ayından beri yürüttüğü çalışmalarda ise yeni oluşan gediklerden sülfür kokularına karışmış, sıcaklığı 400 dereceyi bulan gaz ve dumanların yükseldiği tespit edildi.
Derinlikleri 30-40 metreyi, uzunlukları ise yüzlerce metre olan gediklerin bazılarında ise bazalt lav hareketleri, püskürmeler gözlemleniyor. Uzmanlar lavların kaynağının dünyanın yer kabuğunun altından gelen erimiş kayalar olduğunu ve Afrika kıtasının içinden bir meşale gibi aktığını açıkladılar.
Dünyanın çekirdeğinden yer kabuğunun üzerine ilk lav püskürmesi 30 milyon yıl önce yaşanmış ve benzer bir süreç sonucu Afrika ile Arap yarımadası ayrılarak Kızıl Deniz oluşmuştu.
Afar Üçgeni şu an için çevresini örten doğal yükseltiler sayesinde Kızıl Deniz'in gazabından kurtulurken, bilim adamları bu durumun fazla sürmeyeceğinden endişeliler.