Kıyamet fitneleri üzerine

Abdurrahman Dilipak

Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Resulullah şöyle buyurdu: Bildiğimi bilseydiniz, çok ağlar az gülerdiniz! Genel anlamda “Tarihin sonu”, tarihin en trajik sahnelerinin yaşanacağı bir dönem olacak. “Yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” hayali kuranlar için Allah “Yeryüzünde bir cehennem” ve ölümsüzlük hayali kuranların dua ile ölümü istedikleri bir hayat hazırladı.

Büyük alametler başladıktan sonra zaten iman edenler için göç zamanı geldi demektir. Küçük alametler yaşanırken, Hz. İbrahim’in imanına sahip olanlar, atıldıkları ateş gül bahçesine dönecek. Lanet ve zulüm ne kadar büyükse, mucize ondan da büyük olacak. Allah’ın gazabı inkârcıların üzerinde, rahmeti, esirgeme ve bağışlaması daha fazlası ile müminlerin üzerinde olacak. Onun için gam yok!

“Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda (sırat-ı müstakim üzere) oldukça, sapıtmış olanlar size zarar vermez..” (Maide 105). Resulullah’ın, bu ayetle ilgili olarak kendine sorulan bir soruya, şu cevabı verdiği rivayet edilir: ““Ma’rufa sarılın, münker’den de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir hevâ, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (kendinden öncekileri, ilim-hikmet, tecrübe sahiplerini dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini görürsen o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir.”

Yerin altının, yerin üstünden daha hayırlı olduğu bir zamandan söz edilir. İşte her nefes alışverişimizde o zamana bir adım daha yaklaşıyoruz.

“İnsanlara (kitle halinde) ölüm isabet edip, kabirlerin (ücretli) hizmetçiler tarafından kazılacağı” bir zamandan söz edilir. Ölenin niye öldüğü, öldürenin niye öldürdüğünü bilmediği bir fitne zamanından söz edilir. Öfke ile kalkanın zararla oturduğu böyle bir zamanda, bu fitneden uzak kalmak tavsiye edilir. “Eve, ehlinize, komşunuza, akraba ve arkadaşlarınıza sahip çıkın“ denilir. “Kişi o fitnelerde mü›min olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü›min olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır.” Acele etmeden, teenni ile, istişare ve şura ile, merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olacak şekilde hareket etmemiz gerekir. Adaletten sapmamamız gerekir. “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kişinin en hayırlı malının, peşine takılıp dağ geçitlerini ve yağmur düşen yerleri takip edeceği koyunu olacağı zaman yakındır. Böylece dinini fitnelerden korumuş olur.”

“Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.” Orada bulunanlardan biri: “O gün sayıca azlığımızdan mı?” diye sordu. “Hayır, buyurdular. Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan çer-çöpler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize dünya sevgisi ve ölüm korkusu salacak” buyurdular!

Bir başka rivayette, ensest ilişki ile ilgili olarak “ümmetimden de bu çirkin işi mutlaka yapan olacaktır. Nitekim Beni İsrail 72 fırkaya bölünmüştü. Benim ümmetim de 73 fırkaya bölünecektir. Bunlardan biri hariç hepsi ateştedir.” “Bu fırka hangisidir?” diye soruldu. “Benim ve ashabımın üzerinde olduğu şeyden ayrılmayanlardır!” buyurdular. (Tirmizi)

Sevban RA anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Ümmetim için saptırıcı imamlardan korkarım. Ümmetim arasına kılıç bir kere girdi mi, artık kıyamet gününe kadar kaldırılmaz. Ümmetimden bir kısım kabileler müşriklere iltihak etmedikçe, ümmetimden bir kısım kabileler putlara tapmadıkça kıyamet kopmaz. Ümmetimde otuz tane yalancı çıkacak hepsi de kendisinin peygamber olduğunu iddia edecek. Hâlbuki ben peygamberlerin mührüyüm (sonuncusuyum) ve benden sonra peygamber de yoktur. Ümmetimden bir grup hak
üzerinde olmaktan geri durmaz. Onlara muhalefet edenler onlara zarar veremezler. Allah’ın (Kıyamet) emri, onlar bu halde iken gelir.” İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: «Resûlullah buyurdular ki: «Ümmetim çalımlı çalımlı yürüdüğünde ve yöneticilerin evladları yabancılara hizmet etmeye başladıklarında o toplumun şerirleri hayırlılarına musallat edilecektir.» (Tirmizi)

Hz. Ali RA anlatıyor: “Resûlullah (bir gün): “Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?” diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle): “Ey Allah’ın Resûlü, yani böyle bir hal mi gelecek?” dediler. “Evet, hatta daha beteri!” buyurdu. Bir rivayete göre de zina, içki, şehveti okşayan eğlenceyi helal görenlerin kimi helak edilecek, kimi de hınzır ve maymuna çevrilecek.”

Hz. Cabir RA anlatıyor: “Resûlullah buyurdular ki: “İblis’in arşı deniz üzerindedir. Oradan askerlerini gönderip insanları fitneye atar. Bunlardan, yanında mertebece en yüksek olanı en büyük fitneyi çıkarandır. Askerlerinden biri gelip: “Şunu şunu yaptım!” der. İblis: «Hiçbir şey yapmamışsın!» der. Sonra bir diğeri gelip: «Ben falanı(n peşini) hanımıyla arasını açıncaya kadar bırakmadım!» der. İblis onu kendisine yaklaştırıp: “Sen ne iyi iş yapmışsın!” der.” (Müslim)

Aman ha, ailenize sahip çıkın, komşunuz, akrabalarınız ve iş arkadaşlarınızla iyi geçinin. Birbirimizi uyaralım, birbirimize nasihatte bulunalım. İstişareden ve şuradan ayrılmayalım. Cahillikten ve zulümden Allah’a sığınalım, adil şahitler olalım. Din nasihatle kaimdir. Müminler birbirilerinin velisidir. Hakkı ve hayrı tavsiye edelim. Tevbe edelim, sabırlı olalım, çokça dua edelim, şükredenlerden olalım. Kul hakkından sakınalım. Hiçbir şeyi ihtirasla istemeyelim, bağışlayıcı olalım. Dedikodu, gıybet, yalan, iftiradan uzak duralım, kalabalık ve insan yapımı yüksek yerlerden uzak duralım. Tabiata, dağ yamaçlarına kendi kendine yeterli mekânlarda fıtri, stresten uzak, asude mekânlarda yaşamak üzere planlar yapalım inşallah. İnsanın kendi el emeğinden daha hayırlı bir şeyin olmadığı bir zamana doğru gidiyoruz. Selam ve dua ile.