Kıyamet Nesli’nin doğuşu

Abdurrahman Dilipak

Biz insan soyunun, son mutasyon öncesi son örnekleriyiz. Size kendi tarihimizi ve gelecekte bizi bekleyen tehditleri anlatacağım.

Hz. Adem dünyaya geldiğinde tek bir kan grubumuz vardı.

Hz. Adem evde oturuyordu. Okur-yazardı, dünyadaki onu ilgilendiren her şeyin adını ve özelliğini biliyordu. Oğulları hayvancılık ve tarımla uğraşıyordu. Hayvanları ehlileştirmişlerdi ve bitkilerin tarımı ile meşgul oluyorlardı. O zaman, zaman ve mekan kavramı da farklı idi.

İnsanlardan önce dünyada cinler yaşamışlardı. Daha öncesini bilmiyoruz. Yani dünya Hz. Adem’den önce bir kez daha fesada uğramıştı.

O günkü, hava, toprak, su ve gıdalar, tek bir anne-babanın çocuklarının tek bir kan grubundan olması sonucunu doğurdu.

Bir görüşe göre, Hz. Adem A, Hz. Havva’da da B kan grubu heterozigot genetik yapıda olması halinde, günümüzdeki 4 kan grubu da meydana gelebilecektir. Mehmet Ali Bulut, A grubu kanın insanoğlunun Mezopotamya’da tarımsal hayata başlaması ve tarımsal gıdaların tüketilmesi ile birlikte geçirdiği mutasyon ile oluştuğunu belirtiyor. B grubuna gelince; bu grup, 15 bin yıl önce soğuk ve uzak bölgelere gidilmesiyle birlikte ortaya çıkmış. Bulut’un deyimiyle, “AB grubunun oluşması ise bin 500 yıl önceki bir hadise.” Ot obur A, et obur B, melez AB ve temel kan 0. Tabi o günden bu güne bize gelen bir bilgi yok, ancak geriye dönük bir sorgulama ile bazı sonuçlara ulaşılabiliyor.

İnsanlığın 2. büyük dönüşümü Hz. Nuh döneminde oldu. Daha sonrası hava, su, toprak ve beslenme alışkanlıklarımız zaman içinde büyük ölçüde değişti. İnsanlar doğuya batıya, kuzeye ve güneye doğru gidip-gelmeye başladılar.

3. büyük dönüşüm, Hz. İbrahim döneminde yaşandı. İnsanlar artık gittikleri yerlere yerleşmeye başladılar. Bugünkü Asya’ya, Avrupa’ya, Afrika’ya, Amerika’ya göçler oldu. Hava, su, toprak, gıda ve iklim radikal olarak değişti. Ve bugünkü beslenme alışkanlıklarımıza göre kan gruplarımız ortaya çıktı. 1900’lerden itibaren insanlık son kez genetik olarak büyük bir dönüşüme uğruyor. Hava, su, toprak, iklim, elektromanyetik alan, kimya sanayi, deterjanlar, enerji, çevre kirliliği, ilaç, gıda, hayat tarzı, gen teknolojisi hayatımızı geri dönüşü mümkün olmayan bir şekilde dönüştürüyor. Bu gidişe dur denmezse, kan grubumuz da değiştirilecek. “Tarihin sonu”nu görecek son insan türü biz olacağız.

İnsanlık tarihin en büyük fitnelerinden biri ile, KIYAMET FİTNESİ ile karşı karşıya. CoVID, 5G, Starlink, Aşı, Chip, Neuralink ve daha birçok konu, “yeni normal” döneme geçiş ve “Great Reset” ile ilgili. Sadece, hava, su, toprak değil, iklim değişikliği, çevresel etkiler, GDO’lu ürünler GENOM ile DNA üzerindeki müdahaleler ve RNA bazlı aşı ve benzeri ürünler, çok daha fazla radyasyon, mikrodalga, maddenin atom yapısı ve frekansı üzerindeki oynamalar sebebi ile insan genetik olarak mutasyona uğrayacak.

Artık biz bu oyunda bir nesneyiz. Nesneler arası iletişimde sadece cinsiyetimiz değil, insan, hayvan ve makine geçişken bir hale geliyor. Beyniniz kopyalanabiliyor. Beyninize kayıt yapılabiliyor. 

Daha önce yazmıştım, portakal ağacında gül kokulu ve şeker gibi sarımsak üretebilirsiniz. Tavşan gibi ürüyen koyun gibi büyüyen, sincap gibi beslenen ve insan gibi düşünen insanımsı bir canlı da üretebilirsiniz. Bunlar “insan” olmayacak. “Ruhsuz bir insanımsı canlı”. İşte böyle bir cehenneme sürükleniyoruz, “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vadedenler tarafından. Bu “bozguncular” kendilerinin “ıslah ediciler” olduklarını söylüyorlar.

Şeyhinizi ya da liderinizi artık sadece saç telinden yeniden üretebilirsiniz. Mevlana ile Eflatun’un avatarını yapıp GPT3 yapay zekâ ile ilişkilendirilip, bugünün ekonomik ve sosyal meselelerini tartıştıttırabilirsiniz. Beyni GPT’ye bağlı, hayvanlarla konuşan biri bu kalabalıklara kolay bir şekilde Mehdi ve Mesih olarak kabul ettirilebilir. Herkesi tanıyan, her dili konuşan, kutsal metinleri ezbere bilen, her soruyu cevaplayan bir canlıdan söz ediyoruz. Avatarlar, Starlink, 5G, Chip, Neuralink bu iş için yeter de artar bile. Ve birileri, Global Derin Çete’nin “yeni dünya düzeni” için “Truva atı” haline getirdiği DSÖ’nün gösterdiği yolda, emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.

Bu dünyanın, bilim ve teknolojinin sahipleri “yeni ilahlar” ve “Rabler” olacak. Mitoloji teknolojik bir kimlikle tekrar aramıza dönüyor.

Evet, bizim neslimiz, bu insan türünün son nesli olacak, bu şeytani plan durdurulamazsa.

Bu iş bu kafa ile CoVID ile sınırlı kalmayacak. İntihar, ani ölümler, kanser, alerji, genetik hastalıklar, kısırlık çığ gibi artacak. Bu kafa ile gidilirse gelecek günler geçen günleri aratabilir. İstanbul Sözleşmesi sonrası, bütün itirazlara rağmen, aslında cinsiyetsizleştirme operasyonu tüm hızı ile devam ediyor. 

Şeytani bir saldırı ile karşı karşıyayız. Topyekûn, bütün insanlığı hedef alan bir tehdit bu.

Birileri bize DSÖ’ye ve onun yönlendirdiği kişi ve kurumlara, topluluklara uymamızı söylüyorlar. Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Fitne zamanıdır. Onların şerlerinden Allah’a sığınıyorum.

Selam ve dua ile.