Koç"a sakal bıyık yalakalığı

Kartel medyası, büyük bir yalana başvurarak Koç yalakalığı yaptı ,sadece aşçılar için verilen kararı örnek gösterdi!...

Yargı kararını böyle çarpıttılar: Rahmi Koç'un "Ben işyerime sakallı veya bıyıklı olanları asla almam" şeklindeki ayrımcı sözlerinin ardından başlayan tartışmada kartel medyası, büyük bir yalana başvurarak Koç yalakalığı yaptı. Kartel gazeteleri; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin, hem de Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı işletilen Tuzla Tersanesi'nde çalışan Şükrü Kartal'ın sakalından dolayı işten çıkarılmasının İş Kanunu'na aykırı olduğu içtihadını görmedi, sadece aşçılar için verilen kararı örnek gösterdi!



Bir karış sakalı olan Fener Rum Patriği Bartholomeos'un elini öpmekte bir sakınca görmeyen iş adamı Rahmi Koç'un, "Ben işyerime sakallı veya bıyıklı olanları asla almam" diyerek başlattığı ayrımcılık tartışması devam ediyor. Başbakan Erdoğan'ın bile tepkisini çeken bu sözleri dolayısıyla zor durumda kalan Rahmi Koç'u savunmaya çalışan Doğan Grubu medyası, büyük bir yalana imza attı.
SAKAL GEREKÇELİ İHRAÇ YARGITAY'DAN DÖNDÜ
Şükrü Kartal, yıllardır sakallı olarak çalıştığı Tuzla Tersanesi'nin Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmasının ardından işyerine alınmamaya başlandı. Tersanenin kapısında bekleyen nöbetçi askerler tarafından içeri alınmayan Şükrü Kartal, iş akdinin feshedilmesi üzerine yargıya başvurdu. Yerel mahkeme, sakalı gerekçe gösterilerek işine son verilen Şükrü Kartal'ın ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesi istemiyle açtığı davayı reddetti. Yerel mahkemenin kararına itiraz eden Şükrü Kartal, konuyu Yargıtay'a götürdü. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2000/18594 esas sayılı dosyadan verdiği karar ile, Şükrü Kartal'ın sakalından dolayı işten çıkarılmasının hem Toplu İş Sözleşmesi'ne, hem de 1475 sayılı İş Kanunu'na aykırı bularak yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu.
SAKAL, ÇALIŞMAYA ENGEL DEĞİL
Şükrü Kartal'ın üyesi bulunduğu sendikanın toplu iş sözleşmesinin iş disiplini ve cezaları arasında işyerine sakallı olarak gelmekle ilgili herhangi bir hususun bulunmadığına dikkat çekilen Yargıtay kararında, "Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre işin durumu ve yaptığı işin özelliğine göre işçinin sakalını kesmemesi 1475 sayılı İş Kanunu'nun 17/11. maddesinde sayılan tazminatsız fesih hallerinden değildir. Bu durumda davacının işyeri kapısından askerlerce çevrilip işe devamının engellenmesi iş hukuku kurallarına aykırı bulunduğundan, işverenin hizmet akdini feshi haklı kabul edilemez" deniliyor. Yargıtay, Şükrü Kartal davasında, yerel mahkemece ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin hüküm altına alınması gerekirken, davanın yazılı şekilde reddilmesini hatalı buldu.
KARTEL GAZETELERİ ÇARPITTI
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2001 yılında verdiği kararı görmezden gelen kartel gazeteleri, Rahmi koç yalakalığı yapmaya çalışırken büyük bir çarpıtmaya başvurdu. Şükrü Kartal davasının dışında, 1990 yılında bir iş yerinde aşçı olarak çalışan bir işçinin davasında da konu Yargıtay'a gitti. Aşçı olarak çalışan bir işçinin uyarıya ve aylıktan kesme cezasına rağmen sakalını kesmemesi üzerine işine son verilince konu mahkemeye taşındı.
Davayı 1990'da karara bağlayan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, sakalını kesmeyen işçinin hizmet akdini fesheden işvereni haklı buldu. İşçinin yaptığı işin "aşçılık" olmasına vurgu yapılan mahkeme kararında, davacının sakal bırakmasının sağlık koşulları ve gördüğü işin niteliği ile bağdaşmadığına hükmederek, davacı işçinin ihbar ve kıdem tazminatı isteyemeyeceğini kararlaştırdı. Bu kararın sadece aşçı olarak çalışan işçileri bağladığına da işaret edilen Yargıtay kararında şöyle denildi: "İşin niteliği itibariyle davacının ileri sürdüğü Yargıtay kararları bu davada emsal alınamaz."
Kartel gazetelerinin, Yargıtay'ın 1990 yılında ve "aşçılık" yapan bir işçinin davasında verdiği kararı, sanki sakallı ve bıyıklı bütün çalışanları ilgilendiriyormuş gibi sunması çarpıtma olarak nitelendirildi.

VAKİT

Medya-Makale Haberleri

Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak
Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı