Mazlumder Kocaeli Şube üyesi Haydar Dirici’nin okudu basın açıklamasının tam metni:
Merhamet ve sevginin kaynağı olan Allah’ın adıyla...
Ey insanlık ailesi!
Birileri, özelde Türkiye’de, genelde ise Dünya’da el altından sürekli gündem değiştiriyor... Kendilerini yazar diye tanımlayan, kalemlerine bile sahip ol(a)mayan kişiler ,isimleri yerli ama yürekleri ve zihinleri özlerine yabancı insanlar gerçek olanın üstünü örtüp, hakikatten soğutmak için kelime oyunlarına başvurup,”kavram kargaşası” üretiyorlar,bu gündemi iyice kaynattıktan sonra rafa kaldırıp, yeni bir gündem üretiyorlar...
Biz milyonlar ise “kendi gündemimizi oluşturup” onunla hayata bakıp, yaşamak yerine, “ömrümüzü” bizim oluşturmadığımız gündemin akıntısına kapılıp, kuyuya attıkları taşları çıkarmak amacıyla habire kuyunun içinde taş arıyoruz! Şu bir gerçek ki, “kendi gündemlerini oluşturamayanlar” başka gündemlerin akıntısına göre yol almaya, kapılıp gitmeye/boğulmaya mahkumdurlar!
Ertuğrul Özkök’ün bu hafta gündem yaratma gayreti ise tam bir fiyasko örneğidir. “Türban nefreti, nefret türbanı” başlıklı yazısında önümüzde Anayasa değişikliğine gitmeden bir “tehlike” ye meydan vermeme gayreti içinde; “Bu siyasal sembol, Anayasa ile teminat altına alınmalı mıdır? Hayır alınmamalı" diyorum. Çünkü türban, siyasal bir nefretin ifadesi haline gelmiştir ve buna Anayasal teminat getirmek, "mahalle ve arkadaş baskısını" meşrulaştırmak anlamına gelecektir.” ifadelerinde bulunuyor. Özkökü yoruma sevk eden şeyin İstiklal Caddesinde Kızıl Bayrak gazetesi satan başörtülü bir bayan fotoğrafı olduğunu öğrenmek bizi bu komedinin ana fikrine götürüyor. Özkök’ün yüzünde nefret olduğunu iddia ettiği fotoğrafa sıradan, her hangi bir köşe tutmayan birey baksa baygın bakan, yüzünü özellikle çene kısmını kapatacak şekilde gazetenin olduğunu ve buradan da yüz ifadesinin en önemli kısmının engellendiğini ve fotoğrafın arkasındaki unsurlar kaldırılarak mekan görünürlüğünün engellendiğini ve kolunda çantası ile nasıl bir “satış” yapıldığını anlayamaması imkansız. Özkök kendine daha ciddi gündemler bulmalıdır. Zira yazdıkları komedi unsuru olmaktan öteye gitmiyor. Ayrıca Özkök Anayasa da “Türban” olması ki biz ona BAŞÖRTÜSÜ deriz, kaygısına karşı cevabımız Anayasa da yasak olsa bile bunu bizi bağlamayacağını, zira Din’in Anayasa ile ne destek ne de kontrol altına alınamayacağını bilmesi gerekmektedir.
Din; hem bireysel hem de toplumsal olarak; sevgi, barış, huzur ve güvenin kaynağıdır. Bunun temsilcilerinden olan bayanlarımızın başörtüsünü nefretin sembolü gibi göstermek altında neler yatıyor acaba, bir de bunu düşünelim.
Bir başka gündemleri ise dün söylediğini, bugün yalanlayan anketleri ile gazetecilik yerine trajikomik haberler yapan aynı grubun basın yayın organları... Yine sanal bir korku oluşturup insanları yönlendirmek amaçları.
Ece Temelkuran Milliyet’te ki köşesinde “30 Kasım”da ki yazısında Kozan’da Tevhide Kütük’ü “rol yapmak”la suçluyor ve Müslüman erkekleri devlet ile başörtüsü konusunda erkekçe karşı karşıya gelip çözüm üretmemekle, konuyu tartışmamakla suçluyor. Kendileri acaba Türkiye de yaşamıyorlar mı? Müslümanların gazete,dergi ve basın yayın organlarında onca yazılan çizilen ve tartışılan konulardan bihaberler mi? Müslüman erkeler Müslüman kadınların destekçileridir ve onlara yapılmış haksızlık tüm İslam dünyasına yapılmış demektir.
Ey güneşi balçıkla sıvayıp, ışığı kapatmak isteyenler, Farkında mısınız, her saniye ölüme doğru yaklaşıyoruz? Bizim, sizin ve hepimizin Rabbi Allah'tır....Elbette hepimiz bir gün öleceğiz ve öldüğümüzde ona döneceğiz ve zıtlaştığımız konularda Rabbimiz gerçek hükmünü verecektir!
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu