Basın açıklamasının tam metni:
Hürriyet sembolümüz olan Başörtüsüne Özgürlük eylemlerimizin 136. haftasında bazı kesimlerin kendilerini ispatlama ihtiyacı içerisinde İslam’a ve inancımıza kin ve nefretlerini kusarken, birilerinin de ayrımcılık ve hak gaspçılığını körüklediği görülüyor.
İnancımıza, Müslüman Kadınlara ve başörtüsü inancını düşüncesini taşıyanlara alenen saldıran Cumhuriyet gazetesi yazarlarından İlhan Selçuk haddini aşmaktadır. Her fırsatta İslam’a ve Müslümanlara saldırmayı adet edinen Selçuk, kıt akılla bin yılı aşkın süredir uygulana gelen ve her bireyin din seçtikten sonra okuyup anlayıp yorumladığı ayetlere yorum getirme küstahlığına kalkıştığı görülüyor. Selçuk’un akıl ve izana sığmayan yorumlarına burada yer verecek değiliz. Ama bizler İslam inancını benimsemiş Müslümanlar olarak, inancımız ve bizim adımıza yorum yapma hadsizliğine soyunan Selçuk’a ya akıl devşirmesini tavsiye ediyoruz, yada susup aklının eremeyeceği konularda yorum yapma zavallılığına son vermesini tavsiye ediyoruz. Daha “Türban” ile “Başörtüsü” arasında ki ayrımı fark edemeyen, Türkiye Müslümanlarına, Dünya Müslümanlarına ve binlerce yıldır bu inancı yaşayanlara hakaret ederek, kendisini milyonlarca insandan daha “akıllı” zanneden bu zevat kendini “laik”, “demokrat” ve Atatürkçü” ilan ederek üste çıkabileceği hülyasına kapıldığı görülmekte. Selçuk gibiler ilk olmadı bu ülkede ve sonda olmayacak gibi gözüküyor. Akıl terazisinin dengesini yitirmiş bu zevatı halk tanıyalı çok uzun süre oluyor. Buna rağmen meydanlarda yürütülen yaftalama, saldırı politikaları sizleri istikbalde kahretmekten öteye götürmeyecektir.
Başbakan'ın eşi Emine Erdoğan, TSK Rehabilitasyon Merkezi'nde tedavi gören ünlü tiyatrocu Nejat Uygur'u ziyaret etmek istemiş ama başı örtülü olduğu için bu ziyarete izin verilmemiş. Soruyoruz… Hükümet mi üst askerler mi? İktidar kimde? Hasta ziyareti engelleme peşinde koşanlar ne yapmak istediklerini açıkça gösteriyor.Din’e duyulan alerjinin son örneği bu işte.
Yıllardır birilerinin bir yandan öbürlerinin öbür yandan körüklediği yasağı destekleyen iç ve dış odakların yasakçılık da ki ısrarı bu gün aynı saatlerde Türkiye’nin bir çok ilinde de düzenlenen etkinliklerden de anlaşıldığı gibi kabullenilmemiş, kanıksanmamış ve görmezden gelinmemiştir. Yasakçı zihniyet hangi yolu denerse denesen bunda başarılı olamayacaktır. Çünkü yasağın dayatıldığı kesim başkalarının istediği ve önlerine sürdüğü hayatı kabullenmedi ve kabullenmeyecektir. Toplum mühendislerinin yeni projeleri bir anlam ifade etmeyecektir.
Yap boz tahtasına dönüştürülen bu Anayasa inandırıcılığını gerçek anlamda “sivil” olup olmayacağı ile ispatlayacaktır. Son günlerde yaşanılan faili meçhul cinayetler, kazanılmış “Demokratik” açılımlarda geri adım atılması, polisin yetkisini aşarak ölümlere sebebiyet vermesi Türkiye’nin sivilleşmesi konusunda ciddi kaygılara sevk etmektedir bizi.
İşte tamda bu noktada kendisine yetki verilen Hükümet, muhalif partiler üzerlerine düşeni yapmaktan geri durmamalıdır. Aksi halde her hak kaybı, her can kaybının kanı ellerinize bulaşacaktır. Gelin sizlere yetki veren kesimi de dikkate alarak, önce kendi sonrada seçmenlerinizin ellerini kana bulamayın. İki seçenek dışında bir alternatif olmayacağı; ya iki dünyada yüz aklığı, yada iki dünyada yüz karalığını seçmenin elleriniz de olduğunu unutmayın. Buna rağmen adaletten yana tavır sergilemeyip, çıkar hesapları peşinde olanlar herkesin hesabı üzerinde Yaradan’ın hesabı olduğunu unutmamalıdır. Bu hesap düzen bazların hesaplarını bozacaktır.
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu