Basın açıklamasının konusu, çocuklara yapılan ayrımcılıktı.Gezi otobüsünden atılan ve birincilik aldığı halde, başörtülü olduğu için madalyası verilmeyerek ayrımcılığa kalan çocukların durumu işlendi.Aynı zamanda demokratik açılımla barış için güzel bir fırsat yakalanmışken, yapılan dönüş şovla barış sürecine sekte vurulduğu bildirilerek durum kınandı.Konu ile ilgili basın metni aşağıdadır.
Basın açıklamasının tam metni:
Geçen hafta İzmit Carrefoursa'da yaşanan, özel güvenlik şirketinin sebep olduğu skandalla başlamak istiyoruz. Canla başla görev yapan medya mensuplarına kaba kuvvet uygulayan ve darp eden özel güvenlikçileri kınıyoruz. Bu haber alma özgürlüğümüze vurulmuş bir darbedir.
Akan kanın durması için yapılan demokratik açılımı desteklerken, barış için güzel bir fırsat yakalanmışken bunu terör şova çevirip halkı tahrik edenleri de, burada kınıyoruz. Bunlar barış girişimine vurulmuş bir darbedir ve art niyettir. Bu şovu yapanlar hala kan akmasını mı istiyorlar, neyin mesajını vermeye çalışıyorlar.? Böyle yaparlarsa iyi bilsinler ki barış sürecini sekteye uğratacaklardır ve bunun halktan kazanan tarafı da olmayacaktır. Bu şovlarla barış süreci sekteye uğradı mı, ne Kürt haklı, ne Türk halkı kazanacaktır.
Başörtülü Öğrencileri Otobüsten İndirmek Sıradan Bir Olay Haline Geldi.
Günümüzde hala kesin tanımları olmayan bazı kavramlar insan hakları üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılıyor. Kişilerin ideolojik bakış açılarına göre değişen bu kavramlarla özgür bireyler ötekileştiriliyor ve rahatlıkla yaşam tarzlarına müdahale ediliyor.
Bugün, kız öğrencilerin üniversitelerde kampuslara dahi alınmaması, işgüzar yöneticilerin çocuklarımızı okul gezilerine giderken otobüslerden indirmeleri sözde kamusal alan içeriği ile izah ediliyor. Zorbaca davranışlarla öğrencilere müdahale eden idarecilerin dayandığı kamusal alan tarifinin, insan haklarının ayaklar altına alındığı, her türlü kanunsuzluğun yapıldığı bir 12 Eylül uygulaması olduğunu özellikle vurgulamamız lazım.
2007 Ekim'inde ilimizde yaşanan başörtülü öğrencilerin otobüslerden indirilmesi olayının benzerleri Giresun ve Muğla'da yaşandı. Giresun'dan Kurtuluş Savaşının geçtiği coğrafi mekânların tanıtılması amacıyla düzenlenen geziye katılan Giresun İmam Hatip Lisesi son sınıf öğrencisi Demet Özdemir'e başörtülü olduğu gerekçesiyle kafilede görevli (Şehit İsa Yüksel İlköğretim Okulu) Müdür Yardımcısı tarafından "Otobüs kamusal alandır, ya başını açarsın, ya otobüsten inersin..."dendi ve otobüsten indirildi.
Birkaç gün önce de Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce düzenlenen Çanakkale gezisine katılan Fethiye İmam Hatip Lisesi öğrencisi Büşra Pirci, başörtülü olduğu gerekçesiyle hareketten 15 dakika sonra otobüsten indirildi.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine göre ''Çocuk''olarak nitelenen kız kardeşlerimiz Demet ve Büşra'nın, arkadaşlarının önünde gördüğü muamele sonucu yaşadıkları travmayı izah etmek imkânsızdır. Kızlarımızı otobüslerden indirerek aşağılayan idarecilerin, Milli Eğitim Bakanlığı'nın gezilerde uygulanacak kılık kıyafet genelgesinden, kendilerince kurguladıkları bir kamusal alan tanımlamaları, yaşanan olayın vahametini artırıyor. Bu adaletsiz ve saygısız davranışlara dur denmezse sivillerin özgürce yaşadıkları alanlar kolayca sınırlanabilecek.
Devletin gücünü kişisel emellerine alet edenler, kanunsuz uygulamalarla oluşturulan korku imparatorluğunun artık bizi korkutmadığını bilmeliler. Dün Kocaeli'de, bugün Giresun ve Muğla'da meydana gelen hak ihlalleri bu meydanların önemini bir kat daha artırıyor. Mazlum Der olarak bu gibi hak ihlallerini yılmadan ifşa edeceğiz ve sonuçlarının takipçisi olacağız.