Hayretler içinde seyrediyorum.
İlk anda anlam veremiyorsunuz... olamaz diyorsunuz... insanın biraz da olsa kendisine saygısı olur hüsnü zannındasınız... ama şaşırmaya devam ediyorsunuz. Koca koca adamlar nasıl da bir öyle bir böyle deyiveriyorlar. Kimi zaman hatırlamıyoruma sığınıp, kimi zaman çocuk gibi başkasının üstüne atarak omuz silkiyorlar... Düşünüyorum.... İnsanın biraz kendine saygısı olur... Acaba saygı denince bizim anladığımızla onların ki bir midir?... Hiç ölmeyecekmiş gibiler... Böyle geldi böyle geçer zannedecek kadar gafiller... Zararın neresinden dönsek kardır demek yerine, başlarını kumun altına gömmeyi tercih etmekteler.. .Dokunulmaz, dokunulamazlıklarına güvenmekteler... Nuh aleyhi-selamın hikayesini unutmuş gözükmekteler.... Bilmem; belki de hiç öğrenmediler... Tarihin tekerrür ettiğini, zulümle abad olunmayacağını, haydi biraz daha folklorik bir ifade kullanalım, yalancının mumunun yatsıya kadar yanacağını görmezden gelmekteler.
Koca koca adamlar birbirlerine, bir başkasına işaret etmekteler. O yaptı! İnsan dediğin, misyon insanı olur da... Olur da, yaptığına sahip çıkar. İnsanın gözü açılır da yaptığından geri döner.... bu öyle mi ya? Öyle değil. Kimi yürümüş gitmiş, yığınların göz yaşının kanını eline bulamış tırmanmış... Nuh aleyhi-selamın oğlu da tırmanmış.. bak daha yükseklere çıkarım... Ellerini silmemiş bile... pınar pınar akan kırmızı yaşları yadırgamamış daha bile... ağlayanların iki büklüm sırtlarına basarak yükselmiş... şimdi diyor, bir daha olsa yine yapardım, haber değeri var. Haberin değeri var. Haber yalansa ne değeri var? Yine aynı değeri var... Bu denli ilkesiz bu denli istifini bozmadan...
Öteki başka bir dünyada. Ben ettim, siz etmeyin etme bulma dünyasında modunda. Dizlerini dövmüyorsa da dövünüyor orada. Hani anneanneler torunlarını dizlerine oturtur da anlatır ya... en azından bizim zamanımızda anlatırlardı.... bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde çok zengin bir kral varmış... gel zaman git zaman kötü kalpli insanlara bulaşmış, çok can yakmış, umursamamış, sonra birden fakir uyanmış. Meğer herşeyi gören, bir gözetleyen varmış.... masal işte... son pişmanlığın fayda etmeyeceğini torunlarına anlatan anneanne, onları öper koklar, aman ha yavrum siz büyüyünce kul hakkına dikkat edin kimsenin hakkını gasp etmeyin, günahını almayın, iftira şöyle dursun, gıybetini bile etmeyin... kuzularımmmm dermiş ya adile naşit tonunda. Anlayacağınız ibretlik bir hal onunkisi. Ama bir müslüman bir müslüman anlatamam... gözler yaşarmasa, akacağı tutamam.... helalmiş harammış yeni uyanmış.... uyanmış uyanmasına da başkasına ne faydası varmış.....
Ordakiyse en trajikomik olanmış. Gülsen mi ağlasan mı gidip geldiğin bir salıncaktaymış. Yok şimdikiler gibi dik dursaymış....... yok o zaman başkaymış... kimse de gidip kabre, var mı bunlara bir cevabın diyecek değilmiş. O zaman bol keseden atmamak niyeymiş... Onlar yaptı ben masumum kolaycılığa kaçmakmış...
Bütün bu tuhaflıkları, şaklabanlıkları gördük de bir şunu görmedik orada: yakıp yıkıp tarumar etmenin, karanlıklara gömmenin beraberinde getireceği pişmanlık.
yeniakit