CHP kongresi sonuçlandı. Kılıçdaroğlu seçimden kaybederek çıksa da, kongreden zaferle çıktı.. Ama ne zafer! Onu 944 delege aday gösterdi ama sandıktan 740 oy çıktı. Bu durumu bir ihtimal olarak saatler önce twitterden duyurmuştum.. İnce’yi 177 kişi aday gösterdi ama o 415 oy aldı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için imza veren 204 kişi rakibine oy verdi.
Kongrede ne Baykal ne de Sarıgül adı duyulduğunda hiçbir heyecan duyulmadı. Kongreler partisi CHP bir kongreden daha küçülerek çıktı. CHP ölmüş de ağlıyanı yok sanki..
Bu sonuç CHP’nin zaferi şeklinde yorumlanamaz.. Kılıçdaroğlu ile yola devam kararı alan kongre, CHP’nin en az %4 oy kaybını da kabul etmiş oluyor. CHP kongresi bu anlamda sadece Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığını değil, Demirtaş’ın şahsında, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya çıkan BDP lehine %4’lük bir oy kaybının tescili anlamına geliyor..
Hatta, bu kongre sonunda CHP’deki bu erozyon devam edecek demektir.
Zaten kongrede kim kazanırsa kazansın CHP kaybedecekti.
Bekaroğlu’nun CHP’ye geçişi İslami çevrelerde tartışılacak, ama bu tartışma, Ekmel bey olayından sonra CHP’de daha can yakıcı tartışmalara sebeb olacak. Öyle anlaşılıyor ki, Bekaroğlu ile birlikte, Kemalizm, 6 ok, tek parti dönemi ciddi anlamda tartışılacak.
CHP’de ulusalcı / muhafazakar Kemalistler, sol-sosyalistler, liberaller, oportünistler.. Kılıçdaroğlu ve onu destekleyen Sarıgül’ün bu son grubta yer aldıklarını düşünüyorum.
Bugün CHP’de yaşanan değişim, kimilerine göre komik, kimine göre vazgeçilemez / zorunlu, kimine göre bir inkar ve intihar girişimi.
Asıl sorun şu; CHP eskisi gibi devam edemez, ama bu yapı değişime de açık değil. CHP değişirse alameti farikasını kaybeder ve değişen CHP, CHP olmaz. CHP’nin “zehri dermanında gizli”dir.. CHP için tarihin sonudur. CHP’de kim kazanırsa kazansın kaybeden CHP olacaktı. Onun için CHP bu şuuraltı ile iktidara karşı düşmanca ve öfkeli bir “savaş” veriyor. Kendi adına varolma iddiasını bir kenara bırakınca, ötekilere savaş açarak kendini var kılmaya çalışıyor..
Öyle ki, “düşmanımın düşmanı benim dostumdur” mantığı ile mesela MHP, TSİP, BTP gibi partilerle ittifak kurabiliyor.. Ekmel beyle, Cemaat / Paralel yapıyla, Esed ile işbirliği yapabiliyor.
Bir on yıl önce, CHP’nin bugün geldiği noktayı bir gelecek tasavvuru olarak dile getirseydiniz, kimse sizi ciddiye almazdı. Ama olmaz denen şey oldu.
Bana kalırsa, soğuk savaşla birlikte CHP ve MHP’nin ömrü tamamlandı. Bugünkü yönetici kadrosu, bu yapıların tasfiye memuru konumundalar.. Bugün kendi politik programlarının ötesinden belli merkezlerce AK Parti iktidarına karşı koçbaşı olarak kullanılmaktadır.
Bu yapıların hâlâ devam ediyor olması, konjonktürel bir durumdur ve şimdilik yerlerine ikame edilecek yeni bir yapı olmadığındandır. Kılıçdaroğlu, o günkü konjonktürde geçici olarak düşünülürken, bugün konjonktürel pozisyonu kendi kariyeri açısından kalıcı kılma çabası içindedir.. CHP’nin giderek küçülmesi aslında, dolaylı bir şekilde bir başka soruna da sebeb olmaktadır. CHP ana muhalefet partisi koltuğunda oturmasına rağmen ciddi anlamda bu alanda bir boşluk doğmasına sebeb olmaktadır. Hatta, sadece yokluğu açısından değil, kötü bir rol üstlenmesi ile siyasi anlamda muzır konumda bulunmaktadır.
Sonuç olarak bu kongrede değişen bir durum yok. Yeni bir durum olarak Bekaroğlu’nun CHP’ye katılımı ile yeni bir tartışma gündemi oluşmaktadır. Bu tartışmanın basında, toplumda, parti tabanında nasıl bir gelişmeye zemin hazırlayacağını bilmiyorum.. Büyük ihtimalle CHP, AK Parti’ye yönelik eleştirilerinde Bekaroğlu’nu sahneye çıkarmayı deneyecektir. Öte yandan Bekaroğlu’nun parti adına sahneye çıkması ve kendi adına bu vesile ile de olsa söyleyeceği bazı sözler parti içinde ciddi tartışmalara sebeb olabilir.
Partiden BDP’ye gidecek oylar, Alevi konusu parti içinde bu süreçte tartışma konusu olabilir.. Eğer bu tartışmalar derinleşecek olursa, CHP için bu bir felakete dönüşebilir.
CHP bugüne kadar birçok deneme yaptı. Mesela İlhan Kesici tecrübesi.. Halen ANAP ve Cemaat çizgisindeki genç bir milletvekilinin CHP’ye ne kazandırdıği konusu yeniden tartışılacak gibi gözüküyor. Hatta, bu vesile ile Ekmel bey konusu yeniden tartışma gündemine gelebilir. O günki şartlarda bu konu tartışılmadı. Bu kongre beklendi. Kongre, CHP tüzüğüne göre genel başkana, adeta güçlendirilmiş “başkanlık” yetkisi vermektedir. Bu da “Tek Adam”, “ebedi şef” ideolojisinden gelen bir parti için pek de garip olmasa gerek.
Bu kongre sonrası asıl büyük hesaplaşma il ve ilçe kongrelerinde ve aday belirleme aşaması da yaşanabilir.. Burada şunu da belirtelim ki, yeni anayasa ile birlikte, CHP’nin statüsünde köklü bir değişiklik sözkonusu olacaktır. Adı ve imtiyazlı statüsü yeniden şekillenecektir. Bütün bunlar; CHP kim gelirse gelsin, geleceği olmayan bir partidir. Selâm ve dua ile.
yeniakit