İçerisinde hiçbir şüphe bulunmayan ve içindekileri tartışmaya açık olmayan tek kitabın Kur'an olduğunu ifade ederek açıklamasına başlayan Güneş devamında insanın karmaşık bir yapıda olduğunu insan yapısının erdemleri de zalim hasletleri de barındırdığını bunun sonucunda da tarihin Nebi'leri, Sıddık'ları, adil hükümdarları kaydettiği kadar Firavunları, Nemrutları ve zalim diktatörleri de kaydettiğini belirtti. Tarihin hak ihlalleri ve vahşetlere tanık olduğunu kimi toplumlarda bu zulümlerin toplumsal kabul gördüğü hatta yasalaştığını belirten Güneş buna örnek olarak eski yunan ve grek medeniyetinde ki kadına bakışın ve Hindistan'da ki kast sisteminin gösterilebileceğini belirtti.
Sözlerine devamla bugün de bürokrasinin, yüksek yargının anayasal korumanın gölgesi altında bir ilah edasıyla hareket ettiğini, kararlar aldığını sonrasında bu kararlar üzerine toplumu terbiye etmeye çalıştığını ancak onlarında bir insan olduğunu ve hata yapabileceklerini uygulamalarının da kesinlikle dogma olamayacağını dolayısıyla da tartışmaya açık olduğunu ifade eden Güneş Anayasa mahkemesi üyelerinin hukukun ve millet iradesinin üzerinde olamayacağını belirtti.
Bunlardan hareketle yüksek yargının ve bürokratik yapılanmaların uygulamalarını ve aldıkları kararların bugün her ne kadar temyizi olmasa da bir gün tarihin tozlu raflarında yerlerini alacağını ve gelecekte Hitler gibi Mussolini gibi tarihin yüzkaraları ile beraber anılacağını söyleyen Güneş Van 100. üniversitesinin başlatmış olduğu barbar uygulamaya ve sonrasında bu barbar uygulamayı eleştirdi. Ve sonrasında bu barbar uygulamaya karşı duran Van Başörtüsü Platformu Bileşenlerinden bazı güzel insanların sanki bir teröristmiş gibi evlerinden kolluk kuvvetlerince toparlanmasını şiddetle telin etti ve bunun mücadelelerini engelleyemeyeceğini ifade eden Güneş Konuşmasını İnşirah Suresinin 5. ayetini okuyarak tamamladı.
41. Hafta da aynı yer ve saatte buluşulma temennisiyle açıklama olaysız bir şekilde sona erdi.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 40. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman Rahim Allah'ın adı ile.
Allah ve Rasulü bir işte hüküm verdiği zaman, inanmış erkek ve kadının, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim de Allah ve Rasulü'ne karşı gelecek olursa apaçık bir sapıklığa dalmış olur.
(Ahzap Suresi 36)
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları"
Kur'an içinde hiç şüphe olmayan tek kitaptır. Emirlerini tartışamayacağımız yegane kitap da O'dur. Ancak O'nun ayetleri iman belirler.
İnsan benliği karmaşıktır. Bu karmaşıklık insan benliğinin hem erdemleri hem de en zalim hasletleri içinde barındırıyor olmasındandır. Tarih Nebileri, Sıddıkları, adil hükümdarları kaydettiği kadar Firavunları, Nemrutları ve diktatörleri de kaydetmiştir. Tarihe dönüp baktığımızda insanoğlu bunu nasıl yapar dediğimiz, vicdanımızın kabul etmediği yürek burkan, göz yaşartan vahşet ve hak ihlallerini de görürüz. Bu vahşet ve hak ihlallerinin bazı toplumlarda münferit olaylar olarak kalmayıp genel kabul gördüğünü hatta toplumsal bir yasaya dönüştüğünü, kanunlaştığını da görürüz. Eski Yunan ve Grek medeniyetlerinde ki kadın algılamaları ile Hindistan'da ki kast sistemi anayasal ve toplumsal sapmalara açık örnektir.
Yakın zamana kadar krallıkların yönetim anlayışları kralların yetkisi ve ağızlarından çıkan her bir sözün kanun oluşu antik zamanlarda ki Tanrı kral anlayışının bir devamıdır. Bu ise apaçık bir sapkınlıktır. Bugün ise değişen bir şey yoktur. Bürokratik yapılanmalar, oluşturulan mahkemeler bir ilah edasıyla hareket etmekte ki; olmadıkları bir gerçektir. Doğrular ve yanlışları belirlemekte kanunlar ihdas etmektedir. Sonrasında ise kendi belirledikleri doğrular üzerinden toplumu terbiye etmeye hizaya getirmeye kalmaktadırlar. Ancak bilinmelidir ki onlar da sadece bir insandırlar. Ve hiçbir şekilde insan aklının ürettiği yasa kanun vs. dogma değildir ve tartışmaya açıktır. Anayasa mahkemesinin üyeleri hukukun ve millet iradesinin üzerinde değildir.
Anayasa mahkemesinin aldığı karar ve hali hazırda ki uygulama kamu vicdanında hak ihlali olarak değerlendirilmiştir. Bu kurumun aldığı kararlarının temyizinin olmaması ve anayasal bir koruma altında olması bu gerçeği değiştirmez. Elbette Hitler'de Mussolini'de mahkemeler kurmuş yasal düzenlemeler yapmıştır. Ancak onlar insanlık tarihinin yüz karasıdırlar. Şurası bilinmelidir ki bugünkü despotik uygulamalarda tarihin tozlu raflarında yerlerini alacaktır. Ancak kesinlikle göğüs kabartan ve iftihar edilen bir hatıratı olmayacaktır.
Van 100. yıl üniversitesinin hukuksuzca başlatmış olduğu başörtülü insanlık onuru ve haysiyetini ayaklar altına alan ilkel baskıcı ve zorba bir uygulamadır. Bu uygulamayı yapanların bir ilim yuvası olması gereken üniversitede olması olaya daha büyük bir vehamet katmaktadır. Bu vahşi ve barbar uygulamanın neticesinde uygulamaya karşı duran Van Başörtüsü Platformu bileşenlerinden güzel insanlar, bu erdemli duruşlarından dolayı derdest edilmiş sanki teröristmiş gibi evlerinden kolluk kuvvetlerince toplanmıştır. Olayı ve faillerini kınıyor bu baskıların onurlu direnişimize engel olamayacağını mücadelemizin tüm baskılara rağmen izzetli ve şerefli bir şekilde devam edeceğini buradan dile getiririz. Bu durum hiçbir şekilde izah edilemeyen apaçık bir zulümdür. Van'da ki güzel insanlara selam ediyor onlara reva görülen zulmü ise şiddetle telin ediyoruz.
Kesinlikle zorlukla beraber bir kolaylık vardır. (İnşirah Suresi 5-6)
41. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere hepiniz Allah'a emanet olun.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU