Bir önceki yazıda değineceğimizi belirttiğimiz ve Yeni Şafak tarafından gündeme getirilen, ’M. Kemal’in, İsmet Paşa tarafından zehirletildiği’ne dair iddia üzerinde değişik yaklaşımlar sergilendi..
Farklı görüşlerin olması tabiîdir, ama, tarihçi geçinen bazı kocaman kocaman kişilerin bu gibi, yakın tarihle ilgili konular gündeme gelince, ağızlarının şirazesi bozulup, acaib bir tepki vermeleri ve bir seviye tutturamamaları ibretliktir.
Özellikle tarihçi İlber Ortaylı’nın sergilediği seviye, ürkütücüydü..
Çünkü, Ortaylı, 8 Nisan günü, bu konuda görüşlerini soran Yeni Şafak muhabiri hanım karşısında bile ağzını bozuyor ve aralarındaki muhavere sırasında şunları söylüyordu (özetle):
’İlber Bey merhaba. Bir belge yayınladık. Gazeteyi görme şansınız oldu mu?
Onu bana söylediler. Şimdi ben ona bakacağım. Belge melge yaramaz. Çocukluğumdan beri böyle numaralar duyarım. Bunlar kocakarı laflarıdır. Bizim milletimiz tarih bilmez. Böyle aptal aptal konuşur. Sizin gazete ne düşünür bilmem ama sen ismini karıştırma ileride senin için iyi gazetecilik olmaz.
Az önceki konuşmamızda bazı konular tabudur dediniz… Neyi kasdettiniz?
Ben tabu-mabu demedim. Bunlar sizin anlamayacağınız şeydir. Bunların hepsi mahalle dedikodusu. Her şeye bulaşmayın. Bunu gazeteler çok yapıyor. Kendine göre yeni Türkiye kuruyorlar. B.. kurarsınız. Güldürmesinler adamı. Yeni Türkiye böyle geri zekalılar olmadan kurulabilir ancak. Nereye baksan cahil. Bir tane herif var Eski solcu, alkolik, geri zekalı… O da konuşuyor. Git başka tarih kitabı oku, hayvan. Baban seni Fransız okuluna yollamış. Lisan biliyorum diyorsun, git başka dilde oku. Herif okul kitabıyla tarih yazıyor, geri zekalı. Hiçbir memlekette olmaz böyle bir şey anladın mı? Sizde iyi bir gazeteci olmak istiyorsanız böyle aptal işlere karışmayın. Şöhretiniz en başından düşer. (…) Sen tarih belgesinden anlamazsın kızım. Git doğru dürüst gazete oku. Mesleğe girmişsin madem lisan bilmen lazım. Haftada iki üç tane yabancı gazete okuman lazım. Adamlar bu işi nasıl yapıyor, görmen lazım. Bu böyle olmaz. Benden sana tavsiye. Piyasadaki bazı geri zekalılar lisan bilerek tutunuyorlar. Nagehan gibi karılar. Öyle bir kötü örnek de var önünüzde ama… Bunun şartı budur, lisan bileceksin..’
Evet, şu acaib ’nezih’ konuşma tarzına bakar mısınız.. Tarihî araştırmalar sahasında isim yapmış olsa bile, tahsil ile kendine hâkim olabilmek arasında direkt bir bağlantı olmayabiliyor, demek ki..
Ortaylı’nın medyaya yansıyan bu konuşmasında ismini vermeden, ’geri zekalı, alkolik..’ ve hattâ ’hayvan..’ bile diyerek değindiği kişi, ’o benim..’ diye karşılık verdi.. O, Sabah’tan Engin Ardıç idi.. Bakınız o da neler dedi Ortaylı’ya:
’Ortaylı, sağolsun, bana cevap vermiş. Hakkımda söyledikleri aynen şöyle:
”Bir tane herif var, eski solcu, alkolik, geri zekâlı… O da konuşuyor… Git başka tarih kitabı oku hayvan… Baban seni Fransız okuluna yollamış, lisan biliyorum diyorsun, git başka dilde oku…“
Kendisini mahkemeye verip parasını almayacağım, korkmasın. Böyle bir saldırıya karşı savunma yapmayı bile zül sayarım.
Fakat şaştım. Ben onu hep hanımefendi sanatçı olarak bilirdim, cadaloz bir mahalle karısı düzeyine inmiş. Ayıp olmuyor mu kız abla?’
Sen kocaman bir tarihçi olarak öyle sokak ağzı kullanırsan, Ardıç, senden geri mi kalır?
*
Mes’ele neydi? ’M. Kemal’i İsmet Paşa’nın zehirlettiği’ iddiası idi.. Bu iddia güme gitti..
Bu iddia ne kadar doğrudur? M. Kemal’i zehirleyen en büyük zehrin alkol olduğu bilinmeyen bir şey değil.. Onu da İsmet Paşa alıştırmış olamaz, herhalde.. Başka zehirlere gerek olmayacak derecede, alkol alan birisi…
Hürr.’den Taha Akyol, ’Velinimetim Atatürk’ başlıklı bir makale yazarak, M. Kemal’e ’velinimetim..’ diye hitab eden bir İsmet Paşa’nın, onu zehirletmiş olabileceğinin düşünülemiyeceğini yazdı, bir yığın gerekçeleri de ekliyerek.. Akyol, İsmet Paşa’nın, M. Kemal’e yazdığı bazı mektubların örneklerini de yayınladı.. Orada, İsmet Paşa, kendisinden sadece üç yaş büyük olan M. Kemal’e , ’Ellerinden öperim..’ diye hitab ediyordu..
Ki, o daha ne ki.. Onun, M. Kemal’den af dileyen bir mektubu vardır ki, insan utanıyor, ’Bir kimse, hayatını kurtarmak için bu kadar aşağıdan alır mı?’ diye..
İsmet Paşa’nın, 1936’larda, M. Kemal’le arasının iyice açıldığı biliniyor.. Nihayet, bir akşam, M. Kemal, o ünlü sofrasında, ona ağır sözler söyleyince, o da, ’içki sofrasından memleket idare ediyorsun..’ diye sözler söylüyor ve geçip odasına çekiliyor. Arkasından geç vakitlerde, herkesin huzurunda getirttiriyor İsmet Paşa’yı ve ona, ’O söylediklerini bir daha tekrarlasana bakalım..’ diyor.. İsmet Paşa da, yalvar-yakar,oluyor. Ve arkasından, öyle Meclis tarafından güvenoyuyla düşürülme filan yok. Birinci Şef, direkt , azlediyor onu ve Celal Bayar’ı başvekil olarak vazifelendiriyor.. Ona da, ’Dışsiyaseti ben belirlerim, orduya ben komuta ederim, generalleri ben terfi ettirir, ben azlederim, büyükelçileri ben tayin ederim, Valileri, Emniyet ve Polis Müdür’lerini ben tayin ederim, Maarif’i (Eğitim’i) ben belirlerim.. Celal Bey, memleketin gerisini istediğin gibi idare et..’ diyor, C. Beyar’ın hatırâtında (özetle) belirttiğine göre..
İsmet Paşa azledildikten sonra, Ankara hipodromunda bir at yarışına gider, halk kendisine büyük tezahürat yapar. Bu da, M. Kemal’i küplere bindirir.. İnönü’nün hatırâtında vardır bunlar.. Öteki konularda da onlarca hâtırât kitabı vardır, M. Kemal’ın yakın çevresinde ve meşhur sofrasında hep bulunanlardan..
Böyleyken, bütün bir ülkenin bir çiftlik gibi yönetilmesinde başaktör durumunda olan bir kimsenin, o vehimler içine girmesine niye şaşılsın ki?
Falih Rıfkı bile, M. Kemal’e o kadar bağlı iken, bir gece, sigara içmek için sofradan ayrılır, bir odaya çekilir, ve gecenin 12.00 sularında.. Gecikince, M. Kemal onu fellik fellik arattırır.. Falih Rıfkı, ’Benim kendisine tuzak kuracağımı düşünüyordu..’ diye aktarır, bu durumu..
Diktatörler, hep ölüm korkuları içindedirler.
İsmet Paşa da, o azilden sonra M. Kemal için herhalde çok iyi şeyler düşünmüyordu..
Ama, sonra kendi yonttukları dev’in boyuna ulaşamayınca, o da ona sığınarak siyaset yaptı.
Tarihî belgeler doğru veya yanlış diye tartışanlar, o belgelerin, gelecektekileri aldatmak için düzenlenmiş olabileceğini de düşünmelidirler.
*
dirilişpostası