İslâm devletinde mahkeme kendi iradesi veya kadronun veya bireyin müracaatı ile tazir davası açmaya yetkilidir. Tazir cezası Kadı’nın kararı ile gerekli ve faydalı nitelik esasına göre şekillenir. Bu; hapis cezası, sürgün, sopa cezası (en az üç değnek, en fazla 79 değnek), azarlama, men etme, para cezası, kamu faydasına geçici hizmet gibi türevlerde olabilir. Misal; vaazlerinde uydurma hadisler anlatan, bidat ve hurafeler ile dini anlatımlarda bulunup şöhret, itibar, dünyalık edinen liyakatsiz kişilere Kadı, tazir cezası verir. Aynı durumda herhangi bir emniyeti zedeleyici işler yapan had sınırlarına erişmiyor diye rahatça davranamaz. İnsanların aklını karıştırıp, psikolojilerini bozacak veya bilinç altını etki edip, insanları fasık yönde manipule edecek her türlü söz, yayın, reklam, algı operasyonu tazir ceza davasının açılmasına bir sebep teşkil eder. Tazirin lügat manası; çevirmek, menetmek ve te'dib etmektir. İslâm ceza hukuku terimi olarak tazir, hakkında had ve kefaret bulunmayan suçlarda Allah veya kul hakkı olarak verilmesi gereken, miktarı ve keyfiyeti nasslarla belirtilmemiş olan cezadır.
Tazîr suçlarını başlıca iki grupta mütalaa etmek mümkündür:
1) Haddin bütün şartlarını taşımadığı için had uygulanamayan fakat had kapsamında olan suçlar. Hırsızlık cezasının (hadd-i sirkat) uygulanması için gerekli olan miktardan aşağı değerde bir mal çalmak gibi.
2) Had kapsamına hiç girmeyen suçlar. Bu gruptaki suçlar çeşitli ve çoktur.
Tazîr suçlarına uygulanacak cezanın nev'i ve miktarı içtihada bırakılmıştır. Zamanın ve toplumun şartları dikkate alınarak, ceza müessesesinin hedeflerini gerçekleştirecek tarzda içtihat ile düzenlenmesi ve bu düzenlemelerde değişiklik yapılması mümkündür. Müctehid İmamlar, tazîr nevilerini, kırbaç, hapis, sözlü ihtar ve azarlama şeklinde belirlemişlerdir. Tazîr cezasında, en düşük had miktarına ulaşılmaması da prensip olarak benimsenmiştir; ancak bu miktar hakkında İmamlar farklı görüşlere sahiptir. Tazîr suç ve cezaları, İslâm Hukuku'nda hakimin geniş takdir yetkisine sahip olduğu bir sahadır.
Koruyucu Hukuk kitabından iktibas edilmiştir