Kovboy’a kötü haber

Abdurrahman Dilipak

Trump dün şerefini kaybetmişti, bugün ailesini ve koltuğunu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya. Suçlu, kriminal bir gasıp, bugün dünyanın en zengin ve silah bakımından en güçlü ülkesinin başında bulunuyor. Bu da tüm dünya için bir güven krizine sebeb oluyor. Bu “Hasta adam” dünyayı bir savaş ve terör bataklığına doğru sürüklerken sırtını büyük ölçüde muharref birtakım inanışlara dayıyor. Siyonist Yahudiler, Siyonist Hristiyanlar ve Siyonist Müslümanlar (!) bu çılgına destek veriyorlar. Siyonist Yahudiler bugünkü İsrail yönetiminin arkasındaki lobiyi, Siyonist Hristiyanlar Evengalişleri, Siyonist Müslümanları (!) FETÖ temsil ediyor. ABD gelinen noktada içine sürüklendiği bu rezaletten nasıl kurtulacak belli değil. Bu durum kendisi için de, dünya için de tam bir felaket. Trump şu hali ile Stalin gibi, Hitler gibi bir adam. Kendisi ile birlikte ülkesini, ülkesi ile birlikte kapitalizmi peşinden sürüklüyor. ABD böyle giderse, ülke ya dağılır, ya bölünür ya da o ikiz kuleler gibi kendi başına çöker. Aslında ABD çizgi film kahramanı “Ayı Yogi” gibi. Boşlukta yürür, ama aşağı bakınca düşer.. ABD bugün bir uçurumdan boşluğa doğru yürüyor. Yaşadığımız yüzyıl ABD’nin yıkılış yüzyılı olacak. Zaten beyaz adamın ABD’ye ilk çıkışının üzerinden 500 yıl geçti. 200 yıl süren katliam. Bir insan ırkı topyekûn imha edildi. ABD’nin kuruluşu 100 yıl sürdü. 2. 100 yıl, 1. Dünya savaşı, 2. Dünya savaşı, soğuk savaş. Ve bu yüzyıl ABD’nin son yüzyılı olacak. 3. Yüzyılın ilk çeyreğini geride bıraktık. Önümüzdeki 10 yıl ABD için felaketler dönemi olacak. Sonrası ise dağılma ve tasfiye.. Geri dönüşü olmayan eşiğin aşılması için zaten o on yılı da beklemeyeceğiz. Kavramları ve kurumları ile ekonomisi ve siyaseti ile bilimi ve sanatı ile üretim ve paylaşım anlayışı ile din, ahlak ve hayat tarzı ile bilimi, sanatı, felsefesi ile topyekûn bir çöküş yaşayacak ve tarihin çöplüğünde acı ve utanç verici bir hatıra olarak yerini alacak. Trump dönemi bu kötü son için bir kırılma noktası olacak sanki. Yakında görürüz, ABD 11 Eylül’de olduğu gibi, kendi içinden gelecek yeni bir darbe ile ağır bir yara alacak. ABD aslında örtülü bir iç savaş yaşıyor. Sürekli kendi dışındaki bölgelerde sıcak çatışmalar çıkararak kendi içindeki krizi gizlemeye ve içeride bu “dış tehdit”e karşı birlik sağlamaya çalışıyor. Trump zavallı bir adam. Kendini ailesine ve yakın çalışma arkadaşlarına bile anlatamayan biri.. Etrafındaki çember ise giderek daralıyor.. Trump yakın gelecekte ABD’de yaşanan bütün olumsuzlukların müsebbibi olarak gösterilerek bir “günah keçisi”ne dönüştürülmeye çalışılacak. Ama gerçek şu ki, ABD krizi göründüğünden/gösterilmeye çalışıldığından daha yaygın, daha derin ve daha vahim. İşin daha da kötü yanı, bir çözümü de yok. Yapısal bir hastalık sözkonusu. Toplumsal olarak da bir uzlaşı zemini yok. Bu noktada din, tarih, bilim, siyaset ve ekonomi kendilerine sığınacak bir alan bırakmıyor. Konjonktür tamamen aleyhlerine. Gerçeklerle yüzleşmeye cesaretleri yok.. ABD bir uygarlık değildi aslında yağma, cinayet, terör ve aldatma üzerine kurulu bir zulüm düzeninden başka bir şey değil. Adalet, barış, özgürlük, refah sadece madalyonun parlatılan yüzü, bir illüzyon, bir makyaj malzemesi. ABD’yi en iyi temsil eden 3 şey, Dolar, Marlboro ve Coca Cola. 3’ü de size zenginlik ve neşe vaad ederken, aslında sunduğu şey felaket ve gözyaşından başka bir şey değil. Şeytan da bizi yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vaad etmiyor mu idi. ABD aslında bu anlam da tam da “o”dur. ABD sadece kendinden ibaret bir ülke değil. “Biz hepimiz biraz Amerikalıyız”.. Asıl sorun da bu. Cebinizde ne kadar zaruri olmayan dolarınız varsa o kadar Amerikalısınız. Ne kadar tütün ya da Cola içiyorsanız o kadar Amerikalısınız. Onların “yaşam tarzı”nı model alıyorsanız o kadar Amerikalısınız. Amerikalıyız!? ABD’nin yıkılışını geciktiren asıl sebeb de bu: İçimizdeki Amerikalılar, içimizdeki Pensilvanyalılardır. Kovboy artık hiçbir şeye inanmıyor. Ölmeye ve öldürmeye programlanmış bir terminatöre benziyorlar. Dudaklarında ise oltaya takılmış yem gibi adalet, barış ve özgürlük kelimeleri, canlı, tek hücreli solucanlar gibi canlı ve kıvranıp duruyor. İntihara hazır bir toplum. Ruhbanlar, Kahinler, Politikacılar, Ekonomistler, Seküler kahinler, Fütüristler ve Stratejistler; hiçbiri gelecek için onlar adına güzel bir şey söylemiyorlar.. Fütüristler ve Stratejistler, Politikacılar ve Ekonomistlerle birlikte, açık ve yakın tehlikeye karşı Ruhbanları ve Mediayı/toplum mühendislerini de yalancı şahidler olarak arkalarına alıp sürekli illüzyon üretiyorlar. ABD bugün kendi içinde ve dışında herkesle kavgalı. Amerikan kıtası halkları ile kavgalı, Avrupa ülkeleri ile Asya ile kavgalı. Tek dostları, İsrail ve halklarına rağmen iktidarda olan, dünün ve bugünün işbirlikçi aşiret reisleri dışında etraflarında kimse kalmadı. Kendilerini kurtarmak adına dünyayı yakmak isteyen bu çılgınlar topluluğu bilmiyorlar ki, aynı dünyada kendisi de var. Dünyayı yok ederek kendi varolamaz. Tek çözüm olarak gördükleri şey ise “Tanrıyı kıyamete zorlamak”. ABD dünyayı savaşa sürüklemeye çalışıyor. “Tarihin sonu”nu getirecek bir “medeniyetlerarası çatışma” için kolları sıvamış gözüküyorlar. Bu kriz sadece ABD’nin krizi değil, bu kriz kapitalizmin krizi. Ve gelinen nokta ortada. ABD için gelecek günlerin geçen günleri aratacağını söylemek mümkün. Bugün en ağır faturalarından birini Türkiye ödüyor gibi gözükse de, bunun anlamı ABD belasından dünya Türkiye’nin eli ile kurtulacak olması ile ilgili bir durum bu.. Bugünden yarına rahatlama olmayacak, hatta kriz daha da derinleşebilir, ama bize şer gibi gelen bu şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir. Selâm ve dua ile.. Yeniakit