Dünya onu Halid Meşal ismiyle tanıyor. Fakat Filistinliler Yaser Arafat'a "Ebu Ammar" dedikleri gibi, Meşal'den de bahsederken "Ebu Velid" lakabını kullanıyorlar. Meşal bu ismini en büyük oğlu Velid'den alıyor. Hamaslılar da Meşal'e "Ebu Velid" diye hitap ediyorlar. 1956 yılında Filistin'in Ramallah şehrine bağlı Selvad Köyü'nde dünyaya gelen Halid Meşal, ilköğrenimini Selvad'da tamamlar ve 11 yaşına kadar Selvad'da yaşar. Meşal'in babası Abdürrahim Meşal İngiliz Ordusu'na ve Filistin'e yerleşmeye çalışan silahlı İsrailli gruplara karşı savaşan bir mücahiddir. Meşal'in çocukluğunda en çok sevdiği şeylerden biri de babasından askeri anılarını dinlemektir. 1967 yılında İsrail Ordusu'nun Batı Yaka'yı işgal etmesi üzerine ailesiyle birlikte Filistin'den göç etmek zorunda kalan Meşal, kısa bir süreliğine Ürdün'e oradan da uzun yıllar yaşayacağı Kuveyt'e geçer.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER'E KATILMASI
1970 yılında Kuveyt'in saygın okullarından olan Abdullah el-Selim Lisesi'ne kaydolan Meşal lise 2. sınıfta Müslüman Kardeşler Cemaati'ne katılarak bu cemaatin fikirlerini ve hareket metodunu benimser. Ortaokul ve lise yıllarında Akaid, Fıkıh, Tefsir Usulü ve Tecvid ilimlerinde Kuveytli alimlerden dersler alarak kendini bu ilim dallarında da yetiştirir. Meşal üniversite eğitimini Kuveyt Üniversitesi'nin Fizik bölümünde sürdürürken üniversite yıllarında okuldaki İslamcı öğrencilere liderlik yapmaya başlar. Halid Meşal üniversite'deki İslamcı öğrencilerle "Hak Grubu" isimli bir öğrenci kulübü kurar ve o dönemler El Fetihli üniversite öğrencilerinin kontrolü altında olan Filistinli Öğrenciler Birliği'nin başkanlık seçimlerine Hak Grubu'nun adayı olarak katılır.
KUR'AN EN YAKIN DOSTU
Meşal çocukluk yıllarından itibaren özellikle Kur-an'ı Kerim'e karşı büyük bir ilgi duyar. Kur-an'a yönelik ilgisi zamanla öyle bir hal alır ki Allah'ın kitabı Meşal'in hayattaki en yakın dostu haline gelir. Meşal Kur-an ile olan dostluğunu Arapça olarak yayın yapan Fecr Televizyonu'na verdiği mülakatta şu cümlelerle ifade ediyor: "Benim Kur-an'la olan arkadaşlığım ve dostluğum çok erken yaşlarda başladı. İlerleyen zamanlarda kendime sürekli yanımda bulunan ufak bir Kur-an edindim. Çoğu zamanlar bu Kur-an'ın feyz ve bereketine sığındım. O'nunla sevincimi ve üzüntümü paylaştım. Hayatım boyunca Kur-an'a olan ihtiyacım, yaptığı her işte hocasına başvurma ihtiyacı hisseden küçük bir çocuk gibi oldu. Benim hocam ve başvuru kaynağım Kur-an'dır. Hüzün üzerime geldiğinde O'na yöneldim. Bir şeye sevindiğimde sevincimi Kur-an'la paylaştım. Yorulduğum zaman yine Kur-an'la dinlendim."
ÖĞRENCİ BAŞKANLIĞINDAN HAMAS LİDERLİĞİ'NE
Meşal okul yıllarından itibaren insanları etkileyen hitabet yeteneği, liderlik özelliği ve teşkilatçılık yönüyle ön plana çıkar. İslami Direniş Hareketi Hamas'ın kurucuları arasında da yer alan Meşal üniversiteyi bitirdikten sonra bir dönem Kuveyt'te bir okulda Fizik öğretmenliği yapar. 1990 Körfez Savaşı sonrası ailesi ve bir çok Filistinli ile birlikte Kuveyt'ten çıkmak zorunda kalır ve Ürdün'ün başkenti Amman'a yerleşir. Bundan sonra da Hamas'ın siyasi biriminde görev almaya başlar. Hamas'ın bir önceki siyasi birim başkanı Dr. Musa Ebu Merzuk'un ABD'de tutuklanmasının ardından Şeyh Ahmet Yasin'in tavsiyesi ile Halid Meşal 1996 yılında Hamas'ın siyasi birim başkanlığına seçilir.
MEŞAL'E AMMAN'DA SUİKAST
Hamas'ın siyasi birim başkanlığına geldikten sonra İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'ın öldürülecekler listesine giren Meşal, 25 Eylül 1997 yılında Ürdün'ün başkenti Amman'da 2 İsrailli ajanın saldırısına uğrar. Meşal'i nerdeyse ölümün kıyısına getiren bu olay şöyle gerçekleşir: Halid Meşal ve 2 koruması Ürdün'ün başkenti Amman'da yürürken Şamiyat Oteli'nin karşısında aniden 2 kişi Meşal'e saldırır ve bu kişiler Meşal'in kulağının arkasına zehirli bir madde yerleştirir. O anda Meşal'in korumalarının üzerinde silah da yoktur. Bu zehirli madde yerleştirildikten sonra aniden nefes alıp vermede zorluk çekmeye başlayan ve kendini kaybeden Meşal, Amman'ın merkezindeki İslam Hastanesi'ne kaldırılır.
MOSSAD AJANLARI'NIN YAKALANMASI
Bu suikast girişiminin hemen ardından Meşal'in korumalarından olan Muhammed Ebu Seyf, Meşal'e saldıran ajanların arkasından koşmaya başlar. İsrail ajanları Amman'daki Sevarat Lokantası'nın önünde bir arabaya binerler. Meşal'in koruması da sokaktan geçen bir taksiyi durdurup ajanları takip eder. Medine Caddesi'nde arabadan inen 2 Mossad ajanı ile Meşal'in koruması Ebu Seyf arasında şiddetli bir kavga başlar. Ebu Seyf o gün oruçlu olmasına rağmen 2 Mossad ajanını etkisiz hale getirene kadar döver. O sırada bölgeden geçmekte olan polisler kavga ettikleri için Ebu Seyf'i ve 2 Mossad ajanını gözaltına alır. Mossad ajanlarına karşılık İsrail'den Meşal'e verilen zehirin panzehiri ve Şeyh Ahmet Yasin'in serbest bırakılması istenir. Bu istekleri kabul etmek zorunda kalan İsrail, panzehiri Meşal'in doktorlarına teslim eder ve o dönemler cezaevinde olan Şeyh Ahmet Yasin'i de serbest bırakır.
CEZAEVİ GÜNLERİ
Amerika ve İsrail'in baskıları sonucu Hamas Hareketi'nin Ürdün'deki faaliyetlerinden zamanla rahatsız olmaya başlayan Ürdün Yönetimi 1999 yılında Meşal ve 6 arkadaşını İran dönüşü Amman Havaalanı'nda gözaltına alır. 22 Eylül günü çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanan Meşal ve arkadaşları Ürdün'ün en kötü hapishanesi olarak bilinen Cuveyda Hapishanesi'ne konulurlar. Meşal'le birlikte cezaevinde bulunan Hamas'ın kurucularından İbrahim Guşe cezaevi günlerini şöyle anlatıyor: "Hapiste günlerimizi ibadetle geçirirdik. Bütün namazlarımızı cemaatle kılıyorduk ve Halid Meşal o güzel sesiyle bize imamlık yapıyordu. Cezaevinde kaldığımız süre boyunca Meşal her gün bize zulmedenlerin isimlerini bizzat zikrederek namazdan sonra onlara sesli olarak beddua okurdu." Meşal ve arkadaşları Cuveyda Cezaevi'nde bir dönem açlık grevi yaptıktan sonra 61 gün süren tutsaklığın ardından serbest kalırlar.
EVDE NASIL BİR EŞ VE BABA?
1981 yılında Emel Borini Hanım'la evlenen Meşal'in Emel Hanım'dan 3 kızı ve 4 oğlu var. Emel Hanım merkezi Mısır olan İslam Online sitesine verdiği röportajda eşi Halid Meşal'in ailesine karşı çok yumuşak ve ilgili olduğunu söylüyor. Meşal'in evde sevinçli ve esprili bir eş olduğunu ifade eden Emel Hanım eşini şu ifadelerle anlatıyor: "Halid, ahlâkı iyi, annesine, babasına, çocuklarına ve diğer aile bireylerine karşı sevimlidir. Meşal, bana ve çocuklara yumuşak bir şekilde muamele eder. Büyük ya da küçük tüm işlerimize katılır ve bize yardımcı olmaya çalışır. Çocuklarıyla şakalaşır, onlarla evde oyun oynar. Yoğun çalışma programına rağmen, çocukların eğitimine destek olur. Sorularına, ödevlerine ve sorunlarına yardımcı olmaya çalışır."
"YATAKTA ÖLMEKTEN KORKUYORUM"
6 seneyi bulan gazetecilik yaşamım boyunca İslam Dünyası'nın en önemli lider, alim, direnişçi ve entelektüelleriyle bir araya gelme imkanı buldum. Bu insanlar arasında gerek ahlâk, gerek bilgi, gerekse de karizma açısından beni en çok etkileyenlerden biri de Halid Meşal'dir. O, dünya çapında tanınan birisi olmasına rağmen evine gelen misafirlere kendi elleriyle hizmet edecek kadar mütevazidir de. Ziyaretçilerinden sürekli olarak şehit olmak için dua isteyen Meşal'in evine yaptığım en son ziyarette ondan şu cümleleri duymuştum: "Yatakta ölmekten çok korkuyorum. Hayattaki en büyük arzum şehadet. Fakat Filistin davasına hizmet edip Kudüs özgür olduktan sonra şehit olmak istiyorum."
MEŞAL'İN BABASININ İSTEĞİ
Meşal'in bir başka özelliği de Türkiye'ye ve Türkiyeli Müslümanlara verdiği özel değerdir. Sizinle Halid Meşal ve geçtiğimiz Ağustos ayında vefat eden babası ile ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum. Bayram ziyareti için birkaç arkadaşımla birlikte Meşal'i ziyarete gitmiştik. Ziyaretimiz esnasında evde Meşal'in babası Abdurrahim Amca da vardı. Meşal, Abdurrahim Amca'ya Türkiyeli olduğumuzu söyleyince Abdurrahim Amca'nın gözleri yaşarmaya başladı. Abdürrahim Amca bize; "Osmanlı Filistin'den ayrıldıktan sonra işgal altında yaşamaya başladık. Filistin'e tekrar ne zaman döneceksiniz?" diye sordu. O an Meşal'in de babasının bu sözlerinden dolayı duygulandığını hissettim. Şu bir gerçek ki Meşal'in önderlik ettiği özgürlük ordusu artık Kudüs'e doğru ilerliyor. Bu özgürlük ordusunun ilerleyişi Gazze savaşından sonra daha da hızlandı. Ben Türkiyeli Müslümanların her zaman bu büyük özgürlük savaşçısının yanında olacağına ve Meşal'i bu asil mücadelede asla yalnız bırakmayacaklarına bütün kalbimle inanıyorum.
(Kaynak: Gerçek Hayat)