12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi’nin toplumumuza bir deli gömleği gibi zorla giydirdiğiAnayasa’da yapılabilen kısmî değişiklik, halkın yüzde 85 gibi çok yüksek bir katılımıyla gerçekleşen bir referandumda yüzde 51,5’la kabul edildi.. Gönül isterdi ki, yüzde 55’in üstünde net bir rakama ulaşılsındı. Ama, referandumlardaki kuralda kazanan, yüzde 50+1’i elde eden taraftır. ‘EVET’ ile ‘HAYIR’dan 1 milyon 300 bin fazla olduğuna göre, konu hukûken kapanmıştır. Yenik çıkanlar, ‘Halkın yüzde 48.5’u size karşı..’ diye kendilerini avutsalar da, anayasada yapılan ve halk tarafından kabul edilen bir değişiklikle yönetim sistemi yeniden düzenleniyor.
***
Ama, oluşturulmak istenen gerilimlere, tuzaklara ve hattâ uluslararası entrikalara da hazır olunmalıdır. Nitekim, entrika senaryolarına, şimdiden, ’yurt dışı’ndan bile katkılar var.. Dün internetlere düştü.. Bir İspanyol da, ‘Atatürk 79 yıl önce ölmüştü; ama, Türkler onu bugün gömdüler..’ diye yazmıştı.
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye RaportörüKati Piri de ‘16 Nisan, Türkiye ve AB’deki demokratlar için üzücü bir gün..’ diyor ve sonucu,‘Türkiye halkının Avrupa değerlerinden büyük bir kopuşu’ olarak niteliyordu. Müslümanları asıl düşman ilan eden Hollanda’lı politikacıGeert Wilders ise, ‘Türkiye daha fazla İslam faşizmini ve totalitarizmi seçti.. Hollanda’da Tayyib Erdoğan’a ‘EVET’diyenler, Türkiye’ye gitsinler..’ diyordu.
Bu durumda mâlum emperial odakların, yenik düşen içerdeki muhalif cenahı manipule etmek için yeni tahrikleri niye olmasın?
***
Eski gazetelerin koleksiyonlarından birindeki manşetleri ilginçti. Ekim-1957 seçimlerinin sonucuna dair, yani 60 yıl öncesine aid gazetelerde gördüm. İsmet Paşa yenik çıktığı seçim sonuçlarına itiraz ediyor, İstanbul ve diğer bazı şehirlerde seçimlerin yenilmesini istiyordu.
Yenilenlerin eski hastalığı bu..
Şimdi de öyle.. Hattâ, hırçınlıktan öte, hakaretler.. Nitekim şimdi de, -sırf, İsmet Paşa’nın torunu olduğu için m.vekili yapılan- CHP’li Gülsüm Bilgehan’ın, ‘Her türlü zorbalığa rağmen, bu ülkenin yarısı cesur ve namuslu’ diyerek, referandumda galip gelen tarafın namusu üzerinde çirkin laflar etmesi utanç vericidir. Yine de kimse ağzını bozup onun seviyesine düşmemeli..
***
Ama, kendi cenahımızda da değinilmesi gereken konular var..
1- Bu referandumda oylanan, aslında anayasa değişikliği değil, ‘Tayyib Erdoğan’ idi ve o, bütün öncekiler gibi bu oylamayı da; ateist, kemalist-laik cenah ve de (F. Gülen’in örgütü de dahil) bütün terör örgütlerinin bir ortak husûmet cebhesi oluşturmalarına rağmen, zaferle bitirdi.
2- Her sosyal kesim anayasa değişikliğine göre değil, kendi siyasî bağlılığına göre oy vermiştir. Erdoğan’ın önceki zaferlerini kendi desteklerine bağlayan F.G. Cemaati’nin bütün entrikalarına rağmen Erdoğan yine kazanmış, onların etkisizliğini göstermiştir.
3- Ancak, dış güç odaklarının, ülkemizin nasıl yönetilmesi gerektiği üzerinde sergilediği müdahale ve küstahlıklara halkın yarısının bu duruma tepkisiz kalması üzüntü vericidir.
4- 15 Temmuz darbe hıyanetidolayısiyle kamuda yapılan toplu tasfiyeler sırasında bir takım haksızlıkların olması ihtimaline çok hassas davranılmamasının ve o yüzden meydana gelen kırgınlıkların sonuçlardaki olumsuz etkisi de hatırdan çıkarılmamalıdır.
5- Muhalefetin ‘Tek adam’ vurgusu ve ‘Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerektiği’ gibi konularda duyarlı davranılamamıştır. Üstelik, C. Başkanı’nın bazı politik isimlerle polemiklere girmesinin; kezâ, K.K’nın 20 yıl öncelerdeki SSK Gn. Md.lüğü’nün devamlı vurgulanmasının yeni nesillerde karşılık bulmadığı da unutulmamalıdır.
6- Seçim konusundaki en Yüksek Mahkeme olan Yüksek Seçim Kurulu’nun tartışmalara yol açan kararlar alması büyük yanlış olmuştur.
7- Avrupa Konseyi’nin PKK destekçisi birisini ‘seçim gözlemcisi’ olarak göndermesine baştan engel olunmayıp, ancak, verdiği olumsuz rapor karşısında itiraz edilmesi de bir diğer büyük yanlış..
stargazete