Bunu herkes için söylüyorum, sadece inananlar değil, inanmayanlar da Kur’an’dan kaçamayacaklar, ondan kurtulamayacaklar.
İyice dikkat ederseniz Kur’an sadece Müslümanların değil inanmayanların da gündeminden hiç düşmüyor.
Gerek Türkiye gerek diğer İslam ülkelerindeki İslam’dan uzak hayat yaşayanların yanı sıra Avrupa’yı, Batı dünyasını da buna dahil edin; “Acaba Kur’an buna ne diyor?” sorusunu akla getirmeyen yoktur.
Biraz daha açalım. Kur’an bütün sapkınların da gündemindedir. Nereye giderlerse karşılarına Kur’an çıkıveriyor.
Kur’an’ı yakanlar bunun için yakıyorlar, Kur’an’a hakaret edenler bunun için hakaret ediyorlar.
Özellikle Batı dünyasının bütün sapkınları şunu biliyorlar ki sapkınlıklarının önündeki en büyük engel Kur’an-ı Kerim’dir, kilise kokuşmuşluğun karşısında pes etmiş, etkinliğini yitirmiştir.
Bütün bunlar ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bütün bir insanlık itiraf ediyor ki Kur’an şeksiz ve şüphesiz Allah’ın kelamıdır, Allah’ın bütün bir insanlığa Mesajıdır ve kıyamet gününe kadar var olacaktır. Bunun en büyük delillerinden biri de sapkınlar tarafından yakılması, hedefe konulmasıdır.
Kur’an’ın bu şekilde hedef olmasının sebebi sadece kokuşmuşluğun karşısına dikiliyor olmasından değil, nûr olmasından, nura, aydınlığa çağırıyor olmasındandır. Çünkü yarasalar nuru sevmezler, ışığı sevmezler.
“Ey insanlar! Şüphesiz ki size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nûr indirdik!”(4/174)
Rabbimiz bütün insanlığın yanı sıra bir de özellikle Ehli Kitaba sesleniyor;
“Ey kitap ehli! Muhakkak ki size Rasûlümüz gelmiştir, kitaptan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklıyor; birçoğundan da geçiyor (dile getirmiyor). Elbette size Allah’tan bir nûr (ışık) ve apaçık bir kitap gelmiştir.” (5/15)
Görüldüğü üzere Allah Teala doğrudan Batı dünyasına hitap ediyor, Müslümanlara da tebliğ için doğrudan hedef gösteriyor.
Bugün olup bitenlerin asıl sebebi budur; yani Kur’an ve Hz. Peygamberin Batı dünyasına girmiş olmasıdır. Bu demek oluyor ki Kur’an artık Batının da kitabıdır. Bundan geri dönüş yoktur.