Kurban bayramına giriyoruz. Bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum. Bayramlar için benim hep bir temennim var ama bu bayram da gerçekleşmedi. Bayram günleri, eskiden olduğu gibi sadece BAYRAM GAZETESİ çıksın. En azından dini hassasiyet sahibi Media patron ve çalışanları bir araya gelsinler ve bu işi başarsınlar. Neyse, bir gün olur inşallah. Bayram namazlarının merkezi camilerde topluca kılınması konusunda kısmi bir hassasiyet ve başarı sağlandı. Yine merkezî camilerde buluşuruz inşallah. Bayramlaşmamızı orada gerçekleştiririz. Vakıflar, dernekler, odalar, sendikalar cami önünde bayramlaşmak için stand kursalar, ne iyi olur. Hediyeleşsek mesela. Kurban bayramında herkes kurbanlık ve kurban kesme derdine düşünce, bayram buluşmaları Ramazan’a göre daha zor oluyor. Ama yine de bu konuda hassasiyetimizi koruyalım inşallah. Kurbanı öğleden sonra, bir gün sonra da kesebiliriz. Bu iş; bayram namazı, kurban kesmek kadar önemli ve ciddi, ibadet boyutu olan bir konu. Tabii insanlar yakın camilerde namaza katılıyorlar ama, bunu sahra mescidlerine taşımak da ayrıca önemli. Her bayram namazında yaşanan bir sorun var. İnsanlar namazı kılınca hemen çıkıyorlar. Hutbe namazdan sonra okunuyor ve Hutbe namazdandır. Buna dikkat edelim. Bayram namazından çıkan birileri cami avlusunda sigaraya sarılıyor. Aman ha, sakının. Camiye, kadın, çoluk çocuk hep birlikte gelelim. Bebekler de dahil. Belediyeler de ulaşım ve namazlık, su, ambulans desteği sağlamalı. Tabii güvenlik de önemli. Bayram namazlarının cami içinde değil, açık havada kılınması makbuldür. Onun için hemen caminin içine dolmayalım. Birden fazla kurban keseceksek, birini mutlaka kendimiz keselim ve çocuklar bunu görsünler. Diğerlerini başka ülkelerde ya da yerlerde kestirebiliriz. Kurban sadece “vicdani” bir yardımlaşma konusu değildir. Kurban ile İsmail arasındaki ilişkiyi anlamadan Kur’an’ın ne anlama geldiğini anlamış olmayız. Bizim için İsmail’siz bir kurban olamaz. Hz. Adem zamanında katl ile sonuçlanan bir anlaşmazlık öncesi bir Kurban teklifi vardı. O ilk cinayet bugünkü Şam’da gerçekleşti. İsmail AS’nin kurban edilme olayı Mekke-i Mükerreme’de yaşandı. Hz. Musa zamanında yaşanan bir kurban olayı da var, Bakara Suresi’nde söz edilen. Kurban ettiğiniz hayvanın eti, kanı, derisi Allah’a ulaşacak değildir. O’na ulaşacak olan takvamızdır. Allah yolunda can sunma hadisesidir. Korkmayalım, ecelimiz gelmeden ölmeyeceğiz, eğer vade dolmuşsa o son “ölüm” değil, ölümsüzlüktür. Eğer ölümü göze alan bir eylem ortaya koymuşsanız, Allah ömrünüzü bereketli kılacak! Özellikle bugün için Kurban’ın bize anlattığı, anlatacağı çok şey var. Her bayram İslam düşmanları bize saldırmayı adet edindiler. Bayramımızı adeta sabote etmeye çalışıyorlar. Bu bayram da yine benzer bir durumla karşı karşıyayız. Kurban bayramı aynı zamanda biliyorsunuz Hac bayramıdır. Ne yazık ki, bugün İslam dünyası tefrika içinde ve kutsal mekanlarımız işgal altında. Bayramlar tevbe ve dua vesilesidir. Zikir vesilesidir, muhabbet vesilesidir. Barış vesilesidir. Af vesilesidir. Bayram bizim için bir nefs muhasebesi vesilesidir. Çocuklar doğum günleri ve yılbaşında değil bayramlarda büyürler.. Büyüdükleri fark edilir, büyüdüklerini fark ederler.. Keşke işadamlarımız, esnafımız tenzilat için bayram sonrasını beklemese. Rakamlardan önce rakamlarla ifade edilmeyen bereketi öncelese. Şunu da aklımızdan çıkarmayalım: Bayramlar tatil değil, sıla-i rahim meselesi. Bir yere gideceksek de geniş aile olarak gidelim. Beraber olalım. Hiçbir şey yapmadan sırtüstü yatmak, oyun ve eğlenceden ibaret bir tatil “hamakat” eseridir. Okuyalım, düşünelim, konuşalım, ziyaretler yapalım. Yazın deniz kenarına koşmak, eskiden yoğidi, iş bu rivayet yeni çıktı. Yaylaya çıkmak daha sağlıklı, daha ekonomik. Denize gidilmez değil de, deniz kenarında yaşamak!? Ramazan’ı Şeker bayramı, Kurban’ı Kebab bayramı, Kasap bayramına çevirmek isteyenlerin ifsadına fırsat vermeyelim. Hani birileri 28 Şubat’ta Demokrasiye balans ayarı yapıyordu ya, düşünüyorum da bu bayramlar da, sekülerleşen, hayatımızı fazlası ile işgal eden dünyevi meşgalelerden sıyrılıp ahireti hatırlamak için manevi bir balans ayarı gibi bir etkisi yok mu bizim hayatımızda. Bu vesile ile yeniden bir kez daha Kur’an-ı Kerim ile yüzleşelim. Bayramlar belki de vahiyle yüzleşme zamanıdır büyük ölçüde. Allah’a ve ahiret gününe iman edenler için bir davet, bir uyarıdır. Zamana ve mekana şahidliğimizde istikamet kazanmak ve harekete geçmek için bir vesiledir. Bu duygu ve düşüncelerle, tekrar, bir kez daha bayramınızı tebrik ediyorum. Gelecek günler neyi getirecek bilmiyorum. Ne olursa olsun, umutsuzluk yok. Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var. O zaman ne gam! O bizi sabredenlerden, şükredenlerden ve direnenlerden görecek. Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırsın ve mazlumlara yardım etsin. Bizi rızasının tecellisinin vesilesi kılsın. Selâm ve dua ile. Yeniakit