İlahi vitrinleri seyretmek, iç dünyamıza, dolayısıyla kalplerimize seviye kazandırmak demektir. Rabbimizle dostluk kurmak için, mal, can ve evlattan fedakârlık gerekir. Her şeyimizi, ne var ne yok tüm imkânlarımızı Allah’ın yolunda, Allah için ortaya koymak, dostluğa atılacak en ciddi adımdır.
Bilmem duydunuz mu? Rusya’da kurbanlık bir hayvan, kesilecek yere kendi isteği ile yürüyerek gelir sonra yatar ve kanı akıtılacak çukura boynunu uzatır. Hayvandaki bu teslimiyeti metafizik deyip geçemeyiz. Eğer iç dünyamıza ihtiyacımızı giderecek şekilde bir seviye kazandırmışsak, ilahi vitrinleri seyretme imkânına kavuşabiliriz.
Bunun için yapılacak şey, kalben beslenme olan sohbet halkalarına iştirak etmektir. Her şeyin farkına varmanın, eşyanın içyüzünü kavramanın yolu sohbetlerden geçer. Kurbanlık hayvanını Allah için kesen bir müslümanın, bir başka özelliği ise Rabbimizin kendisine verdiği imkânları, yetenekleri, kabiliyetleri de Allah için, Allah yolunda kurban etmesidir. İşte o zaman Kurban Bayramı’nın, kurban kesmenin hikmeti ortaya çıkar.
Müslüman insanın Rabbi ile olan irtibatı, ilişkisi düzeldiği an, o insanın her türlü meşru ilişkilerinde kendiliğinden bir düzelme başlar. Hayatın ve eşyanın farkında olmanın şuurunu idrak eder. Allah’ı görüyormuş gibi yaşayarak hayatına çekidüzen verir.
Hayatını Rabbine, yüce Yaratıcısına vakfetmeye, kurban etmeye karar vermiş olan her insan, kaliteyi yakalamış bir insandır. Daraltılmış kulluğunu, genişletmek için tüm imkânlarını ortaya koymuş insan, insandır. Kurbanlık hayvanın kanı akarken, o insanın samimiyeti, ihlâsı ve takvası çoktan Allah’a kavuşmuş olur. Kulun, Allah’la beraber olmasının sırrı da budur.
Bedel ödemeden dünyaya geldik öyle değil mi? Ancak ahiret yolculuğunda Müslüman insanın bedel ödemesi gerekir. Üzerimize vacip olan kurbanı kesmek, kulluk vazifemizin gereğidir. Rabbimizin kuluna verdiği diğer nimet ve yetenekleri Kur’an ve Sünnet yolunda kullanmazsak, bedel ödemeden dünyadan ayrılmış oluruz ki bu durum ciddi bir kayıptır.
Rabbimiz Tevbe Suresinin 110-111. ayetlerinde cennetini pazarlıyor. Cennete müşteri olanların, bedenlerinde, kulluk kimliklerinde boşluk olmasını istemiyor. Son nefes endişesi ile yaşamamızı istiyor. Zekâtlarımızı, öşürlerimizi vermezsek, lokmalarımıza haramın karışacağını Resulünün diliyle bildiriyor.
Tüm bu ve benzeri vazifelerin, kulluk birimlerimizin farkında olmanın yolunun, ilahi vitrinleri izlemekle mümkün olabileceği hatırlatılıyor. İdrak ettiğimiz Kurban Bayramı’nı, kesilen kurbanlıkları bu çerçeveden izlenmesi gerekiyor.
İmkânı yerinde olanların, fıkhi ölçülere uygun bir hayvanı kurban etmesi gerekirken, diğer taraftan sağılacak hayvanların göğüslerinin incitilmeden sağılmasını, tırnaklar uzamışsa, kesilmesini beyan ediyor fıkhımız ve ahlaki prensiplerimiz. Mekke Fethinde, askerin gittiği yolda köpek yavruları görülünce, çiğnenmemesi için askerler korumaya almıştır.
Bu örneğin ışığında kesilecek kurbanlık hayvanlara küçük çaplı da olsa eziyet etmenin nelere mal olacağını kurban sahibinin hesap etmesi gerekiyor.
Sizlere takdim ettiğimiz bu mesajın her bir paragrafı, ayrı bir konu başlığı durumundadır.
Netice olarak, insanın hayatında ilk tahsilin, içimizi temizlemekle başladığını idrak edecek olursak, bu meseleleri kendiliğinden halletmiş oluruz. Asıl tahsil de budur zaten. Yukarıda hatırlatmıştık ki, her sohbet, gökten inen sofra özelliğine sahip olması gerekir. Sohbetlerde yetişen insanların beyin ve gönül gücü kuvvetlenir. Hayatın ve yaptığımız ibadetlerin farkında olmaya başlarız. İster selam verelim, ister Umreye gidelim, ister kurban keselim… Yeter ki ne yaptığımızın farkında olalım. Farkında olmanın yolu sohbet yoludur. Diğer kültür faaliyetler zihnimizi besler. Sohbetler ise gönlümüzü besler. Her ikisi de gerekir. Ancak, sohbeti, sohbet halkası olmayanın iç dünyasına tahsil yaptırması çok zordur.
Tüm Müslüman kardeşlerimizin Kurban Bayramlarını tebrik ediyor, kestikleri kurbanların hak katında kabul edilmesini diliyoruz. Yurtdışındaki muhtaç kardeşlerimiz için verilen kurban sahiplerine ayrıca teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz
yeniakit