Yok! Başlık yanlış oldu.
Kurbana veda diye bir şey yok.. Kurbanın maksadı, bu yakınlaşmayı bütün zamana yaymaktır..
Maksadım o değildi..
Bu bayram İstanbul"da Süleymaniye"de bayram namazı bir başka kılındı!.. Ama birileri başka şeylere odaklandılar.. Bunun anlamı, değerini ıskaladılar.. Her yıl tekrarlanan bayat haberler.. Önce trafik kazaları haber oldu.. Aslında trafik kazaları hep fazla. Ama giderek azalıyor.. Bayramlardaki kaza oranları ise, artan trafikle orantılandığında düşüyor..
Türkiye"deki araç sayısı ve kalitesindeki artış, yolların kalitesi, yol ve yolcu miktarındaki artışı kimse konuşmuyor. 1999 trafik kazası istatistiklerine bakıyorum da, nüfusumuz birbirine yaklaşık, araç sayısı onlarda 50.609.000, bizde 8.837.403, yaklaşık 11 katı. Kaza sayısı kaç biliyor musunuz, Almanya"da 395.689. Ölüm 7772, yaralı 521 bin. Bizde ne? Araç sayısı 9 milyona yakın. Kaza sayısı 63.515, ölüm 4.500, yaralı 109.899. Japonya"da araç sayısı 77.810.000. Yaralı sayısı 4.021.049 Ölü sayısı 10.372, kaza sayısı 750.363. Kore"nin nüfusu o zaman bizden 15 milyon daha az. Ama kaza sayısı 4,5 katımız: 275.938. Ölü sayısı 10.756. İki katımızdan fazla. Yaralı sayısı 402.967. Dört katımızdan fazla. Araç sayısı ise bizden % 50 daha fazla. (Kaynak: (IRTAD) International Road Traffic and Accident Database, İçişleri Bakanlığı Em. Gen. Müd., (Haz. 2000), s. 393.)
KENDİMİZE ÇOK DA
HAKSIZLIK ETMEYELİM..
Son on yılda, araba satışlarında patlama oldu. Şoförlerimiz de yollarımız da eskiye göre çok daha iyi. Vatandaş daha duyarlı bu konuda.. Yolcu sayısının bu kadar arttığı bir zamanda, ortaya çıkan trajik olayları bu şekilde sunmak doğru değil.
Bayrama gidiyor bu insanlar, sevdikleri ile buluşmaya. Kafayı çekip trafiğe çıkmıyorlar ki..
Yılbaşında mesela aynı üslubla verilmiyor mediada trafik kazaları..
Ve artık suyu çıkan, can sıkan kaçan dana muhabbetleri..
Yüzbinlerce büyükbaş hayvanı 10 milyonluk şehre getiriyorsunuz ve birkaç dana ipten kurtulup kaçıyor, bizim media danaların peşinde.. Ve tabii, kan! Bu sene diğer yıllara göre çok daha tertipli, düzenli idi.. ATV helikopterle dolaştı, birkaç örnek dışında, her şey kuralına uygun gerçekleşti haberini verdi. Kanal D ancak çevre ilçelerin kırsallarından birkaç örnek bulmuş, onu ekrana taşıdı..
Tamam, daha düzenli olsun. Kimin buna bir itirazı var..
Kimileri her Kurban Bayramı"nda hayvan haklarını hatırlar.. Onlar nefis pirzolaları tıkıştırırken, deri kemerlerini şiş midelerini rahatlatsın diye gevşetirken, hiç onun arkasında bir can olduğunu düşünmez. Biz her bayram ölümle ve hayatla yüzleşiriz.. İsmail oluruz. Hacer oluruz, İbrahim oluruz.. Kurbanlık koç, insana bedel olur.
Bizim medianın yaptığını, ne Alman, ne İngiliz, ne de Fransız yapar! O memleketlerde de kurban kesiliyor.. O memleketlerde yaşayan Müslümanlar daha aydın kişiler değil ki! Hatta gelir ve eğitim düzeyleri daha eksi de olabilir, bazı bölgelerde..
Mesela bakın bakalım basınınızın kaçta kaçı, ulusal ve uluslararası planda, bayramın maddi faydaları konusunda, içeride ve dışarıda yoksullara sağladığı destek ve toplumsal barış ve kaynaşmaya olumlu katkısı üzerinde durdu..
Ve tabii et doğrarken kendine zarar veren kasap muhabbeti.. Usta kasaplar da bazen kendine zarar verir. Artık o Angusları kesmek için kimse bıçağı eline almaz.. Alamaz.. Et doğrarken de elini keser insan, soğan doğrarken de.. Aynı gün yüzbinlerce insan bu işi yapıyorsa, elbette kendini yaralayan birileri olacak. TV"cilere, haber olacak kadar örnek her zaman bulunacak..
Mesela kimse kurbanda zarar gören derilerden, değerlendirilemeyen sakatatlardan, hatta hayvanların işkembesinden çıkan doğal gübrenin ekonomiye kazandırılmasından sözetmiyor.
Mesela o kan değerlendirilemez miydi?
Birileri sanki bayramı dindarların burnundan getirmek, onları aşağılamak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Kimi de bayramın içini boşaltmaya, onun ruhani, manevi, dini boyutunu es geçerek, onu seküler bir şölene, şenliğe, markete, panayıra, lunapark eğlencesine dönüştürmeye çalışıyor. Kimi vicdani boyutunu öne çıkartıyor.. Bunların birçoğu var elbette ve mübahattan olan şeyler. Ama kurbanın, haccın bizim hayatımızdaki manevi karşılığı çok daha önemli. Aradaki fark darı ile inci arasındaki fark gibi.. Birileri Bremen Mızıkacıları ya da la Fonten"in horozuna benzer bir ruh hali içinde ortalıkta deli dana gibi dolaşıyor.. Sonuçta Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasip etmez.. Birileri cehennemi nasıl hak edecek? Haydi öyleyse, madem gözünüz var görmüyor, kulağınız var duymuyor, kalbiniz var hissetmiyorsunuz, o zaman kendi cehenneminize sırtınızda odun taşımaya devam..
Selam ve dua ile.
yeni akit