Kürt paralı askerlerin Yemen'de ne işi var?

İbrahim Karagül

 
Yemen ordusunun, Suudi Arabistan ordusunun, ABD özel birliklerinin, Fas ve Ürdün birliklerinin ortak savaş yürüttüğü, İran'ın Kızıldeniz bölgesinde yeni garnizonu olduğu iddia edilen Zeydi'ler (Husi), 17 Ocak tarihinde çok ilginç bir bilgiyi dünyaya duyurdular.

Dünkü yazıda "Yemen'de Peşmerge iddiası" başlığı altında dikkat çekmeye çalıştığımız iddiayı göre; Kuzey Iraklı Peşmerge birlikleri aktif olarak Yemen savaşında yerini aldı. Zeydiler'le Peşmerge birlikleri arasında yoğun çatışma olduğuna dair raporlar yayınlanıyor. Zeydi kaynaklar, Yemen hükümeti ile Peşmerge arasında on milyon riyallik anlaşma yapıldığı, bazı askeri üslerin bu güçlerin denetimine bırakıldığı, söz konusu paralı askerlerin Yemen ordusu ve S. Arabistan adına savaştığı iddia ediliyor.

Amacım "Kürtler neden Yemen'de" tartışması açmak değil. Devletlerin, orduların, diplomasinin, silah endüstrisinin, enerji lobisinin ve daha bir çok etkin çevrenin yerini aldığı, küresel sistem inşasına yönelik hesaplaşma, yeryüzünün kritik bölgelerinde ciddi çatışmalara, işgallere, istikrarsızlıklara neden olurken, görünenin arkasındaki aktörlere, güçlere dikkat çekmek istiyorum. Örtülü operasyonların, kirli ilişkilerin, uyuşturucudan kara para trafiğine, suikastlerden etnik çatışmalara kadar türlü türlü operasyonlar yürüten bu güçler, demokrasi, barış, insan hakları vaazları veren devletler tarafından besleniyor, o devletlerin pis işlerini yapıyor.

Nepalli "Gurka"lar şimdilerde küresel ekonomide ağırlıklı yer edinen yatırım araçlarına döndüler. 2003'teki Irak işgalinden sonra yeniden gündemimize giren, Irak içinde dini liderlere ve merkezlere saldırılar düzenleyerek mezhep savaşı çıkaran, işgal ittifakı için hedef olan bütün bölgelerde öncü güçler olarak istikrarsızlık ortamı oluşturan ve gayet masum biçimde adları "güvenlik şirketi" olarak geçen bu şirketler/paralı askerler, Türkiye'yi de vurdular!

En büyüklerinden, Felluce katliamının mimarı olan Blackwater, şimdilerde ismini değiştirdi ve "Xe Service" adıyla operasyon yapıyor. Daha geçtiğimiz günlerde, Demokrat, barışçı Barack Obama yönetimi ile bu örgüt/şirket arasında 1 milyar dolarlık pazarlık başlatıldı. Anlaşma sağlanırsa, ABD yönetimi bu şirkete, Afganistan polisini eğitme karşılığında 1 milyar dolar ödeyecek.

Irak'ta ABD ve İsrail adına en kanlı savaşı veren Blackwater, şimdi Afganistan'da operasyonlar yapıyor, insan kaçırıyor, bombalı saldırılar düzenliyor, uyuşturucu trafiğini yönetiyor. Pakistan'da insansız hava araçlarıyla, Pentagon'un çıkarları doğrultusunda saldırılar düzenliyor, suikastlere imza atıyor, iç savaşı besleyecek her türlü planı uyguluyor.

Somali'de benzer operasyonlar yapıyor. Geçtiğimiz günlerde Güney Somali'deki çatışmalarda 18 kişi öldü, saldırıyı yapan Blackwater'ın paralı askerleriydi. Başkent Mogadişu'da bombalı saldırılar yapıp, suçu Somalili Müslüman örgütlere atıyor. Blackwater'ın pis işleri Somali'den Doğu Türkistan'a, İran'dan Keşmir'e kadar uzanıyor. Tabii bunların hepsi, ABD ve İsrail istihbaratının kontrolünde, yönetiminde işler.

Bugünlerde İran'da nükleer fizikçiler öldürülüyor. Mossad-Blackwater ortaklığı, uzun süreden beri İran içinde suikastler düzenliyor, özellikle de İran nükleer çalışmalarında rol alan nükleer fizikçileri hedef alıyor. Devam edelim:

Pakistan'da, özellikle Peşaver bölgesinde, Taliban'a atfedilen bombalı saldırıların bazılarının bu şirket tarafından yapıldığını, Karaçi'de Aşura günü yapılan saldırıda yine Blackwater imzası olduğunu, Belucistan krizini beslemeye yönelik hedefler seçildiğini ve saldırılar yapıldığını, CIA-Mossad yönetiminde Pakistan'ın bir çok bölgesinde yoğun operasyonlar/saldırılar gerçekleştirildiğini söylemek zorundayız. Beluch Liberation Front ve Beluch Liberation Army, bu çevreler tarafından yönlendiriliyor. Londra ve İsrail'de merkezleri bulunuyor. Blackwater'ın Cezayir'de bile yol kenarlarına yerleştirilen bombalarla saldırılar yaptığına dair bilgiler mevcut.

Çok daha tehlikeli bir durum var: Bu şirket, ABD ve İsrail istihbaratı yönetiminde, Özbekistan, Tacikistan, Doğu Türkistan, Yemen gibi bir çok bölgede, İslamcı gruplar organize ettiği, eğittiği, silahlandırdığı ve kullandığı gerçeği. Küresel terörle mücadele operasyonları için gereken teröristler, bu kamplarda eğitiliyor ve harekete geçiriliyor. Noel günü Detroit'e giden uçağı havaya uçurmak isteyen Nijeryalı öğrencinin de işte bu kamplarda eğitildiği sanılıyor.

Şimdi gelelim, yazının başındaki konuya. Peşmerge'nin, yani Kürt paralı askerlerin Yemen'de ne işi olduğuna. Blackwater karşı direniş birimi, bugünlerde Yemen'de, Yemen askerleriyle birlikte operasyonlara katılıyor. Yemen'deki operasyonun kapsamına Somali de giriyor. Yemen'deki paralı askerlerin hedefinde Zeydi'ler var. Yani bu güçlerle savaşıyorlar. Daha önce, Aden Körfezi'ndeki korsanlar için bu şirkete bağlı deniz birlikleri bölgeye gönderilmişti.

Irak'tan Peşmerge birliklerini Yemen'e kim götürmüş olabilir? On milyon riyallik anlaşma, Yemen hükümeti ile kimler arasında yapıldı? Bu parayı gerçekten Yemen mi ödedi yoksa başka bir Ortadoğu ülkesi mi? Yakın gelecekte, Blacwater'ın operasyon alanına giren her bölgede, Peşmerge birliklerini görürsek şaşırmayacağız. Bu dev sektör, ABD'ye olan diyet borcu, örtüşen çıkarlar, örtülü operasyonlarda bir başka ittifakı gözler önüne seriyor şimdi.

Peki, İsrail'den yüklenen patlayıcıları, Kuzey Irak'a, oradan da Anadolu içlerine nakledenler kimlerdi? Sevkiyatı kontrol edenler arasında Mossad'dan, ABD'den, Kuzey Irak'tan ve Türkiye'den personelin bulunması nasıl bir gizli ittifakı işaret ediyor?

Peki, Dağlıca, Aktütün gibi büyük saldırılar, sadece PKK saldırıları mıydı? Aynı ittifakın ürünü olamaz mı? Burada biraz düşünmemiz lazım. Burası çok önemli. "Türkiye'yi de vurdular" derken, bir şey anlatmaya çalışıyorum.

 

yenişafak