Aydınlar "Edi Bese" dedi
Türkiye yeni bir döneme adım atıyor. Siyasi partiler de bu yeni döneme alışmaya çalışıyor. Sivil Toplum Örgütleri ve aydınlar da yeni döneme katkı sunmanın heyecanı ile tartışma platformları oluşturuyor. Yeni dönemin adı "Kürt Sorunu" Bu soruna katkı sunanları bir araya getiren 2009'un ilk çalışması ise "Kürt Sorununda Yeni Dönem" adlı kitap"
Her biri ayrı bir bölgemizin rengini temsil eden aydınları Kürt Sorunu birleştirdi. Yıllardır akan kanın durması için devletin ve siyasilerin çözüm yolu aradığı Kürt Sorununda başlayan yeni sürece mercek tutan Aslan Değirmenci'nin "Kürt Sorununda Yeni Dönem" adlı kitabı "Vadi Yayınları" tarafından yayınlandı. Kitabın en ilginç özelliği ise görüşleri ile katkı sunan aydınların farklı özellikleri" Türkiye mozaiğinin içinde var olan her ideolojinin önder savunucularını bir araya getiren çalışmada yazılanlar daha önce hiç konuşulmadı. Yeni sürece katkı sunmayı amaçlayan çalışmanın gündeme oturması ise an meselesi"
Aslan Değirmenci, Türkiye Yazarlar Birliği´nin 2008 Yılı "Yılın Yazar, Fikir Adamları ve Sanatçıları" ödül töreninde 'Basın- Haber´ dalında yılın gazetecisi ödülüne layık görüldü. Değirmenci, 3.5 yıldır Vakit Gazetesi Ankara Bürosunda görev alıyor. Değirmenci, kısa zamanda yaptığı birçok haber ile de geçmişe ışık tutmasıyla tanınıyor. Şimdilerde "Vadi Yayınlarından" çıkardığı son kitabı ile "Kürt Sorununda Yeni Dönem" e ışık tutuyor. Kitaba görüşleri ile katkı sunanlar ise, Doç. Dr. Bilal Sambur, Prof. Dr. Fikret Başkaya, eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, Prof. Dr. Mustafa Acar, eski Yargıtay Cumhuriyet Savcıları'ndan Ahmet Gündel, Avukat Serdar Bülent Yılmaz, emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Avukat İrfan Sönmez, Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Müzisyen Selçuk Küpçük, Doç. Dr. Selçuk Özdağ ve Haşim Haşimi"
Türkiye'nin son yirmi yılına damgasına vuran en önemli sorunlarından biri olan Kürt Sorunu, yaşanan büyük acılara rağmen hala çözümsüzlüğünü koruyor. 50 bin kişinin canına mal olan olaylarda, yıkılan köyler, yetim kalan çocuklar, gözü yaşlı anneler, yok olan hayatlar ve daha nice acı, unutulmuş değil.
Aradan geçen uzun yıllara rağmen, çatışmaların şiddeti azalsa da, bölgede ne yazık ki değişen çok fazla bir şey yok. Verilen sözlerin açılan paketlerin yerlerinde yeller esiyor. Türkiye'nin sosyo-demografik yapısını değiştiren, bütçenin büyük bir kısmının askeri harcamalara ayrılmasına neden olan çatışma ortamının, Türkiye'ye kaybettirdiklerinin bilançosu, annelerin yüreklerini dağlayan evlat acısından daha fazla değil. Peki aradan geçen onca zamana, yaşanan büyük acılara rağmen, birilerinin adını koymakta dahi zorluk çektiği "Kürt sorunu" neden hala çözümsüzlüğünü koruyor. Türkiye kaybetmekten, ne kazanıyor? Yoksa birileri Türkiye'nin kayıplarından, kazanç mı sağlıyor.
Hiç şüphe yok ki Türkiye 90'lı yıllarda yaşanan karanlık sürecin, en önemli aktörleri "Kürt Sorunu'nun irili ufaklı parçalarıydılar. Her gün gazetelere yansıyan sokak çatışmaları, çeteler arası mücadele, faili meçhuller, uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı ve daha yüzlerce karanlık mesele, Kürt realitesinden bağımsız değildi.
Kürt meselesi Türkiye'de her dönem, tek başına etnik, kültürel ve ekonomik bir sorun olmaktan öte çok daha büyük bir sorunsalı ifade etti. Bu sorun Türkiye Cumhuriyeti'nin er ya da geç yüzleşmesi gereken bir, gerçeklikti. Bu gerçeklik 2000'li yıllardan sonra kendisini topluma ve idari makamlara dayatarak, can alıcı bir biçimde gündem teşkil etmeye başladı. Kapalı kapılar arkasında konuşulan konular artık etraflıca dile getiriliyor, eskisine nazaran daha özgürlükçü bir ortama kavuşan Türkiye'de sorun, açık yüreklilikle tartışılıyordu"
Her ne kadar adı konulmayan bir sorun olarak Kürt Sorunu Demokles'in kılıcı gibi, Türk demokrasisinin tepesinde dursa da, herkesin kabul ettiği bir dönemin arifesinde olduğumuz aşikâr. Sorunun adı hala tartışılsa da, adı konulan yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz. Devletin en üst makamları tarafından yapılan açıklamalar bu yeni dönemin ilk işareti olarak değerlendiriyor.
"Kürt Sorunu'nun da Yeni Dönem" adlı çalışmada bu yeni döneme katkı sunmayı amaçlıyor. Kitapta, emekli askerlerden, akademisyenlere, sivil toplum önderlerinden, hukukçulara, doktorlardan, sanatçılara kadar uzanan, geniş bir yelpazede sorun masaya yatırılıyor. Editör tarafından belirlenen 11 ortak soruya 11 ayrı ideolojiyi temsil eden aydınlardan gelen cevaplar ise çözüme ne kadar yakın olduğumuzu gözler önüne seriyor.
Gazeteci kimliğiyle Türkiye'de gündem belirleyen Aslan Değirmenci, bu kez okuyucunun karşısına, çok önemli bir dosyayla çıkıyor. Değirmenci, farklı kesimlerin düşüncelerindeki ortak paydayı ön plana çıkarmanın ötesinde, alışıla gelmiş, klişeleri de yıkıyor. Yıkmakla kalmıyor, sorunun çözümü noktasında da öneriler sunuyor.
Çalışmada, yürekleri yakan Mardin Bilge Köyünde katliamı yapanlar arasında köy koruyucularının da olmasıyla birlikte gündeme gelen Köy koruyuculuğu sistemi hakkında da uzmanların dikkat çekici görüşlerine yer veriliyor. Yine Ergenekon ile devam eden sorun arasındaki ilişki mercek altına alınıyor ve derin sorulara cevap aranıyor. Kitabın son bölümünde ise Haşim Haşimi başlayan yeni dönemi değerlendiriyor.
Kitaba görüşleri ile katkı sunanlar ise, "Din ve Hürriyet Araştırmaları Merkezi Direktörü ve Özgür Eğitim- Sen Genel Eğitim Sekreteri Doç. Dr. Bilal Sambur", "Özgür Üniversite Rektörü Prof. Dr. Fikret Başkaya", "Türkiye deki karanlık ilişkiler ve hukuk dışı yapılanmalar konusunda yaptığı araştırmalarla tanınan Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı", "Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Acar", "28 Şubat döneminde Genelkurmay'daki brifinge katılmayan eski Yargıtay Cumhuriyet Savcıları'ndan Ahmet Gündel", "ÖZGÜRDER Diyarbakır Şube Başkanı Avukat Serdar Bülent Yılmaz", "Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi", "12 Eylül darbesinden sonra "Ülkücü Hareket" davasında idam talebi ile yargılanan ve 10.5 yıl hapis yatan Avukat İrfan Sönmez", "NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Psikiyatri Uzmanı Emekli Tabip Albay Prof. Dr. Nevzat Tarhan", "Sanatçı- Müzisyen Selçuk Küpçük", "Siyasetçi Doç. Dr. Selçuk Özdağ" ve "1984-1989 yılları arasında Cizre Belediye Başkanlığı, 20 ve 21. dönemlerde Diyarbakır Milletvekilliği, TBMM'de, 1996 yılında kurulan ve 2 yıl süren Göç Araştırma Komisyonu'nun başkanlığı yapan Haşim Haşimi"
Katılımcıların değerlendirmelerinden yola çıkarak hazırlanan kitabı okuduğunuz zaman, zihninizde oluşan anaforda, yeni sorgulama alanlarına teslim olacaksınız. Kürt Sorunu'na farklı bir pencereden bakmak isteyenlerin mutlaka okuması gereken bu çalışma Anadolu'nun bereketli topraklarında, barışın ve kardeşliğin filizlenip kök salması temennisinden öte başka bir amaç taşımıyor.
www.kurtsorunundayenidonem.com
Vadi Yayın ve Dağıtım Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
Adres : Bayındır Sk. 36/B Kızılay - ANKARA
Tel : (0312) 435 64 89 - 405 70 20 - 435 98 65
Fax : (0312) 405 79 03
Web : www.vadiyayinlari.com
e-mail : bilgi@vadiyayinlari.com
Editör: degirmenciaslan@gmail.com
Etiketler: Kürt sorun Edi Bese Yeni Dönem